Denizde kalan genç bir kızın yardım çağrısına cevap verdiler. | Open Subtitles | لقد أجابوا نداء إستغاثة من فتاة شابة حُوصِرت في البحر |
Sizin kadar genç bir kızın kraliçe olamayacağını düşünenler varken hem. | Open Subtitles | هؤلاء من يعتقدون أن فتاة شابة في عمرك لا تستطيع الحكم |
En iyi dantelden yapıldı ama senin gibi genç bir kızın al yanaklarını kapatmak istemiyorum. | Open Subtitles | صنع من أفضل أنواع الأربطة لكنني لا أريد تغطية الخدود الوردية لفتاة شابة مثلك |
Gariban Mike genç bir kızın hayallerine derman olamaz. | Open Subtitles | مايك المسكين ، ليس لديه استجابة لاحلام امرأة شابة |
Bu, inanılmaz bir şey, genç bir kızın okyanusun ötesine ayak basması, eski dünyadan yeni dünyaya geçmesi ve sevgilisinin yanına gitmesi, bu, işte benim başaracağım şey. | Open Subtitles | هذا الأمر سأفعله. الشيء غير المعقول, أن فتاة يافعة... يجب أن تعبر المحيط, وتنتقل من العالم القديم إلى العالم الجديد... |
Çok sevdiği genç bir kızın buraya geleceğini söyledik. | Open Subtitles | لقد قُلنا أنّ هناك فتاة شابة محبوبة للغاية ستأتي الى هنا |
Böyle genç bir kızın ne kadar güzel olduğu duymak hoşuna gitmez mi sanıyorsun? | Open Subtitles | هل تعتقد ان فتاة شابة مثل هذه لا تحب ان تسمع كم هي فاتنة ؟ |
Birkaç yıl önce genç bir kızın kalıntılarını buldular. Onun arka bahçesinde 15 yıl önce kayıplara karışmış. | Open Subtitles | قبل سنتين , وجدوا بقايا فتاة شابة اختفت قبل 15 سنة في فناء منزله |
Bu, inanılmaz bir şey geçimini yalnızca babasının dolgun harçlığından sağlayan genç bir kızın 4 yıldan sonra hala, nefretten ıstırap duyması bu, işte benim yapacağım şey. | Open Subtitles | الشيء غير المعقول... أن فتاة شابة... تعتمد في الحصول على قوت يومها... |
Daha dün genç bir kızın bağırsakları deşilmişti. | Open Subtitles | فقط بالأمس، تم نزع أحشاء فتاة شابة |
Samuel bana ameliyat sırasında ölen genç bir kızın beyin örneğini verdi. | Open Subtitles | أعطاني (صاموئيل) عيّنة من دماغ فتاة شابة ماتت أثناء خضوعها للجراحة.. |
Acaba böyle bir değer yargın var mı acaba diye soruyorum. Bu bizim ailemiz ile ilgili değil. Bu genç bir kızın iyi bir teklif ve iyi bir anlaşma alması ile ilgili. | Open Subtitles | أنا أسأل إذا ما كنت أصلاً تقوم بواحد , هذا ليس بخصوص عائلتنا, هذا بخصوص الحصول لفتاة شابة على اتفاق جيد , عرض جيد. |
Ashley Tanner adında genç bir kızın odasının parasını ödemişsin. | Open Subtitles | -دفعت ثمن الغرفة لفتاة شابة إسمها( آشليتانر) |
kaplıyor. Örnek vermek gerekirse, Bu mart ayında, New York Times'tan James McKinley'in hazırladığı bir haberde 11 yaşında genç bir kızın Teksas'taki küçük bir kasabadaki tecavüzünü ele alıyordu. | TED | أو التي تبث علي الهواء مباشراً وكمثال علي ذلك، في شهر مارس من هذا العام ، نشرت صحيفة (نيوورك تايمز) تحقيق بقلم (جيمس ماكنلي) عن اغتصاب جماعي لفتاة شابة. تبلغ من العمر 11 سنة ، في أحد المدن الصغيرة في (تكساس). |
Dört sokak ötede, genç bir kızın cesedinin bulunacağını bilmesine olanak yoktu. | Open Subtitles | ... لم يكن لديه أي فكرة عن أن على بعد 4 شوارع سيتم اكتشاف وجود جثة امرأة شابة |
"Bu, inanılmaz bir şey, genç bir kızın..." | Open Subtitles | " الشيء غير المعقول, أن فتاة يافعة... |
Doğrudur, efendim. Tanık olan yaşlı bayan genç bir kızın olduğunu söyledi. | Open Subtitles | السيده العجوز الشاهده قالت أنها كانت فتاه صغيره بالسن _ |
Ancak senin gibi biri genç bir kızın zarar görmesine göz yummaz. | Open Subtitles | رجل مثلك لا يمكنه أن يقبل بأن يرى فتاة تتعرض للأذى. |
Haberlerde genç bir kızın, eğlence evinde cesedini bulduğunuz söylenmişti. Aniden anladım. O, Megan'dı. | Open Subtitles | الأخبار قالت بأنّكم وجدتم جثّة فتاة مراهقة في منزل المرح |
Kızlar, bir saniye dikkatinizi bana verin. Muhtemelen duymuşsunuzdur, genç bir kızın buralarda bir yerde olduğunu doğrulamaya çalışıyorum. | Open Subtitles | هللا اعرتوني إنتباهكم رجاء، أنا هنا للمساعدة ...في البحث عن فتاة مفقودة |
Çok güzel bir yerde yetişen genç bir kızın hikayesi. | Open Subtitles | قصة عن فتاة صغيرة نضجت في هذا المكان الجميل |
Senin gibi genç bir kızın bunu anlaması hoşuma gitti. | Open Subtitles | أنا أُدهشتُ بنت شابة مثلك فْهمُت ذلك. |