"geldi ve" - Translation from Turkish to Arabic

    • وجاء
        
    • اتى
        
    • أتى و
        
    • ثم جاء
        
    • جاء إلى
        
    • أتت إلى
        
    • أتت و
        
    • أتى إلى
        
    • وقالت
        
    • جاء و
        
    • لقد أتى
        
    • لقد جاء
        
    • لقد جائت
        
    • جاء الي
        
    • جاء وقال
        
    Ve o da olabildiğince çabuk, yani hemen, geldi ve ona seninle yeni tanıştığımı anlattım ve yüzüğünü geri verdim. Open Subtitles وجاء إلى شقتى مسرعاً .. وأخبرته أننى تعرفت عليك للتو .. وأرجعت له خاتمه
    Bir şirket satın almak için geldi ve beni de şans meleği olarak getirdi. Open Subtitles كوني، انه هنا لشراء شركة وجاء بي معه كتعويذة لجلب الحظ
    Sıradan bir vatandaş gibi geldi ve prosedürel sorular sordu. Open Subtitles لقد اتى الى كأنه مواطن عادى وبدأ فى طرح الأسئلة
    Ben harika bir şekilde yapıyordum. Ama sonra o geldi ve herşeyi mahvetti. Open Subtitles لقد كنتُ أقوم بها بشكل رائع و ثم أتى و خرب كل شيء
    Birileri satın almaya geldi ve bahçedeki tüm taşları istedi... Open Subtitles ثم جاء شخص ما بعد ذلك ليشتريهم وكانوا يريدون صخور
    Sınıfıma geldi ve ve içeride yenilebilir bir duvar inşa ettik. TED جاء إلى صفي وبنينا جدار داخليا قابلا للأكل.
    Bak, aramızda kalsın ama, dün gece evime geldi, ve berbat durumdaydı. Open Subtitles ،أنظري، بيني وبينك لقد أتت إلى شقتي ،ليلة أمس وكانت حالتها سيئة
    Sonra kayak devriyeleri geldi ve onu buza koydular. Open Subtitles و لكن دورية تزلج أتت و وضعوها على الثلج
    Elinde 10 dolarla geldi ve "Anne endişelenmene gerek yok... ben sana bakarım." dedi. Open Subtitles وجاء ومعه 10دولارات وقال لي,امي لا تقلقي ابدا
    Sonra mezuniyet günü geldi ve üniversiteye gittik... ama sen hiçbir yere gitmedin ve düşündün ki, Open Subtitles وجاء وقت التخرج وذهبنا نحن إلى الجامعات بينما أنت لم تذهب ،و ظننت
    Fazla geçmeden Mongoloid geldi ve sonra da çalışamadım tabii. Open Subtitles وبعد فترة اتى المنغوليين وبالطبع، لم استطيع العمل بعد ذلك
    Diyelim ki o gün geldi ve tehlike içindeki bir genç kızı helikopterden düşerken kurtarma şansını elde ettiniz. TED لنقل انه اتى يوم و حصلت على فرصة انقاذ شابة في محنة هابطة من مروحية
    Ve birkaç hafta önce, birden elinde biraz parayla bana geldi ve "Evlenelim" dedi, ben de "Olur" dedim. Open Subtitles و مُنذُ عِدَة أسابيع أتى و مَعَه بَعضِ المال فَجأَةً و يَقول:
    Bir parçam cezalandırılmasını istedi sonra o geldi ve cezalandırdı. Open Subtitles جزء مني أراد أن يُعاقب ثم جاء هو و عاقبه
    Ama sürpriz olarak, projenin sonunda kendisi dağın tepesine geldi ve esere göz attı. TED وكانت المفاجأة، عند نهاية المشروع، أن جاء إلى الجبل لرؤية القطعة.
    Dr. Bodnar törene geldi ve Ukrayna'da büyüdüğünü anlattı. TED الدكتورة بودنار أتت إلى المراسم وشرحت لنا أنها ترعرعت في أوكرانيا.
    - Sonra polisler geldi ve tam bir arbedeye döndü. - Arbedeye mi? Open Subtitles الشرطه أتت و تحول الأمر إلى شغب شغب ؟
    Mincaye, Amerika'ya geldi ve bu ziyaretler başladı. Open Subtitles إن مينكاي هو الذي أتى إلى الولايات المتحدة وهو الذي بدأ هذه الزيارات
    Dün karın panik içinde bize geldi ve ineğinin öldüğünü söyledi. Open Subtitles بالأمس ، جاءت زوجتك إلينا في ذعر وقالت إن بقرتك ماتت.
    Yani gördüğünüz gibi, Geniilara olan tehdit geldi ve gitti. Open Subtitles لذا .. فكما ترى ، التهديد للجيناى جاء و إنتهى
    Bu arada dün bi adam geldi ve sizin dosyanızı görmek istedi Open Subtitles يجب أن أقول لك لقد أتى شخص جديد البارحة يبحث عن ملفك.
    O benim yüzüm ve görüntümle geldi... ve annen kandırıldı. Open Subtitles لقد جاء إليها بوجهي و شكلي، و هي أنخدعت بذلك.
    Önceki gün ofisime geldi ve... şeytani egemenlik hakkındaki tuhaf hikâyeyi anlattı. Open Subtitles لقد جائت الي مكتبي يوما ما واخبرتني قصه عجيبه عن المس الشيطاني
    Josh yedi ay önce bize geldi ...ve senin gömme banyondaki ...yakışıklı iskeletle ilgilenebileceğimizi düşünmüş . Open Subtitles جاء الي جوش قبل سبعه شهور وكان يعتقد اننا سنكون مهتمين بسماع انه ليس الوسيم الوحيد الذي ذهب على حجرتك
    Bir ay falan çıkmıştık ve sonra bir öğlen geldi ve kasabadan ayrıldığını söyledi aynen böyle oldu. Open Subtitles كنا نخرج سويا لشهر او نحوه ثم ذات ظهيرة جاء وقال انه مغادر للبلدة فقط هكذا

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more