Bir şey yok. Delip geçmemiş. | Open Subtitles | أنت على ما يرام، لم تمر أي رصاصة |
Cleo, duyduğuma göre şartlı tahliye görüşmen iyi geçmemiş. | Open Subtitles | إذاً يـا (كليو)، سمعت ان جلسة الإستمـاع لم تمر على أحسن حـال. |
Tamam trafik kameraları aracın Wilson'dan kuzeye gittiğini bir ve ikinci caddeyi geçmiş ama üçüncüden geçmemiş. | Open Subtitles | حسنا، كاميرات المرور تظهر أن الشاحنة "كانت متجهة الى الشمال نحو منطقة "ويلسون مارةً بالشارع الأول والثاني ، ولكن لم تمر بالثالث |
Para ellerine, geçmemiş seni şapşal! | Open Subtitles | لم يستلموا الأموال أيـّها الأحمق! |
Para ellerine geçmemiş seni beyinsiz! | Open Subtitles | لم يستلموا الأموال أيـّها الأحمق! |
Öbür tarafa geçmemiş. | Open Subtitles | هو فقط لم يعبر حتى الآن إلى عالم الأموات |
Sadece çölü geçmemiş, Sean. Yaz ortasında, 1976 model Pinto'su ile geçmiş. | Open Subtitles | إنه لم يعبر الصحراء وحسب بل بالصيف بسياره بنتو 76 |
İşte merminin izlediği yol. Gördüğün gibi orta çizgiyi geçmemiş. | Open Subtitles | هنا مسار الرصاصة كما ترى فهي لم تعبر خط المنتصف |
Ama ben hala öbür tarafa geçmemiş ruhları görebiliyorum. | Open Subtitles | فقط استطيع ان اريك الأرواح التي لم تعبر حتى الآن |
Para ellerine geçmemiş! | Open Subtitles | لم يستلموا الأموال! |
Para ellerine geçmemiş. | Open Subtitles | لم يستلموا الأموال! |
Dün geceki kurbanın yalnız geçmemiş olma ihtimali var. | Open Subtitles | هناك فرصة جيدة بأن يكون ضحية الليلة الماضية لم يعبر وحيداً، ربما يفتقده أحدهم |
- Ok delip geçmemiş. | Open Subtitles | السهم لم يعبر للناحية الأخرى |
Helle Anker'in arabası gişeden hiç geçmemiş. Sanki yok olmuş. | Open Subtitles | سيارة (هيلي أنكار) لم تعبر نقطة المرور لقد إختفت |
Kanada sınırını geçmemiş. | Open Subtitles | لم تعبر الحدود إلى كندا |