Bu ev ve bu takım muhteşem. Tam olması gerektiği gibi. | Open Subtitles | هذا المنزل وهذه المجموعة رائعتان تماماً كما يجب أن تكونا عليه |
Oğlum, artık bu ailenin reisi sen olacaksın olması gerektiği gibi. | Open Subtitles | وأؤكد لك يا بني من الآن فصاعدا ستكون أنت كبير هذه العائلة كما يجب أن يكون الأمر |
Tacizci bir pislik daha hapsi boyladı. Her şey olması gerektiği gibi. | Open Subtitles | وكيس نفايه فاسدة فى السجن كل شىء كما يجب أن يكون |
Neyse ki Uyandım ve hayatın olması gerektiği gibi olduğunu gördüm. | Open Subtitles | من حسن الحظ افقت فرأيت أن العالم كما ينبغي أن يكون |
Bizim yapmamız gerektiği gibi. | Open Subtitles | إنَّهُ خارج المبنى الآن على الأغلب كما يفترض أن نكون نحن |
Sonra sizi sokakta gördüm ve her şeyin olması gerektiği gibi olduğunu anladım. | Open Subtitles | ثم رأيتك في الشارع وعرفت ان كل شيء سار كما يجب ان يكون |
Sonları olması gerektiği gibi oldu. | Open Subtitles | لا تقلق لقد كانت النهاية كما يجب أن تكون |
Olması gerektiği gibi gerçekleri öğrenmeyi bekleyeceklerdir. | Open Subtitles | أنك ستنتظر حتى تأتى كل الحقائق كما يجب أن يفعلوا |
Evet Bayan Hunt hepsi olması gerektiği gibi. | Open Subtitles | نعم سيدة هانت كلهم كانوا كما يجب أن يكونوا. |
Sizinle, bizim statümüzdeki iki kadının yapması gerektiği gibi... iş birliği yapmaktan acizim. | Open Subtitles | أنا عاجزة عن التعاون معك كما يجب أن تفعل النساء في وضعنا |
Arkanda seni destekleyen iyi insanlar olmazsa, ya da işlerini gerektiği gibi yapmalarına izin vermezsen, kazanamazsın. | Open Subtitles | أنت لن تفوز إذا لم يكن خلفك بعض الرفاق الجيدين وتجعلهم يقومون بعملهم كما يجب أن يكون |
Fakat bu akşam dostlarımızla birlikteyiz. Olması gerektiği gibi. | Open Subtitles | لكن الليلة سنستمتع بصحبة الأصدقاء كما يجب أن يكون |
Orası öyle bir yer ki işler olması gerektiği gibi gitmiyor. | Open Subtitles | المكان حيث لا تسير الأمور كما ينبغي أن تسير |
Öyle yapmalısın, Yarbay bunun kişisel bir şey olmadığını anlaman gerektiği gibi. | Open Subtitles | ،يجب أن تعتبره كذلك،كولونيل فقط كما ينبغي أن تدرك أن هذا ليس أمراً شخصياً |
Hayır, onlarla olmak iyi hissettirdi. Olması gerektiği gibi. | Open Subtitles | لا، كان من الجيد قضاء الوقتِ معهم كما ينبغي أن تكون هذه الأمور |
Her şey artık sadece olması gerektiği gibi kalacak. | Open Subtitles | الطريقة التي تبقي الأشياء بالضبط .كما يفترض أن تكون |
Olması gerektiği gibi bu hikaye, askerler ve tapınak muhafızlarıyla beraber öldü. | Open Subtitles | هذه القصة ستموت مع الجنود وحراس المعبد كما يجب ان يكون |
Onlar geliştiler, Cassandra, olması gerektiği gibi geliştiler. | Open Subtitles | لقد تطوروا يا كاساندرا، تطوروا فحسب، كما كان يجب أن يحدث |
Bu bölgede suç düşük seviyededir. Herşeyi gerektiği gibi yapıyoruz. | Open Subtitles | الجريمة قليلة في هذه الدائرة نحن نفعل الأشياء بشكل صحيح |
Yani sen, nişanlı birinin sevdiği kadına davranması gerektiği gibi davrandığın için minnettar mı olmalıyım? | Open Subtitles | اذا انا يفترض علي ان اكون ممتنة لأنك تصرفت بالطريقة التي يجب على الخطيب التصرف بها؟ اتجاه الأمرأة التي يحبها |
Özellikle de benimki Tam olması gerektiği gibi | Open Subtitles | خاصةًحياتي و التي هي كما ينبغي ان تكون |
- Sakin ve huzurlu. - Bir heykelin olması gerektiği gibi. | Open Subtitles | هادىء وسلمي مثلما يجب ان يكون التمثال |
Paraya ihtiyacımız olduğunu biliyorum, ama günün sonunda, hastaları olması gerektiği gibi tedavi edemezsek, bunun yapmamızın anlamı ne? | Open Subtitles | ادري اننا محتاجين فلوس، بس في النهاية اذا ما نقدر نعامل المرضى مثل ما يجب اجل ايش الفايدة؟ |
Hayır, artık benim şirketim, her zaman olması gerektiği gibi. | Open Subtitles | لا.. إنها شركتي أنا الآن.. كما كان من المفترض أن يكون |
Hayatını istediğin yöne çekmek istiyorsun ama her şey olması gerektiği gibi oluyor. | Open Subtitles | . لكن كل شئ يحدث كما ينبغى ان يحدث |
Tıpkı dünyadaki ekonomik eşitsizliğe eğilmemiz gerektiği gibi dünyadaki duygusal ve zihinsel (bilişsel) ayrışmalara da dikkat etmeli ve bunu nasıl gidereceğimizi düşünmeliyiz çünkü bunlar gerçekten önemli. | TED | وكما يجب علينا أن نركز على التفاوت الاقتصادي على الصعيد العالمي، علينا أن نعطي اهتمامًا أكبر للفروق الإدراكية والعاطفية حول العالم وكيفية سد هذه الفروق، لأن هذا مهم. |
Onunla birlikte olacağım, olması gerektiği gibi. Rory ve ben, birlikte. | Open Subtitles | سَأكُون معه، مثل ما ينبغي علي أنا وروري معاً |
Yapman gerektiği gibi dün onun yanına taşınmış olsaydın diğer tarafta kocanla güvende olacağını da hatırlattı mı? | Open Subtitles | هل ذكّرك بأنّه لو إنتقلتِ للعيش معه في الأمس مثلما كان من المفترض عليك فعله، لكنت ستصبحين بأمان في الخارج مع حبيبك الآن؟ |