"geriye kalan tek" - Translation from Turkish to Arabic

    • الوحيد الذي بقي هو
        
    • لم يبقى لدينا
        
    • الوحيد الذي تبقى
        
    • الوحيد المتبقي هو
        
    • الوحيدة المتبقية
        
    • الوحيد المتبقي لي
        
    • الوحيد المتبقّي
        
    Geriye kalan tek şey işi gerçekten yapmaktı. Open Subtitles الشيئ الوحيد الذي بقي هو القيام بعمليّة السطو
    Geriye kalan tek şey tarih belirlemekti. Open Subtitles الشيء الوحيد الذي بقي هو إختيار الموعد.
    Geriye kalan tek plan. Open Subtitles لم يبقى لدينا خطة.
    Hayır, olmaz. Annenden Geriye kalan tek şey o. Olmaz. Open Subtitles إنها الشيء الوحيد الذي تبقى معكي ، لا
    Geriye kalan tek soru, bununla ne yapacağımız. Merhaba. Bakar mısınız? Open Subtitles السؤال الوحيد المتبقي هو ما الذي سنفعله بخصوص هذا الأمر؟ المعذرة
    O, hayatıma serpiştirilmiş işaret ışıklarından Geriye kalan tek şey. Open Subtitles إنها المنارة السكرية الوحيدة المتبقية لي في حياتي
    Aslında, geçmişimden Geriye kalan tek şey bu bilezik. Open Subtitles في الواقع، هذا السوار هو الجزء الوحيد المتبقي لي من الماضي
    Yaşamları için bir tehdit almaksızın, Senato Geriye kalan tek silahı kullandı. Open Subtitles دوناً عن تهديد حياتهم، استخدم مجلس الشيوخ السّلاح الوحيد المتبقّي.
    Geriye kalan tek şey, Charlene'in yaptığı sütlü kahve. Open Subtitles الشيء الوحيد الذي بقي هو القهوة بالحليب... الذي أعدته (شارلين) له.
    Geriye kalan tek şey... Open Subtitles ...الشيء الوحيد الذي بقي هو
    Geriye kalan tek plan. Open Subtitles لم يبقى لدينا خطة.
    Benden Geriye kalan tek şey sesim. Open Subtitles الشيء الوحيد الذي تبقى لي هو صوتي
    Benden Geriye kalan tek şey sesim. Open Subtitles الشيء الوحيد الذي تبقى مني هو صوتي
    Geriye kalan tek ben değildim... Open Subtitles لم اكن الوحيد الذي تبقى
    Bugün, sınır hakkında konuşarak başladık. Ama eğer bu sınırı kaldırırsak, Geriye kalan tek sınır hayallerimiz olur. TED اليوم، بدأنا بالحديث عن الحاجز، لكن إن أزلنا هذا الحاجز، الحاجز الوحيد المتبقي هو مخيلتكم.
    Bu noktada Geriye kalan tek seçenek enfeksiyonun yayılmasını önlemek için bacağı ameliyatla kesip almak. TED إذن في هذه المرحلة، عادةً، الخيار الوحيد المتبقي هو بتر الساق لمنع الالتهاب من الانتشار أكثر.
    Ve şimdi, Geriye kalan tek şey herkes hediyesini alsın! Open Subtitles آمين والآن الشيء الوحيد المتبقي هو إعادة الهدايا
    Büyük bir ihtimalle her hangi yerde Geriye kalan tek insanlarız. Open Subtitles الحياة البشرية الوحيدة المتبقية, و على الأرجح بأي مكان
    Çünkü o ve annen olmadan Geriye kalan tek ailen biz oluyoruz. Open Subtitles لانه بدونه وبدونها نحن عائلتك الوحيدة المتبقية
    O zamanları ve Vatikan'ın yakmalarını düşünürsek bunun Geriye kalan tek kopya olması kuvvetle ihtimaldir. Open Subtitles من المحتمل أن تكون... هذه هي النسخة الوحيدة المتبقية.
    Devam etmek için Geriye kalan tek şey tüm bunlara sebep olan şeyi öğrenmek. Open Subtitles إنهُ الشيء الوحيد المتبقي لي لإكماله أن أكتشف ما يُسبب هذا كله
    Geriye kalan tek şey eğitim, çünkü insanların bir kez çözümün en olduğunu bildikten sonra ona göre hareket edeceklerine eminim. Open Subtitles الشيئ الوحيد المتبقّي هو فقط المعرفة ﻷنني مقتنع بأنّه ما إن تعلم الناس ما هو الحل، سَيَعملون به.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more