"güneşinde" - Translation from Turkish to Arabic

    • شمس
        
    • شمسِ
        
    Bir kaç gün sonra, anne dinlenmede ılık öğleden sonra güneşinde. Open Subtitles بعد أيام قليلة ترتاح الأم , تحت شمس الظهيرة الدافئة
    Anca bir çift salak öğlen güneşinde tenis oynar. Open Subtitles فقط اثنين من المشوهين سـ يلعبون تنس تحت شمس الظهيره
    Öğlen güneşinde, sıcak bir kaya parçasının üzerinde boylu boyunca uzanırken bulmuşlar. Open Subtitles لقد وجدوا مسافة جيدة علي الصخور الدافئة أثناء شمس الظهيرة.
    Yine de, öğle güneşinde on dakika bile kalamazlar. Open Subtitles حتى لو كانت تستطيع العيش اقل من عشر دقائق في شمس الظهيره.
    2 saatlik moral bozucu zırvalar ama 3 günümü Kaliforniya güneşinde geçirmiş oluyorum. Open Subtitles انها ساعتين من التفاهات المُحبطة لكن أمكنني الحصول على ثلاثة أيام في شمسِ ولاية كالفيورنيا
    Çöl güneşinde ferah bir gün için çok fazla değil mi? Open Subtitles لذلك أتوقع الشفاء التام الكثير من يوم إسترخاء في شمس الصحراء، أليس كذلك؟
    Ben de Kongo'nun güneşinde, çabukluğumun ve... ve hafızamın bir kısmını yitirdim. Open Subtitles لقد فقدت أيضاً بعضاً من سرعتي و ذاكرتي .. بسبب الكثير من شمس "الكونغو".
    Eşlik eden üç Tekboynuz öğlen güneşinde yelken açtığında konuşacak. Open Subtitles "يُبحرون فى شمس الظهيرة وستتحدث ،لأنها من الضوء."
    Sabah güneşinde ısınıp... kahvaltı aramaya başlıyorlar. Open Subtitles بعد أخذ حمام شمس الصباح تبدأ "الميركات" بحثها على وجبة الفطور
    Her yıl, kar yeniden buzulun üzerine düştükçe yaz güneşinde erir ve buzun akışı boyunca küçük su nehirleri şekillendirir ve erimeye başlarlar ve buzun içinden büyük mağara ağları oluşturarak aşağı doğru akarlar, bazen de aşağıya doğru altında yatan kayaya iner. TED كلّ سنة، مع هبوط مزيد من الثلوج على الجليد، تقوم شمس الصيف بتذويبها، و تشكّل أنهارا صغيرة من المياه فوق الجليد، ثمّ تبدأ بالذوبان و تشق طريقها إلى أسفل داخل الجليد، مشكّلة قنوات كبيرة من الكهوف، قد تصل أحيانا إلى أسفل طبقة.
    Sıkıldım ve oradan ayrıldım, her zamanki gibi Bombay'ın gecekondu mahallelerinden geçerken Sıcak öğle güneşinde ellerinde kovalarla tankerin gelip onlara su vermesini bekleyen kadın ve çocukların oluşturduğu sıraları gördüm. TED لقد شعرت بالملل ورحلت، وعندما كنت في سيارتي مغادرا مررت بأحد الأحياء الفقيرة في مومباي، كما تفعلون دائما، ورأيت العديد من المصطفين تحت شمس الظهيرة الحارقة من النساء والأطفال يحملون الدلاء وينتظرون صهريج المياه ليصل ويعطيهم الماء.
    Irağın güneşinde yanardık. Open Subtitles لقد خُبزنا من شمس العراق
    Yaz güneşinde üzerine gölge olacağım. Open Subtitles في شمس الصيف، أنا سأعطيك ظلّ
    Gerçeğin acımasız güneşinde çürümeye mahkûmlar. Open Subtitles ستتعفن أمام شمس الحقيقة
    Öğle vakti güneşinde duruyorduk. Open Subtitles كنا نقف أسفل شمس الظهيرة.
    Eşlik eden üç Tekboynuz öğlen güneşinde yelken açtığında konuşacak. Open Subtitles "يُبحرون فى شمس الظهيرة وستتحدث... .."
    Tanrım, o çöl güneşinde, derisi kemer gibi olmalı. Open Subtitles الله، بتلك شمسِ الصحراءِ، جلدها يَجِبُ أَنْ يَبْدوَ مثل a حزام.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more