| Sakin ol, evlat. 30 yıl gecikmiş bir şey hakkında söyleyeceğim şeyler var. | Open Subtitles | خذ الأمور بسهولة، ولد. أنا لدى شيء أقوله. هي حوالي 30 سنة متأخرة |
| Oh, geez. bu mu hakkında kaç kez o gecikmiş oldu? | Open Subtitles | هل هذا بشأن عدد المرات التي كنت متأخرة فيها ؟ ؟ |
| Şu anda yaptığım şey-- Az biraz gecikmiş bir şey. | Open Subtitles | . . ما أفعله الآن قليل جداً و متأخر جداً |
| Yani gözleriniz gerçekte olan şeylere gecikmiş bir tepki veriyor. | Open Subtitles | إذن عينيك لديها رد فعل متأخر إلى الواقع؟ |
| Bunun may söylemek zorunda kaç kere sahibini almak için çok gecikmiş | Open Subtitles | كم مرّة عليّ أن أخبرك أن الأمر قد تأخر جداً لأخذ مالك |
| İstifleme. Dosyalama. gecikmiş kitaplar. | Open Subtitles | ترتيب الكتب، السجلات ومتابعة الكتب المتأخرة |
| Size gecikmiş kiralarınız hakkında yolladığımız üç mektubun kopyası. | Open Subtitles | هاهم نسخ من الثلاث الرسائل التي قمنا بأرسالها لك مؤخراً بخصوص تسديد الإيجار المتأخر |
| Sanırım bu gecikmiş bir konuşma oldu. | Open Subtitles | حسناً , كنتُ لأقول بأنّ هذا الحديث قد طال انتظاره |
| Şehirdeki ilk yılımı gözünüzde canlandırın, tek yönlü bir yolda, ters yönde, gecikmiş halde bisiklet sürüşümü. | TED | لذا تخيلوني في أول عام لي هناك، أقود الدراجة في اتجاه خاطئ لطريق ذو اتجاه واحد، متأخرة. |
| Kulübe için son ödemen bir saat gecikmiş. İpoteği iptal ediyorum. | Open Subtitles | نعم لقد اتخذت قراري لقد دفعت آخر قسط من قيمة هذا الكوخ متأخرة بساعة كاملة |
| Eski kavgalar ve gecikmiş faturalardan başka şeyler de var. | Open Subtitles | نحن أكثر من مجرد خلافات قديمة وفواتير متأخرة |
| Evet, yaklaşık üç saatlik yatıştırılmış rock and roll ve gecikmiş bir garson. | Open Subtitles | نعم، حوالي ثلاث ساعات الروك أند رولِ المخفف و نادلة متأخرة جداً |
| gecikmiş olabilirsin diye otelde numaramı panoya astım. | Open Subtitles | ووضعت لافتات برقمي في المحطة وفي الفندق في حالِ وصلتِ متأخرة |
| 85... 30 gün gecikmiş. | Open Subtitles | خمسة وثمانون متأخر ثلاثون يوما و متأخر ستون يوما دُفع في الوقت المحدد |
| Pantolonları halen üzerlerinde... 30 gün gecikmiş. | Open Subtitles | انهم منشغلون بمدفوعاتهم متأخر بـ ثلاثون يوما |
| Belki de sarhoşken sahneye çıkmak bir içki dükkanı soygunu bencilce bir kahramanlık gösterisi ya da gecikmiş bir hasat Sudan'da bir soykırımına yol açabilir. | Open Subtitles | ربما تمثيل سكرانة او سرقة بلهاء لمحل خمور اداء بطولي اناني حصاد متأخر |
| 17 gün gecikmiş tifüs aşın hariç aşıların tamam. | Open Subtitles | قمتَ بلقاحاتك في موعدها عدا التفوئيد، متأخر عليه بـ17 يوماً |
| Yıkımın gecikmiş olmasına rağmen, devrileceği süre de problem. | Open Subtitles | بالرغم من أنّ الإنهيار تأخر. إنّها مسألة وقت وسيسقط. |
| Herkesin gecikmiş olması bizim de gecikmemizi haklı çıkarmaz. | Open Subtitles | فقط لان الجميع تأخر لا يعني ذلك بأنه يجب علينا أن نتأخر |
| Dikkat edin. Şimdiye kadar gördüğüm en gecikmiş darbeydi. | Open Subtitles | احترس, هذه كانت اكثر .الضربات المتأخرة التى رأيتها فى حياتى |
| gecikmiş ödevleri kontrol ederken zaman harcarsın. | Open Subtitles | انت فقط ستهدرين الكثير من الوقت لمتابعة الأعمال المتأخرة |
| Ben tüplü dalış yaparken, ara sıra "gecikmiş boğulma" denen bir durumla karşılaşırdık. | Open Subtitles | تعرفي، عندما عملتُ تحت الماء، كنا نصادف من حين لآخر حالة تُسمّى الغرق المتأخر. صحيح، عندما سائل يتسرب إلى الرئتين |
| Ama şu anda fazlasıyla gecikmiş bir kutlama yapıyoruz. | Open Subtitles | ولكننا الآن سنحتفل الآن بشيئ طال انتظاره |
| Belki de gecikmiş borcu olanlara ne kadar sert bir çocuk olduğunu hatırlatmak istedin. | Open Subtitles | ربما اردت ان ترسل رسالة إلى الناس الذين قد تأخروا بالدفع قليلاً, لتذكرهم بكم انت رجل قاسٍ |
| İki dakika gecikmiş olabilirim. | Open Subtitles | ربّما أتيتُ مُتأخّراً دقيقتين عن العمل. |