| İşkence görenlerin yaygara ve gürültüsü onun kulaklarına müzik gibi geliyordur. | Open Subtitles | صخب و ضجيج المتعذبين لا بد أنه أعذب الأصوات على اذنه |
| Bu duyduğunuz ses aslında sistemin gürültüsü. | Open Subtitles | الضوضاء التي كنت السمع هو في الحقيقة ضجيج النظام. |
| Porto Riko'lu gürültüsü bu. | Open Subtitles | "حسنا ، تلك كانت ضجة من جزيرة "بويرتوريكا |
| Sokak gürültüsü olmayacak. | Open Subtitles | لا ضجة من الشارع |
| Haftalardır gök gürültüsü bile olmadı. | Open Subtitles | . ولم تكن هنالك اي عواصف رعدية منذ اسابيع |
| Sokak gürültüsü yok, kilise çanı yok, ...mutfaktan gelen tabak tencere gürültüsü yok. | Open Subtitles | لا ضوضاء في الشارع، ولا أجراس كنيسة، ولا جلبة مقالي آتية من المطبخ. |
| Sağa Gök gürültüsü! Sağ tarafa Gök gürültüsü. | Open Subtitles | الى اليمين , يارعد ,الى اليمين , يارعد |
| Farkettik ki, eğer dünyada size üç derece sıcak radyo gürültüsü verebilecek bir şehir varsa, o da Büyük Elma'dır. | Open Subtitles | كيف ؟ لقد أكتشفنا,بأن إذا كان بمقدور أي مدينة بالعالم أن تعطيك ثلاثة درجات من حرارت ضجيج الراديوا ,ينبغي أن تكون التفاحة الكبيرة |
| Araba gürültüsü ekle, kulağa sokağın karşısındaki takip minibüsündün kaydedilmiş gibi gelsin. | Open Subtitles | أضف لها ضجيج سيارات ... ليبدو الصوت كأنه مراقبة من طرف الشارع الأخر |
| Savaş patlamalarının gürültüsü haber veriyor | Open Subtitles | " تبدو الأخبار من ضجيج المعركة المزدهر " |
| Yoğun güneş ışığı ve yağmur ile acımasızca büyüyor ve bu karman çorman ormanın dört bir yanını sayısız yaratığın gürültüsü dolduruyor. | Open Subtitles | مع الكثير من الشمس" "والمطر، تنمو بلا هوادة وما حول الغابة المتشابكة" "هو ضجيج مخلوقات لا حصر لها |
| Maalesef, rahatsız edici olan tek şey motor gürültüsü değildi. | Open Subtitles | للأسف، كان ضجيج المحرك لا تهيج الوحيد. |
| Peşindeki grubun gürültüsü. | Open Subtitles | ضجيج الفرقة التى تتبعنا |
| Trenin gürültüsü vericiden silindi. | Open Subtitles | ضجة القطار مشوشة على الإرسال |
| Ne gürültüsü? | Open Subtitles | أية ضجة ؟ |
| Hadi ya, yüceldiğinizde gök gürültüsü yapabileceksiniz! | Open Subtitles | إن ارتقيتم فستصنعون عواصف رعدية |
| Otoyol boyunca kuzeye doğru, Yoğun yağış ve gök gürültüsü hakim... | Open Subtitles | تُوجد عواصف رعدية قوية مع أمطار غزيرة. |
| Kamyonlardan boşaltılan çöp kokusu yoğundu ve trafik gürültüsü yüksek sesli ve sıkıcıydı. | TED | كانت رائحة القمامة التي يتم تنزيلها من الشاحنات قوية جدًا، ضوضاء حركة الناقلات لا تطاق. |
| "Üzgünüm" de Gök gürültüsü. | Open Subtitles | قلت , انا اسف , يارعد |
| Horlama, araba gürültüsü gibi şeyler için de ses yalıtımı üzerinde çalışıyoruz. | TED | نحن أيضا نعمل على كاتمات الضوضاء مثل هدير وضوضاء لسيارات |
| Makine gürültüsü. | Open Subtitles | شغل بعض أصوات المحركات |
| Fırtına verir. Bana Gök gürültüsü diyebilirsin. | Open Subtitles | ما تقدمه العاصفة، بوسعك منادتي بـ(ثاندر كلاب) |
| - Önemli mi? Gök gürültüsü değil. | Open Subtitles | . هذا ليس رعداً |