| Anlaşmazlığınızın gerçek nedeni neydi, Matmazel? | Open Subtitles | ماذا كان السبب الحقيقي لمعارضتك يا آنسة ؟ |
| Evet, bu yüzden onu Bill'e vermenin gerçek nedeni bu değil. | Open Subtitles | اذن فليس هذا هو السبب الحقيقي . كونك تريد أن تعطيه الي بيل |
| Albright'ın beni tutmasının gerçek nedeni ne? | Open Subtitles | أريد معرفة السبب الحقيقي بأن السيد أولبرايت إستأجرني |
| Ve gerçek nedeni bilmeden onu gömmekle tatmin olacak mısınız ? | Open Subtitles | و أنت ستصبح راضى لدفنها دون أن تعرف السبب الحقيقى للوفاة ؟ |
| Bir randevumuz vardı. Bence gerçek nedeni... | Open Subtitles | ـ أننا لدينا ميعاد الجلسة ـ أعتقد السبب الحقيقى |
| Fakat senden duyduğum şey şu -- yani ana soru şu: Şu anda olan ve devam eden iş kaybının gerçek nedeni nedir? | TED | ولكن ما أسمعك قلته هو ذلك -- لذا السؤال الرئيسي هو: ما هي الأسباب الحقيقية لفقدان الوظيفة سواءً الآن أو في المستقبل؟ |
| Burada olmamın gerçek nedeni bir Goa'uld'u yakalamak. | Open Subtitles | السبب الحقيقي لوجودى هنا هو القبض على جواؤلد |
| Ama bana gelişinizin gerçek nedeni hemen ardından söylediklerinizdi. | Open Subtitles | ولكن السبب الحقيقي لقدومك إلي يا سيدي اكتشفته قريبًا جدًا |
| Haydi ama Leela. Benimle çıkmamanın gerçek nedeni ne? | Open Subtitles | بربكِ يا ليلا, ما السبب الحقيقي لرفضكِ الخروج معي ؟ |
| Burada bulunmamın gerçek nedeni, yardım aramak. | Open Subtitles | السبب الحقيقي لوجودي هنا هو البحث عن المساعدة |
| O Noel günü... seni evden kovmamın gerçek nedeni uyandığımda... bana sakso çekmeye çalışıyor olman değil miydi? | Open Subtitles | في عيد الميلاد هذا الم يكن السبب الحقيقي لطردك خارج المنزل لأنني استيقظت بالصباح ووجدتك تحاول مص قضيبي |
| O yüzden gerçek nedeni sakladığını farz ediyorum. | Open Subtitles | لذلك أستطيع أن أفترض أنّك تخفين السبب الحقيقي |
| Ameliyat olmak istememesinin gerçek nedeni bu şekilde mutlu olması. | Open Subtitles | السبب الحقيقي في أنها لا تريد العملية هو أنها سعيدة مع هذه الأمور |
| Burada olmamın gerçek nedeni belki de, içkisiz bir gün daha geçirmende | Open Subtitles | ربما السبب الحقيقي لوجودي هنا، هو مساعدتك. |
| Ama sanırım seni aramamın gerçek nedeni sadece seni sevdiğimi ve çok özlediğimi söylemek. | Open Subtitles | لكني أظن أن السبب الحقيقي لإتصالي بكِ أنني أردت أن أقول أني أحبكِ، وأفتقدكِ |
| Bayan Florrick, neden ona California kanununu istemenizdeki gerçek nedeni açıklamıyorsunuz? | Open Subtitles | في الحقيقة يا سيدة فلوريك، لِم لا تخبرينها أن السبب الحقيقي الذي يدفعكم لاختيار قانون كاليفورنيا |
| - Artık başlamamız gerekiyor. - Ona gerçek nedeni söylesene. | Open Subtitles | يجب أن نستمر في العمل - أخبرها السبب الحقيقي - |
| Bir randevumuz vardı. Bence gerçek nedeni... | Open Subtitles | ـ أننا لدينا ميعاد الجلسة ـ أعتقد السبب الحقيقى |
| Sana bütün o cennet ve diğer şeyleri sormamın gerçek nedeni bu anın geleceğini biliyor olmamdı. | Open Subtitles | السبب الحقيقى وراء سؤالى لك عن الجنة وكل هذه الاشياء لانى كنت اعرف ان كل هذا سوف يحدث |
| Ve geçmişe gelmemin gerçek nedeni, ana nedeni de buydu. | Open Subtitles | و هذا هو السبب الحقيقى, حسناً السبب الرئيسى , بأنى عُدت إلى الماضى. |
| Ne istedi biliyor musun? Ne Emma ve Fletcher ve gerçek nedeni o tarihe sadık ... neden tarih olabilir yapılabilir. | Open Subtitles | ما هي الأسباب الحقيقية في اصرار "إيما" علي الأرتباط ؟ |