| Bu gece onu almaya gelemeyeceğim. En kısa zamanda haber veririm. | Open Subtitles | لن أستطيع المجيء الليلة، سأتصل في أقرب وقت ممكن |
| Artık buraya gelemeyeceğim. | Open Subtitles | لن استطيع ان اتي الى هنا بعد الان |
| Ona şöyle diyebilir misiniz belimden dolayı bugün işe gelemeyeceğim? | Open Subtitles | حسنا ممكن أن تخبره أنى لا أستطيع القدوم إلى العمل اليوم بسبب ألم فى ظهرى |
| Bu akşam yemeğe gelemeyeceğim. | Open Subtitles | نعم ، بهذه الخصوص لا استطيع الحضور العشاء الليلة |
| Bu gece gelemeyeceğim, yarın beni ara. | Open Subtitles | لا يمكنني الحضور الليلة يا عزيزي، اتصل بي غداً |
| "Phoebe, gelemeyeceğim, randevum var, sonra görüşürüz Babacığın." | Open Subtitles | "Pheebs، لا يَستطيعُ جَعْله. أصبحَ a تأريخ. تكلّمْ معك لاحقاً. |
| Anna: Sahile gelemeyeceğim. | Open Subtitles | لن أتي إلى الشاطئ ، أعاني من الصداع في رأسي |
| Yapacak çok işim var. gelemeyeceğim. Unut gitsin. | Open Subtitles | عندي أعمال كثيرة، لن أستطيع القدوم |
| Biliyorum, bu geceyi iple çekiyorduk ama eve, şafaktan önce gelemeyeceğim. | Open Subtitles | أنا أعرف بأننا كنا نتطلع لقضاءالليلةسوياً.. ولكن يبدو اننى لن أصل إلى المنزل قبل الفجر |
| Yarın oraya gelemeyeceğim. | Open Subtitles | إسمعي ، لن أستطيع أن آتي غداً |
| Tatlım çok üzgünüm, ama bir süreliğine oraya gelemeyeceğim. | Open Subtitles | دون أنا آسف جدا لكنني لن أستطيع الحضور الآن |
| Ancak şu Amerikalılarla uğraştığımdan maalesef ben gelemeyeceğim. | Open Subtitles | ولكنّني لن أتمكن من الحضور لإنشغالي مع الأمريكان |
| Bu gece onu almaya gelemeyeceğim. En kısa zamanda haber veririm. | Open Subtitles | اسمعي، لن أستطيع المجيء الليلة، سأتصل في أقرب وقت ممكن |
| Bu akşam gelemeyeceğim. Özür dilerim. | Open Subtitles | لن أستطيع المجيء الليلة ، أنا آسفة. |
| Ama doğum gününde eve gelemeyeceğim. | Open Subtitles | لكنني لن أستطيع المجيء في عيد ميلادك |
| Artık buraya gelemeyeceğim. | Open Subtitles | لن استطيع ان اتي الى هنا بعد الان |
| Ona iletebilir misiniz belimden dolayı bugün işe gelemeyeceğim? | Open Subtitles | حسنا هل من المكنن أن تخبريه أنى لا أستطيع القدوم إلى العمل اليوم بسبب ألم فى ظهرى فقط... |
| Ben gelemeyeceğim. | Open Subtitles | انني لن استطيع الحضور ايها الرفاق |
| Bir sorun çıktı, bu akşam gelemeyeceğim. | Open Subtitles | لقد طراء امر ما لن استطيع الحضور الليله |
| Şey, bir işim çıktı. Acil bir durum sayılır. gelemeyeceğim. | Open Subtitles | هناك شيء استجد حالة طارئة لا يمكنني الحضور |
| Üzgünüm, bugün gelemeyeceğim. | Open Subtitles | أَنا آسفُ جداً، لكن i لا يَستطيعُ جَعْله اليوم. |
| Dinle, bu sabah gelemeyeceğim. | Open Subtitles | أسمعي، أنا لن أتي هذا الصباح. |
| Dinle, bu gece yemeğe gelemeyeceğim. | Open Subtitles | اسمعي، لن أستطيع القدوم للعشاء الليلة |
| Anne, yemeğe gelemeyeceğim. | Open Subtitles | أمي، لن أصل في الوقت المحدّد لتناول العشاء |
| Yok da olmadı böyle. Bu akşam gelemeyeceğim. | Open Subtitles | لا، أنا مستاء فقط أني لا أستطيع القدوم اليوم |
| Olay şu ki, batmış durumdayım, ve Gizli Noel Baba'ya gelemeyeceğim. | Open Subtitles | خلاصة الموضوع، لقد غرقت هنا ولن أستطيع أن آتي لأجل سر (سانتا) |
| Peter, bu gece konserine gelemeyeceğim. İşim var. | Open Subtitles | بيتر لن أستطيع الحضور لحفلتك اليوم فسأكون أعمل |
| Ona söyler misin yarınki partiye gelemeyeceğim. | Open Subtitles | هل يمكنك فقط أن تخبره أننى لن أتمكن من الحضور إلى حفلة غداً |