| Cahillik tür ayrımcısının ilk savunmasıdır ki bu savunma gerçeği öğrenmek için vakti ve kararlılığı olan herkes tarafından yenilebilir. | Open Subtitles | الجهل هو خط الدفاع الاول عند النوعيين. مع أنه يمكن اختراقه من قبل أي شخص بالوقت والإصرار على معرفة الحقيقة. |
| Hatırlıyor musunuz, ne olursa olsun, gerçeği öğrenmek isteyip istemediğinizi, sormuştum? | Open Subtitles | أتذكرين عندما سألتك إن أردت معرفة الحقيقة |
| O tür oyunlardan pek hazzetmiyorum, gerçeği öğrenmek istiyorsan. | Open Subtitles | لا أهتم حقيقة بهذا النوع من الألعاب إذا أردت معرفة الحقيقة |
| Konohagakure Köyü'nün sakladığı çirkin gerçeği öğrenmek istiyorsan gel. | Open Subtitles | إن كنت تريد أن تعرف الحقيقة البشعة التي أخفتها كونوها في هذه القرية |
| Madem çocuk ağabeyiyle ilgili gerçeği öğrenmek istiyordu, direkt söyleseydin ya? | Open Subtitles | أن كان كل هذا حول ولد يريد ان يعرف الحقيقة حول شقيقه لما لانعطيها له؟ |
| Bayan, Norma Restarick hakkındaki gerçeği öğrenmek istiyorsanız benimle birlikte bir geziye çıkarsınız. | Open Subtitles | سيدتي العزيزة ، إن كنتِ تودين معرفة الحقيقة الصافية بشأن الآنسة نورما ريستارك فعليك أن ترافقيني في رحلة |
| Hayır, bak. Eğer gerçeği öğrenmek istiyorsan, soruları sen sorarsın, tamam mı? | Open Subtitles | لا , أنظر ، لو وددت معرفة الحقيقة فعليكَ أن تطرح الأسئلة ، إتفقنا؟ |
| - Evet. Kasabada kim yüksek sesle gerçeği öğrenmek istediğini söylerse Veritas'ı çağırmış oluyor. | Open Subtitles | الآن كل من يطلب معرفة الحقيقة بصوت عال في البلدة، فينالها |
| Bak işte! Aslında gerçeği öğrenmek istemiyorsun. | Open Subtitles | أترين، أنتِ حقاً لا تريدين معرفة الحقيقة |
| Belki gerçeği öğrenmek onun için daha iyi olur. | Open Subtitles | حسنا، ربما معرفة الحقيقة قد تجلب له الخاتمة |
| Bunu hak etmiş olmayabilirim Wayne ama gerçeği öğrenmek istiyorum. | Open Subtitles | ربما لا أستحق هذا لكنني أريد معرفة الحقيقة |
| Çoğu insanın gerçeği öğrenmek isteyeceğini sanmam. | Open Subtitles | لا أظن أن معظم الناس يريدون معرفة الحقيقة. |
| - Ne kadar korkunç olursa olsun gerçeği öğrenmek mi istiyorsun? | Open Subtitles | إذاً تريد فعلاً معرفة الحقيقة مهما بلغت فظاعتها؟ أجل |
| Ben buradayım çünkü gerçeği öğrenmek istedim. | Open Subtitles | أنا هنا لأني أردت معرفة الحقيقة. |
| gerçeği öğrenmek zorundayım. Özellikle de ailemle ilgili olanları.. | Open Subtitles | أريد معرفة الحقيقة خصوصاً حول عائلتي |
| gerçeği öğrenmek için o kuralı bozmak zorunda kalacaksın. | Open Subtitles | إذاً هذا القانون الذي عليك خرقه لكي تعرف الحقيقة |
| Kardeşiniz hakkındaki gerçeği öğrenmek istemiyor musunuz? | Open Subtitles | ألا تريد أن تعرف الحقيقة بشأن أختك ؟ |
| Silahla gelip benden gerçeği öğrenmek istedi. | Open Subtitles | جاء الي و وجهه المسدس الى وجهي ,مطالباً بأن يعرف الحقيقة |
| Dostlarım, Amerika'nın gizli hapishaneleri hakkındaki gerçeği öğrenmek için General Mark Chesler'ın ofisinin önündeyiz. | Open Subtitles | يا اصدقاء ، نحن خارج مكتب الجنرال مارك شيسلر لمعرفة الحقيقة حول سجون امريكا السرية |
| Ve bu çoğu zaman, insanlar gerçekten sormadığı için oluyor, ve gerçekten sorduklarında, gerçeği öğrenmek istediklerini düşünmüyorsunuz. | TED | و غالباً لأن الناس لا يطلبون منك بتاتاً، وحينما يطلبون، فأنت لا تعتقد مطلقاً أنهم يرغبون بمعرفة الحقيقة. |
| Neye mal olursa olsun gerçeği öğrenmek istiyorsan bunu iç. | Open Subtitles | بغضّ النظر عن هذا إنْ أردتِ إيجاد الحقيقة فاشربي |
| gerçeği öğrenmek istiyordu. | Open Subtitles | كان يجري مكالمات كثيره مع "جيمي" كان يريد معرفة الحقيقه |
| Pussy hakkında gerçeği öğrenmek için tek şansımız oydu. | Open Subtitles | هاهي فرصتنا الوحيدة عن معرفة حقيقة بوسي تذهب |
| Anlamaya çalışıyorum, Lex, gerçeği öğrenmek için neden bu kadar çaresizsin tehlikeli kararsız bir ilacı tekrar kullanma gereği duydun. | Open Subtitles | اريد ان افهم ليكس لماذا انت مستميت لتعرف الحقيقه بأن تلجأ إلى إستعمال مخدر غير مستقر بشكل خطير |