Hayır, bazı geceler geç saate kadar çalışabilirim demiştim, her gece değil ya. | Open Subtitles | لا، لقد قلتُ أنني سوف أعمل إلى وقت متأخر أحيانا. ليس كل ليلة. |
Cumartesi geceleri geç saate kadar dışarıda kalabileceği mi söylememiş miydin? | Open Subtitles | ألم تقل إنه يمكنني البقاء خارجاً حتى وقت متأخر أيام السبت؟ |
geç saate kadar çalışabilirdim. Sorun olmaz çünkü sevgilim şehir dışında. | Open Subtitles | يمكنني العمل لوقت متأخر, هذا لا يهم لأن صديقتي خارج البلدة |
Bakalım içlerinde geç saate kadar açık olan var mı. | Open Subtitles | حسنا، لنرى اذا كانت احداهم تبقى ابوابها مفتوحة لوقت متأخر |
Bu gece de geç saate kadar kalmasını istiyor, olabilir mi? | Open Subtitles | اسمعي، هل تعتقدين أنه سيجعله يأتي متأخراً مجدداً الليلة أم ماذا؟ |
geç saate kadar çalışıp eve dönüyorsun, bakıyorsun herkes ölmüş! | Open Subtitles | تعمل متأخرا ترجع للبيت وحين تدخل الجميع ميت |
Bürodan telefon ediyorsun. O, kitapla buluşman için zamanın az olduğunu biliyor. geç saate kadar çalışıyorsun. | Open Subtitles | أخبرها أنك تعمل في المكتب وستعرف أنه لا أمل من عودتك فستعمل حتى وقت متأخر |
- Oh, evet anlıyorum. aslında merak ediyordum ateş edildiği gece... neden o kadar geç saate gittiniz? | Open Subtitles | فهمت لقد كنت أتسائل ليلة الحادثة لم جئت هناك في وقت متأخر ؟ |
geç saate kadar uyudun ve oturdun, şimdi başka bir iş bulma vakti geldi. | Open Subtitles | لقد ينام في وقت متأخر وكنت قد جلست. الآن حان الوقت للحصول على وظيفة أخرى. |
Gece geç saate kadar çalıştık ve uyanmak çok zor oldu. | Open Subtitles | لقد عملنا إلى وقت متأخر مساء أمس ، واستيقظنا بصعوبة |
-Gece geç saate kadar içtiniz, ya seydi. | Open Subtitles | لقد توقفت عن الشرب فى وقت متأخر الليله الماضيه يا سيدى |
Biliyor musun benim de geç saate kadar çalışmam gerekebilir. | Open Subtitles | نعم، صحيح، أتعلمين أنا أيضاً بالواقع قد أعمل لوقت متأخر |
geç saate kadar çalıştım. Sabaha karşı anca yatabildim. | Open Subtitles | لقد عملت لوقت متأخر ليلة أمس إننى لم أنم حتى الفجر |
Eşine... seni bu geç saate kadar alıkoyduğum için beni bağışlasın diye. | Open Subtitles | و لأجل زوجتك ، لتسامحني لأني أبقيتك لوقت متأخر |
Adamlarını geç saate kadar mı çalıştırdın, Mike? | Open Subtitles | هل كنت تجعل فتيانك يعملون لوقت متأخر يا مايك؟ |
Bu yüzden geç saate kadar çalışacak olmamız çok kötü. | Open Subtitles | لهذا السبب هو سيئُ جداً كلانا يَجِبُ أَنْ نَعْملَ متأخراً. |
Sence onu Perşembe gecesi geç saate kadar oyalayabilir misin? | Open Subtitles | هل تعتقدين أنه بمقدورك أن تبقيه بالخارج لوقت متأخرا لليلة الخميس؟ |
- Baban hâlâ işte, geç saate kadar çalışacak. | Open Subtitles | ـأنه.. إنه لا يزال في المكتب، يعمل متأخرًا. |
Eğer Paul ararsa, ona geç saate kadar butikte çalışacağımı söyle. | Open Subtitles | إذا إتصل باول , فأخبره إننى فى المتجر حتى ساعة متأخرة. |
Gerçek bir hekim olmama rağmen bu geç saate kadar çalışmıyorum. | Open Subtitles | أنا لا أعمل في هذا الوقت المتأخر أنا في الواقع فيزيائي |
Momo, bugün de geç saate kadar çalışacağım. | Open Subtitles | مومو انا بالعمل سأعود متأخرة اليوم أيضاً |
Normalde kapıları kilitli tutarım, ama Aubrey geç saate kadar uyanıktı ve... | Open Subtitles | عادة اتاكد من ان كل الابواب مغلقة لكن اوبري ظلت لوقت متاخر |
Kötü yanı karaoke, ama geç saate kadar açık olan yakındaki tek yer eğer Tiyatro Bölgesi'ne gitmek istemiyorsan. | Open Subtitles | بالأسفل هنالك الكاريوكي,ولكن هنالك مكانٌ واحد قريب يفتح أبوابه لوقتٍ متأخر إلا إن أردت الذهاب لمسرح الحي. |
Annesi çarşambaları geç saate kadar çalışıyor, ben de ona bakıyorum. | Open Subtitles | تعمل أمّه في وقت متأخّر من يوم الأربعاء لذا علي الاعتناء به |
Sizi geç saate kadar tuttum. | Open Subtitles | لقد تسببت في إبقاءك هنا لوقت مُتأخّر جداً. |
Karısı geç saate kadar dükkanda olacağını söyledi. | Open Subtitles | قالت زوجته أنّه يعمل لوقتٍ مُتأخّر. |
Ringo'yla geç saate kadar oturduk ve yeterli kahve yoktu. | Open Subtitles | كانت ليلة متأخرة مع رينغو و لم يكن هناك قهوة كافية |
- geç saate kadar TV seyrettim de. | Open Subtitles | لا من الجلوس حتي ساعة متاخرة لمشاهدة التلفاز |