| Çocukken, buraya onu almaya gelmişler. Onu öldürmek için. | Open Subtitles | هنا حيث جاؤوا لاخذه عندما كان طفلا لقتله |
| Listedeki dört hasta iş saatleri dışında ofise gelmişler. | Open Subtitles | وجدت شيئَأ أربعة مرضى خارج القائمة جاؤوا بعد ساعات من عملياتهم |
| Yeni Dünyadan... bizi yeni bir çağa götürmek için gelmişler... hepimizin sevdikleri yavaşça çürürken... ve yok olup giderken. | Open Subtitles | من العالم الجديد جاءوا ليرشدونا داخل العصر الحديث قبل أن ننتهى ببطىء |
| Yeni Dünyadan... bizi yeni bir çağa götürmek için gelmişler... hepimizin sevdikleri yavaşça çürürken... ve yok olup giderken. | Open Subtitles | من العالم الجديد جاءوا ليرشدونا داخل العصر الحديث قبل أن ننتهى ببطىء |
| Sizin küçük yeşil adamlarınız buraya milyonlarca yıl önce gelmişler. | Open Subtitles | الرجال الغرباء الخضر الصغار وصلوا الى هنا منذ ملايين السنين مضت |
| Rahip ve karısı... gelecek hafta kilisedeki partiye davet etmeye gelmişler, David. | Open Subtitles | القسّ وزوجته... جائوا لدعوتنا إلى اجتماع في قاعة الكنيسة الإسبوع القادم، ديفيد. |
| Malzeme aramaya gelmişler. Birkaç dükkan sahibi onlara direndi ve onlar da şiddete başvurdular. | Open Subtitles | . لقد اتوا بحث عن الادادت . بعضا من اصحاب المحلات قاوهم واصبحوا عنفين |
| Çünkü şu ikisi babama gelmişler ve hesaplarda oynama yapmasını istemişler. | Open Subtitles | لأنّ هذين... أتوا إلى والدي وطلبوا منه أن يقوم بتلاعب مُحاسبي، |
| Buraya bir yıl önce gelmişler yaklaşık bir ay önce de, paralı evleri soymaya başladılar. | Open Subtitles | جاؤوا إلى هنا قبل سنة، يتم سرقة منازل الأثرياء حوالي مرة في الشهر. |
| Kesinlikle aynı su kaynağından gelmişler. | Open Subtitles | على هيئة بيضاوي كِلاهما بالتأكيد جاؤوا من نفس مصدر الماء |
| Sen defalarca katledildiğin sırada bu üç adam senin canlanmana şahitlik etmek için gelmişler. | Open Subtitles | وحينما قتلت مراراَ جاؤوا ليشهدوا انبعاثك الجديد |
| Babama gelmişler ve hesaplarda oynama yapmasını istemişler. | Open Subtitles | جاءوا لأبي و أمروه بالقيام بحسابات بارعه |
| Kudüs'teki Yahudiler yüzün üstünde farklı ülkeden buraya gelmişler. | Open Subtitles | اليهود في القدس جاءوا من مئات الدول المختلفه |
| Görgü tanıklarının dediğine göre doğruca gelmişler parayı alıp kan dökmeden olay yerinden ayrılmışlar. | Open Subtitles | الشاهد يقول بأن الطاقم جاءوا اخذوا المال واراقوا الدماء قبل رحيلهم |
| Irak'tan üç hafta önce dönmüşler. Lejeune'a gelmişler. | Open Subtitles | لقد عادوا من العراق قبل ثلاثة اسابيع, ثم وصلوا لمعسكر لوجون |
| Efendim, kaynaklarımıza göre, ...Kazakistanlılar çoktan Dubai'ye gelmişler. | Open Subtitles | سيّدي، وفقاً لمصادرنا، فالكازاخستانيين قد وصلوا بالفعل |
| Arazide yaşayan aileler iyi dileklerini sunmak için gelmişler. | Open Subtitles | العائلات التي تعيش على الأرض جائوا ليتمنّوا لنا الخير |
| Bir kaç ay önce, epey bir para kazanmışlar ve Vegas'a gelmişler. | Open Subtitles | الان وقبل عدة اشهر لقد جنوا العديد من الاموال و اتوا الى فيجاس وبداو بالاحتفال لاسابيع |
| Atalarım buraya, biraz kuralları çiğnemek ve sıradan ölümlülerin aksine, olağandışı anılar yaşamak için gelmişler. | Open Subtitles | أسلافي أتوا إلى هذا المكان على سبيل التغيير فقط ولاستعادة بعض الذكريات ... |
| 500 yıl önce Portekizliler ve İspanyollar ülkeyi ele geçirmek üzere buraya gelmişler. | Open Subtitles | منذ خمسمائة عام، البرتغاليون والأسبان قدموا لهنا، كلّهم حاولوا استغلال البلاد بأساليبهم، |
| Mağazayı almak için gelmişler gibi yaptılar. | Open Subtitles | لقد أتوا في هيئة مشترين يريدون شراء المتجر |
| Ailelerimiz bu ülkeye gelmişler zulümden, sefaletten ve açlıktan kaçarak. | Open Subtitles | والدينا أتيا إلى هذه الدولة هربوا من الإضطهاد والفقر والجوع |
| Bizim için değil, ekipmanlar için gelmişler. | Open Subtitles | ليسوا هنا من أجلنا إنهم هنا من أجل الآلة |
| Onlar da bizim gibi her şeyden kaçıp buraya gelmişler. | Open Subtitles | لقد جاءا إلى هنا هرباً من كل شيء، مثلما فعلنا تقريباً |
| Barselona'ya Red Rover isimli bir hackerin yaptığı bir bilgisayar virüsünü satın almaya gelmişler. | Open Subtitles | جائو إلى " برشلونة " لشراء فيروس " مصنوع يودياً بإيداع من مخترق يعرف بـ " ريد روفر |
| Büyük bir maç için gelmişler ve "Kaç Para?" yarışmasına katılmaya çalışıyorlarmış. | Open Subtitles | وهم هنا من اجل مباراة كبيره ويحاولون توفير المالر |
| - Merhaba. - İşte gelmişler. | Open Subtitles | ها هم هنا بن رايتمان تكلمنا على الهاتف |
| Bu ekibin yaptığı işten hiç kuşkusu yokmuş. Bunu yapmak için de silahlı gelmişler. | Open Subtitles | هذا الطاقم لم يسواره أي شك بما سيفعلونه و قد أتوا مُسلحين لذلك. |