"geldim ve" - Translation from Turkish to Arabic

    • وفَهمتُ
        
    • لقد أتيت إلى
        
    • لقد جئت إلى
        
    • ظهرت وهي
        
    • جئت الى
        
    • إلى هنا و
        
    • وصل و يبدو
        
    • و أتيت
        
    • هنا وأنا
        
    "geldim ve gördüm ülkeni" Open Subtitles "رَأيتُ وفَهمتُ بلادكَ "
    Ama ben hazırım. Buraya bu işi yapmak için geldim ve herkes bana güveniyor. Open Subtitles و لكني مستعد, لقد أتيت إلى هنا لهدف و الجميع يعتمد علي
    Buraya geldim ve ben bir yol olduğunu biliyoruz Sadece bir bu programı bitirmek Open Subtitles لقد جئت إلى هنا وأنا اعلم أنّه هناك طريقة واحدة فقط لإنهاء هذا البرنامج
    Ben... ben... ben sadece geldim ve bunu gördüm. Open Subtitles أنا ... أنا ... أنا ظهرت وهي كانت ...
    Buraya geldim ve günlerimi nasıl daha farklı şeyler yapabilirim diye düşünerek geçirdim. Open Subtitles جئت الى هنا وقضى أيامي التفكير كيف يمكن القيام به الامور بشكل مختلف.
    Çünkü buraya çalışmaya geldim ve komite beni öldürecek. - Evet, tabi. Open Subtitles لأنه يجب على أن أترك العمل لآتى إلى هنا و هذا التغيير يقتلنى
    İlk ben geldim ve evde hiç ısıtma yok. Open Subtitles ولكنى انا اول من وصل و يبدو انه لا يوجد اماكن تدفئة
    Bir güzel indim, geldim ve her şeyimi taşıdım. Open Subtitles وصلت بخير ، و أتيت من المطار بخير ،و حملت أمتعتي بخير أيضاً. سعيد؟
    Bu keşif ekibine Atlantis'e tam bir bağlılık içinde geldim ve en önemlisi her birinize. Open Subtitles جئت إلى هنا وأنا ممتنة بالكامل لهذه البعثة لأتلانتس, والأكثر أهمية لكل واحد منكم
    "geldim ve gördüm ülkeni" Open Subtitles "رَأيتُ وفَهمتُ بلادكَ "
    "geldim ve gördüm ülkeni" Open Subtitles "رَأيتُ وفَهمتُ بلادكَ "
    "geldim ve gördüm ülkeni" Open Subtitles "رَأيتُ وفَهمتُ بلادكَ "
    Buraya geldim ve bu boktan arabada kıçım donuyor. Üzerime düşeni yaptım. Open Subtitles لقد أتيت إلى هنـا حتى أجلس في هذه السيارة فحسب , لقد فعلت ما علي فعلـه
    Buraya geldim ve bu boktan arabada kıçım donuyor. Üzerime düşeni yaptım. Open Subtitles لقد أتيت إلى هنـا حتى أجلس في هذه السيارة فحسب , لقد فعلت ما علي فعلـه
    Buraya geldim ve ben dışarı gitmeyecek biliyorum oturmak Open Subtitles لقد جئت إلى هنا وأنا أعرف أنني لن أخرج اجلس
    Buraya kendi icat ettiğim bir zaman makinesiyle geldim ve yarın 1985 yılına geri dönmek zorundayım. Open Subtitles لقد جئت إلى هنا بآلة زمن اخترعتها بنفسي... وفي الغد يجب أن أعود للعام... 1985.
    Ben... ben... ben sadece geldim ve bunu gördüm. Open Subtitles أنا ... أنا ... أنا ظهرت وهي كانت ...
    Ben ABD'ye 13 yaşındayken geldim ve hala bu ne demek diye soruyorum. TED كما تعلمون، لقد جئت الى الولايات المتحدة قبل 13 عاماً ، وحتى هذا اليوم لا بد لي أن أسأل، ماذا يعني ذلك؟
    Buraya şu küçük yaşam tutkumu almaya geldim ve adı bir gazetede idi... bir çeşit cemiyet şeyi sanırım. Open Subtitles جئت الى هنا بالقارب لأتمتع بهذا الجمال وقد قرأت اسمها فى الصحف فى صفحة الأجتماعيات على ما اظن, فأرسلت لها خطابا
    Fakat sonra buraya geldim ve ... bu da uydu bana. Open Subtitles لكن منذ عدت إلى هنا و... لقد ذهب هذا أيضاً.
    Bak, buraya geldim ve yarışma hakkında aynen benim hissettiğim gibi hisseden bir kızı tespit ettim, yani diyeceğim şu ki, bu durumda evet faydası oluyor. Open Subtitles أنظري ، أتيت إلى هنا و أكتشفتُ فتاه تُكنّ نفس الشعور الّذي أكنه تجاه مهرجانكِ. لذا إجابتي هي؛ أجل، الأجحاف بهذِ القضية يفيد.
    İlk ben geldim ve evde hiç ısıtma yok. Open Subtitles ولكنى انا اول من وصل و يبدو انه لا يوجد اماكن تدفئة
    Bir gün, eve geldim ve o ölmüştü. Open Subtitles و أتيت يوماً ما إلى المنزل و كانت قد... قضت نحبها

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more