"gereği" - Translation from Turkish to Arabic

    • ضروري
        
    • داعي
        
    • ضرورياً
        
    • بحكم
        
    • ضروريا
        
    • الضروري
        
    • وفق
        
    • داع
        
    • لطبيعة
        
    • يتطلب أن
        
    • وحسب القانون
        
    • لاحاجة
        
    • بطبيعتها
        
    • بطبيعتهم
        
    • تنص
        
    Hayır Berna. Çünkü bence gereği yok. Open Subtitles كلا يا بيرنا ولن أغلقه لأنه أمر غير ضروري
    Bunun gereği yok küçük dostum. Open Subtitles هذا بالكاد ضروري يا صديقي الصغير
    Kardeşinin huzura erdiğini biliyorsun. Bu nedenle endişelenme gereği duymuyorsun. Open Subtitles اعلمي أنّ أخاك في سلام وأنّه لا داعي لتقلقي عليه
    Savaş sebebiyle nasıl davranmamız gerektiğini unutmanın gereği yok. Open Subtitles لا داعي لنسيان أخلاقنا بسبب اشتعال الحرب
    İsterseniz kontrol edebilirsiniz. Ama bence gereği yok. Open Subtitles بإمكانك أن تتحقق من الأمر لكنني هذا ليس ضرورياً
    Oysa ki, tanım gereği, bu kararlar bizler öldükten sonra bize olacaklarla ilgili. TED في الواقع، بحكم تعريفها، هذه القرارات حول شئ سيحدث لنا بعد أن نموت.
    Yok, gerçekten hiç gereği yok. Bu gece bebeğe ben bakıyorum zaten. Open Subtitles هذا ليس ضروريا كما أنني أجالس الطفل الليلة
    Firmamız Bayan Nyholm'ü pozisyonundan alma gereği hissetti ve o da bize tazminat davası açmak için onlarla anlaştı. Open Subtitles حسناً, ما الذي حدث هنا؟ وجدت شركتنا أنه من الضروري إعفاء الآنسة نايهولم من منصبها
    Pekala, bak, onun ölmesini isteyecek kadar kızgın olmadığımı söyleyemem, ama her zamanki gibi inşaatçılığın eski yasaları gereği bunu yapmam. Open Subtitles حسناً أنظر لا أستطيع القول أني لم أكن غاضب كفاية حتى أريد الرجل ميت ولكن كالعادة تراجعت وفق قانون البناة
    gereği yok, otur sen. Tatlının keyfini çıkar. Open Subtitles ليس ضروري, اجلس، استمتع بتناول الحلوى.
    Açıkçası mekanı boşaltmanın gereği yoktu. Open Subtitles آه, كلا, إنّه ليس ضروري لأخلاء البار.
    Gerçekten gereği var mı? Open Subtitles هل هذا كله ضروري حقاً ؟
    - Hiç gereği yok. Open Subtitles ـ لدي عرض مضاد ـ لا داعي , ليس هنالك شيئاً لتهددني به
    Sana hatırlatma gereği olmadığından eminim ama en azından olanları bütün hale getirene kadar Danny Desai şu anda akla getirilecek biri değil, o yüzden bu ifadeleri olabildiğince çabuk almalıyız. Open Subtitles انا متأكدة ان ? داعي ان اذكرك لكن داني ديساي
    Sadece salaklar, hiç gereği yokken patlayıcı kullanır. Open Subtitles الأحمق وحده سيقجر بلدة عندما لا يكون ذلك ضرورياً
    Ben yarın ayrılıyorum, o yüzden bunun gereği yok. Open Subtitles سأغادر غداً ، لذا لن يكون هذا ضرورياً
    Kitap yayıncımızı içeren bir vaka, doğası gereği standart olamaz. Open Subtitles إنّ حالة تتعلّق بناشر كتابنا، تعتبر بحكم التعريف، غير عادية.
    Hayır! Katiyen olmaz Dick! Gerçekten hiç gereği yok! Open Subtitles لا, بالقطع يا نيك ليس ضروريا حقا
    Çocuğum, bana böyle şeyler yapmanın hiç gereği yok. Open Subtitles يا طفلة , ليس من الضروري أن تكوني بهذه الطريقة معي
    Birlik düello gibi önemli olayları inançları gereği kutsal alanlarda yürütür. Open Subtitles الاتحاد يقيم أمورًا بأهميّة النزالات في بقاع مقدّسة وفق معتقداته.
    Dünya kadar zamanımız var. Acele etmenin gereği yok. Open Subtitles لدينا ما يكفي من الوقت لذا لا داع للتسرع
    Yine de, planının tabiatı gereği, ...mecburen soruyorum. Open Subtitles و مع ذلك ، نظرا لطبيعة برنامجك فإنني أجد نفسي مضطرا للسؤال
    Sihirbazlığın bu dalı gereği güvercinlerime giysilerimin içinde oturup beklemelerini öğretiyorum. TED هذا النوع من الخدع يتطلب أن أدرب الحمام على الجلوس والانتظار داخل ملابسي.
    Bu sebeple, mevzuat gereği bu davanın devam etmesine izin veriyorum. Open Subtitles لذلك وحسب القانون على ان أسمح باستمرار القضية
    Görüyorsunuz onu barındırmak veya beslemek gereği yok, tabii giydirmek veya onu gömmek de yok, Tanrı'ya şükürler olsun. Open Subtitles كما ترون ليس هناك حاجة لاسكانها او اطعامها وبالتاكيد لاحاجة لاكسائها او دفنها والشكر لله
    Bizi yok etme ihtimali taşıyan bütün bu sorunlar doğaları gereği küreselleşmiş sorunlardır. TED كل هذه المشاكل التي تهدد بالقضاء علينا جميعاً هي بطبيعتها مشاكل تتسم بالعولمة.
    Erkekler doğaları gereği, tohumlarını saçmak için bereketli genç kadınlara yönelirler. Open Subtitles الرجال بطبيعتهم ينجذبوا للنساء الصغيرات اللائي يمكن البدء معهم من جديد
    Üzgünüm. Politikamız gereği tüm hırsızlara dava açarız. Open Subtitles آسف، تنص سياستنا على معاقبة كل السارقين.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more