Eğer Hristiyanlar gelmemiş olsaydı, evlerimiz ve ailelerimiz yanmamış olacaktı. | Open Subtitles | لو لم يأتي النصارى, لما أحرقت منازلنا و قتل أهلينا. |
Ama en can alıcı noktası, henüz hiç dojoya meydan okuyacak birinin gelmemiş olması. | Open Subtitles | وأهم مافي الأمر أن الشخص الذي سيأتي لتحدي الدوجو.لم يأتي بعد |
Dün gece diğer adamın evinde beklemişler, ama adam gelmemiş. | Open Subtitles | لقد راقبا منزل الرجل الآخر ليلة امس لكنه لم يظهر |
O oraya gelmemiş olsa hiç sorun çıkmayacaktı. İnanılmaz. | Open Subtitles | لو أنها لم تأتي إلى هناك لكان كل شيء على ما يرام |
Daha önce buraya hiç gelmemiş. Sanırım her şey farklı görünmüş. | Open Subtitles | لم يأت هنا من قبل أظن الأمور مختلفة عليه قليلاَ |
Ama yabancı biri o gün buraya gelmemiş. | Open Subtitles | لكن لم يأتِ أي غريب إلى المنزل في ذاك اليوم |
Şu silahla bana daha önce gelmemiş olman çok yazık. | Open Subtitles | سيئة للغاية أنت لم تأت لي عاجلا مع هذا السلاح. |
Evet, ama önce bana gelmemiş olmanıza şaşırdım doğrusu. | Open Subtitles | نعم ، لكن أنا متفاجئ أنك لم تحضر لي بالأول |
George, Alaska'nın en harika yanı evliliğin henüz buraya gelmemiş olması. | Open Subtitles | "جورج)" شىء رائع فى "(ألاسكا)" أن) النكاح لم يصل هنا بعد. |
Bu ülkeye yüzen bir kapı üzerinde gelmemiş herhangi başka biri ile görüşebilir miyim? | Open Subtitles | هل يمكنني أن أتحدث إلى شخص لم يأتي هذه البلاد على لوح طاف؟ |
Bir gün sonra gömleğini almak için geri gelmesi gerekiyormuş ama: asla gelmemiş. | Open Subtitles | من أجل قميصه و لكن إليك هذا إلا أنه لم يأتي أبداً |
Pekâlâ. Henüz herkes gelmemiş ama biz oturabiliriz. | Open Subtitles | صحيح أنه لم يأتي الجميع لكن هذا لا يمنع أن نبدأ |
Cenazeye gelmemiş olması çok tuhaf, değil mi? | Open Subtitles | من الغريب أنه لم يظهر فى الجنازة ، أليس كذلك ؟ |
Tatlım, seninle işim bittiğinde sanki buraya hiç gelmemiş gibi olacaksın. | Open Subtitles | عزيزتي بالوقت الذي أنتهي به منك سوف يكون كأنك لم تأتي إلى هنا |
Kardeşin ve yardakçısı gelmemiş olsaydı Blake'in arabasına sığardık ve bunların hiçbiri olmazdı. | Open Subtitles | لو لم يأت أخوك و صديقة ما كان حدث كل هذا |
Galeri zemininde bulduğumuz tüm kan domuzla yapılan gösteriden gelmemiş. | Open Subtitles | إتضح أنّ كلّ الدم على أرضيّة المعرض لم يأتِ من الأداء مع الخنازير |
Kayıt defterini de yakarım. Hiç buraya gelmemiş olursun. | Open Subtitles | و سأحرق دفتر النزلاء و أدعي أنك لم تأت هنا |
Bir kadının resmini çekecekti ama kadın hiç gelmemiş. | Open Subtitles | كان من المفترض أن يصور فتاة ولكنها لم تحضر |
İki Milyon bu adaya hiç gelmemiş. | Open Subtitles | لم يصل المليونان الى هذة الجزيرة بعد |
Daha önce hiç gelmemiş miydin? | Open Subtitles | ألم تأتِ إلى هنا من قبل ؟ لا ؟ |
Ama sonra zamanım gelmemiş de, bira fabrikasına gönderilmişim. | Open Subtitles | لكن عندها أدركوا أنه لم يحن وقتي فأرجعوني الى هذا المصنع |
Kurşun sıyırıp geçmiş. Kemiğe veya büyük bir damara gelmemiş. | Open Subtitles | لقد عبرت الرصاصه من ذراعك و لكنها لم تصب العظام او اى شريان رئيسى |
Eğer o gece gelmemiş olsaydın Frank, neler olurdu bilmiyorum. | Open Subtitles | لو لم تأتي بتلك الليلة لا أعرف ماذا كان سيحصل. |
Burada olmasını tek nedeni yemeğinin gelmemiş olması ve tvde maçın olması. | Open Subtitles | ... . السببالوحيدلماذاهوهنا . لأن غذائه لم يحضر واللعبه تعمل على التلفاز |
Bunlar da çöp kutusundan gelmemiş. Labratuar testlere devam ediyor. | Open Subtitles | لمْ تأتِ من القمامة أيضاً، لكن لا زال المُختبر يفحصها. |
Dün gece eve gelmemiş annesi de nerede olduğunu bilmiyormuş. | Open Subtitles | لم تظهر الليلة الماضية وليس لدى أمها فكرة عن مكانها. |