| Gündüz gözüyle bir otel bahçesinde birine ateş etmen için deli olman gerekir. | Open Subtitles | يتطلب هذا رجلاً مجنوناً ليطلق النار في حديقة الفندق في وضح النهار |
| Gündüz gözüyle bir otel bahçesinde birine ateş etmen için deli olman gerekir. | Open Subtitles | يتطلب هذا رجلاً مجنوناً ليطلق النار في حديقة الفندق في وضح النهار |
| Yarın sempozyuma gidip, birini Gündüz gözüyle öldürmek, sadece benim için mi kötü fikir? | Open Subtitles | هل هو أنا فقط ، أم أن الذهاب إلى معرض تكنولوجيا الغد اغتيال شخص في وضح النهار يبدو كفكرة سيئة ؟ |
| Gündüz gözüyle yapmak istemezler. | Open Subtitles | سيكونون خائفين من أرتكاب الجريمة في ضوء النهار |
| Doğru dürüst veda etmek için, Gündüz gözüyle. | Open Subtitles | فقط لتُوادعني , في ضوء النهار على الأرجح |
| Tanrim, daha önce Gündüz gözüyle görmemistim burayi. | Open Subtitles | رباه ، لمْ أرَ قط هذا المكان في وضح النهار |
| İyi ki evi Gündüz gözüyle görüyorsunuz. | Open Subtitles | كم أنا سعيد لأنكم يا أصحاب استطعتم رؤية المنزل في وضح النهار |
| Gündüz gözüyle insanları vuruyorlar. | Open Subtitles | يطلقون النار علي الناس الأبرياء في وضح النهار |
| Gündüz gözüyle zar zor yapıyorum. | Open Subtitles | -بالكاد أستطيع أن أفعل ذلك في وضح النهار |
| Burada olmalarının tek sebebi seni Gündüz gözüyle ortaya çıkarmaktı! | Open Subtitles | السبب الوحيد هو انهم هنا هو لنلقي القبض عليك في وضح النهار! |
| Gündüz gözüyle, kardeşime ateş ettiler. | Open Subtitles | أخي أُطلق عليه النار في وضح النهار |
| Evet, Gündüz gözüyle onları geçemeyiz. | Open Subtitles | أجل، لا يمكن أن نجتازهم في وضح النهار |
| Zavallı kızın Gündüz gözüyle öldürülmesine inanamıyorum. | Open Subtitles | لا أصدق أن الفتاة قُتلت في وضح النهار |
| Gündüz gözüyle, Buck Eye Yolu'nun ortasında gay tavuskuşları gibi onurlu yürüyorlar. | Open Subtitles | فقط متبختران في وسط شارع "بك" في وضح النهار |
| İşin Gündüz gözüyle yapılması gerekiyor. | Open Subtitles | يجب أن تُنجز المهمة في وضح النهار. |
| Doğru dürüst veda etmek için, Gündüz gözüyle. | Open Subtitles | فقط لتُوادعني , في ضوء النهار على الأرجح |
| Sürtüğü Gündüz gözüyle görseydim bir servet harcamaktan kurtulabilirdim. | Open Subtitles | كان باستطاعتي توفير الكثير من المال لو رأيت تلك الساقطة في ضوء النهار |
| Hiç benim gibi büyük bir kızla Gündüz gözüyle sokaklarda el ele gezdin mi? | Open Subtitles | هل سبق لك في أي وقت مضى مشىيت في الشارع في ضوء النهار تمسك بيد فتاة سمينة مثلي؟ |
| Bu orospu evladını Gündüz gözüyle indirelim. | Open Subtitles | دعونا نلقي هذا ابن العاهرة أسفل في ضوء النهار. |