Saldırgan önce George'u uyutmuş, sonra da buraya almak için geldiği şeyi almış. | Open Subtitles | اذن, يتحكم بجورج ثم يلاحق ما أتى هنا لاجله |
Almaya geldiği şeyi almadan gitmez. | Open Subtitles | ليس بدون ما أتى لأجله |
Görmeye geldiği şeyi zaten görmedi mi o? | Open Subtitles | ألم يرَ ما أتى لرؤيته؟ |
Burada işi bitti. Yapmaya geldiği şeyi yaptı. | Open Subtitles | لقد انتهى من هذا المكان لقد فعل ما جاء من أجله |
- durun! - bırakın adam söylemeye geldiği şeyi söylesin. | Open Subtitles | دعوا هذا الرجل يتم ما جاء ليقوله |
Almak için geldiği şeyi alabildiğini sanmıyorum. | Open Subtitles | لا أظنه أخذ ما جاء لأجله هنا |
Yapmaya geldiği şeyi yaparken nasıl zorlandığına bir baksana. Bu bir soygun değildi. | Open Subtitles | -يشقّ عليه فعل ما أتى لفعله . |
- Katil almaya geldiği şeyi almış. | Open Subtitles | -وجد القاتل ما جاء لأجله . |