- gelişmiş bir ülkeydi... - Size bunu kim söyledi? | Open Subtitles | لدى أيسلندا مؤسسات جيدة جدا لقد كانت دولة متقدمة جدا |
Ama anne, tam da gelişmiş bir yabancı uygarlıkla iletişmek üzereyim. | Open Subtitles | أمى، أنا على وشك الإتصال بحضارة أجنبية متقدمة |
Ama başka bir etçil bitki daha var, ...hem bu daha da gelişmiş bir yırtıcı. | Open Subtitles | ولكن هنالك نبات آكل لحوم آخر وهو مفترس متطور جدا |
2525 yılında, İnsan ırkı gelişmiş bir uzaylı müttefikle karşılaştı. | Open Subtitles | في العام 2525 ، جنس البشري، واجه تحالف غريب متقدم. |
- Birisi gelişmiş bir aldatmaca yapar diğerine gönderir. Silk Road uzun zamandır böyle ayakta kaldı. | Open Subtitles | رجل واحد يصنع تقدّماً في الخداع ويقوم بتمريره إلى رجل آخر. |
Aslında, ilkel bir beyin için yeterince gelişmiş bir teknoloji sihirden farksız görünür. | Open Subtitles | حسناً، هذا طبيعي، بالنسبة إلى العقل البدائي أية تكنولوجيا متطورة ستكون أشبه بالسحر |
İnsan evrim sürecinin bir başka gelişmiş bir örneği olduğunu söylüyorum. | Open Subtitles | هي مثال آخر لمرحلة متقدمة من التطور الإنساني |
Efendim, bu inanılmaz gelişmiş bir teknoloji ürünü. | Open Subtitles | سيدي, هذة قطعة متقدمة جدا من التقنيات بشكل لا يصدق |
Anlatmaya çalıştığım şey, bize bilgilerini anlatmak isteyebilecek Eskiler'den bir tek kişi ile daha önce karşılaşmadık bile, ve başka bir galakside onlara ait gelişmiş bir uygarlık olabilir. | Open Subtitles | لم نلتق بأحد حي من القدماء مستعد لمشاطرتنا المعرفة بلا مقابل قد يكون ثمة حضارة متقدمة في مكان ما في مجرة أخرى |
Hayır, bu tam olarak bir insan değil oldukça gelişmiş bir teknoloji ürünü. | Open Subtitles | كلاّ، ليس إنساناً بالتأكيد، بل تقنية متقدمة جداً، هجين آلي عضوي. |
Ahlâki değerler esas alınarak hazırlanmış, oldukça gelişmiş bir bilgisayar programı ama her şeye rağmen, yine de bir program. | Open Subtitles | إنّه برنامج حاسوب متطور للغاية على أساس خلقي، لكنه بالرغم من ذلك مجرد برنامج. |
Benim giremeyeceğim kadar gelişmiş bir güvenlik protokolü var. | Open Subtitles | بواسطة بروتوكول أمني متطور لم أستطع أختراقه |
Evet. İnanılmaz derecede gelişmiş bir tanesi tarafından. Bütün dördüncü kat çalışanları ile birlikte solucanın şifresini çözmeye çalışıyoruz. | Open Subtitles | إختراق متطور للغاية، الطابق الرابع بأكمله يعمل على فك شفرة الدودة |
Başlangıç olarak, bu bizimkinden çok daha gelişmiş bir toplum olacaktır. | TED | في البداية، سوف يكون مجتمع متقدم جداً عن مجتمعنا |
Belki bilmek istersin, ok Kuzey Amerika yerlileri tarzıydı, ama gelişmiş bir tasarım. | Open Subtitles | قد تحب معرفة ان السهم كان أمريكي الصنع لكن بتصميم متقدم |
Uzay gemileriyle uçacak kadar gelişmiş bir ırkın, emniyet kemerleri olacağını düşünürsün. | Open Subtitles | أتعتقد أن جنس متقدم بما فيه الكفاية للطيران بسفن الفضاء ليس لديهم أحزمة أمان |
Kural olarak, daha az gelişmiş bir uygarlık ya yok edilir ya da köleleştirilir. | Open Subtitles | كقاعدة ثابتة، الحضارة الأقلّ تقدّماً إمّا أن تُباد أو تُستعبد! |
Aslında, ilkel bir beyin için yeterince gelişmiş bir teknoloji sihirden farksız görünür. | Open Subtitles | حسناً، هذا طبيعي، بالنسبة إلى العقل البدائي أية تكنولوجيا متطورة ستكون أشبه بالسحر |
- Ben biraz geç gelişmiş bir çocuktum. | Open Subtitles | أنا ... أنا ولدت من عائله محافظه |
Sadece ormanda minik insanlardan oluşan gelişmiş bir toplum olduğuna inanmak gibi bir yanılgı içinde olduğunu ve bunun kariyerini ve evliliğini mahvettiğini anlattı. | Open Subtitles | أخبرتني فحسب أنّ لديك معتقداً وهميّاً... بوجود مجتمع متطوّر يتشّكل من أناس ضئيلي الحجم يعيشون في الغابة... وأنّ ذلك المعتقد دمّر حياتك المهنيّة... |
Hayır, bu oldukça gelişmiş bir sistem. Bir kaç kural oluşturduk. | Open Subtitles | كلا، هذا متقدّم للغاية، إبتكرنا مجموعة قواعد |
Bu gelişmiş bir ameliyattı Jazz Gunn'a tekrar yürüme yeteneği kazandıran da buydu. | Open Subtitles | لقد كانت جراحة تقدمية هي ما أعادت لـ(جاز غن) قدرة المشي |