| Bu mahallede güneş ışığına inanan kimse yok mu acaba? | Open Subtitles | أيظنّ أحداً ، أن ضوء الشمس يدخل عند ذلكَ الجار؟ |
| Bizim de bu sıkıntılı dünyada bolca güneş ışığına ihtiyacımız var. | TED | و نحن بحاجة إلى الكثير من ضوء الشمس في هذا العالم المضطرب. |
| güneş ışığına bir prizmadan baktığınızda onun tayfını görürsünüz. | Open Subtitles | إذا نظرتم لضوء الشمس خلال منشور سترون طيفه |
| Ayrıca, bugün virüslü bir erkek kendini güneş ışığına çıkardı. | Open Subtitles | ُلاحظة سلوكية: ذكر مُصَاب عرض نفسه إلى أشعة الشمس اليوم |
| Her şey yolundadır, odalar gündüz vakti güneş ışığına boğulurken. | TED | لقد كان يوما اعتياديا عندما كانت الغرف الرئيسية ملأى بضوء الشمس الساطع |
| Ben deneyler yapan bir dermatoloğum, düşündüğümüzü yaptık, deney hayvanlarını güneş ışığına maruz bırakmak zorundaydık. | TED | حسنا، أنا محلل أمراض جلدية, لذلك ما فعلناه هو أننا ظننا أنه كان يجيب علينا تعريض حيوانات التجارب لدينا لأشعة الشمس. |
| Deliye dönmüştü çünkü güneş ışığına karşı hassastı. | Open Subtitles | إذّ جُنّ جنونها لأنّها لم يسعها تحمُّل آشعة الشمس. |
| güneş ışığına veda edebilirsin, günışığım. | Open Subtitles | يمكنك توديع نور الشمس، يا نور الشمس. |
| Prizmadan ayrılan güneş ışığına yakından bakarsanız, renk şeritlerinin olmadığı karanlık aralıklar görürsünüz. | TED | إذا نظرتم عن قرب إلى ضوء الشمس المنقسم من خلال موشور، فسوف ترون فجوات معتمة تفتقد شرائط من الألوان. |
| Yabani otlar artık büyüyemiyor, çünkü onların da güneş ışığına ihtiyacı var. | TED | بهذا لا تستطيع الأعشاب النمو لأنها تحتاج إلى ضوء الشمس أيضاً. |
| Karadaki veya okyanusun yüzeyinin yakınındaki yerlerin güneş ışığına erişme avantajı vardır. | TED | المناطق التي تقع على اليابسة أو بالقرب من سطح البحر تمتاز بوصول ضوء الشمس لها، |
| Bizim gibi güneş ışığına bağlı sistemlerde hayatta kalamıyorlar. | TED | ولاتستطيع أن تواجه ضوء الشمس معتمدة على نظام يشابه نظامنا الذي نعتمد عليه |
| Jack, seni dışarıda görmek ne güzel. Daha fazla güneş ışığına ihtiyacın var. | Open Subtitles | جاك، تسعدني رؤيتك خارج الباب الأرضي سيفيدك بعض ضوء الشمس |
| güneş ışığına alerjileri olduğunu söylediler | Open Subtitles | لقد قالو لى بانهم لديهم مرض نادر, مرض منعهم من اى تعرض لضوء الشمس |
| Çiçekleri güneş ışığına doğru uzanıyor ama kökleri yer altındaki suya uzanıyor. | Open Subtitles | ...البراعم تتعرض لضوء الشمس من فوقها حتى الجذور التى لا نراها تصل لمياة الامطار بالأسفل |
| Kimi kimyasal maddeler, güneş ışığına maruz bırakıldığında, yanma olaylarını ispat eden belgeler var. | Open Subtitles | هناك حوادث موثقة... عن إحتراق بعض المواد الكيميائية... عندما تتعرض لضوء الشمس |
| *Bilim kurgu hayranlarının yılda bir kez normal konuştukları ve günün yarısında güneş ışığına alıştıkları yer. | Open Subtitles | حيث يقوم هواة الخيال العلمي برفع شفاههم عنفوهةالسلاحالملقمبالعياراتالنارية, وقضاء نصف يوم بالتحديق على أشعة الشمس. |
| Bu katmanlar üste çıktıkça yoğunlaşır ve adeta güneş ışığına daha yakın olabilmek için bir yarışa girerler. | Open Subtitles | تتكاثف الطبقات فوق هذه القبب منافسة بعضها البعض لتصبح أقرب إلى أشعة الشمس. |
| güneş ışığına doyup yılın geri kalan zamanı için o anıyı saklamanız şarttır. | Open Subtitles | \u200fيجب أن تتشبع بضوء الشمس \u200fكي يمكنك تذكره لبقية العام. |
| SODIS'te, temiz plastik şişeler kirli su ile doldurulur ve 6-8 saat arası güneş ışığına maruz bırakılır. | TED | في سوديس، يتم ملء زجاجات المياه الشفافة بمياه ملوثة ثم يتم تعريضها لأشعة الشمس من ست إلى ثمان ساعات. |
| Bu uzaylıların da güneş ışığına karşı hassas olduğunu düşünüyorum. | Open Subtitles | أترى، لا أحسبهم قادرين على تحمُّل آشعة الشمس أيضًا. |
| Her ot parçası güneş ışığına uzanacak | Open Subtitles | ♫*.. كلّ ورقة عشب ستمسّ نور الشمس ♪ |
| Tabii tabutunu mühürleyebiliriz ya da güneş ışığına çıkarabiliriz. | Open Subtitles | تعرف . ربما يجب أن نضع ختم على تابوتة وتعريضة للشمس |