"gezen" - Translation from Turkish to Arabic

    • يتجول
        
    • يتجولون
        
    • سائر
        
    • تجوب
        
    • يتمشون
        
    • يقوموا بجولة
        
    Kadın tavlamak için bar gezen bir bölge sakini olabilir. Open Subtitles ربما هو من سكان المدينة يتجول في الحانات ليلتقي النساء.
    Sen benim sokaklarda gezen bir ressam olmamı mı istiyorsun? Open Subtitles تريديني أن أصبح فنان يتجول في الشوارع مرة أخرى ؟
    Birisi beni istiyor. Sokaklarda gezen birisi beni istiyor. Open Subtitles شخص ما يريدني، شخص ما يتجول بالطرقات يريدني.
    Garaj girişi yok, lobiyi sürekli devriye gezen 5 koruma denetliyor. Open Subtitles ولا من الجراج والردهة يحرسها خمسة أشخاص وهم يتجولون
    Sahte lisanslarla gezen kayıt dışı araçlar. Open Subtitles انهم يتجولون فى الانحاء فى سيارات غير مسجلة بشارات زائفة لتبدو شرعية
    Boğa ve buna yaslanan bir adamı takip eden bir timsahın üzerinde gezen su aygırları. Open Subtitles فقد رأوا شكلا غريبا عبارة عن موكب يتكون من ثور ورجل مستلقى متبوعاً بفرس نهر سائر وتمساح على ظهره
    Olduğun yerde güvendesin. Gece boyunca o bölgede devriye gezen polislerimiz var. Open Subtitles أنت آمنة حيث أنتِ لدينا دورية تجوب تلك المنطقة طوال الليل
    Gus, etrafta kovboy ve gladyatör gibi gezen bu yetişkin adamları buraya çıkarıyorsun. Open Subtitles غَس.. لديك رجال كبار هنا يتمشون بثياب رعاة البقر والمصارعين الرومان
    Eğer ortalıkta kartsız gezen birini görürsen onu yakalamak senin görevin Open Subtitles ولو رأيت أحدهم يتجول بدون هوية، فهو واجبك أن تتحداه
    Her sokak kenarında aylak-aylak gezen sarhoş soytarılara kanı rastgele dağıtamam. Open Subtitles لا يمكن أن أعطي دماً بشكل عشوائي لكل مهرج مدمن مخدرات يتجول في الشارع
    O zaman etrafta kol gezen başka birinin ölüm meleği sorunu. Open Subtitles . إذاً , هذا إضطراب مميت لشخص آخر ؟ . يتجول بالمدينة ؟
    Sorguladığım bazı mahkumlar kırsal alanlarda gezen, cesetleri parçalara ayıran ve onları yiyen, seri katil olduğunu söyledi. Open Subtitles و قد ذكر المدان حينما استجوبته بأنّ الفاعل قاتل متسلسل يتجول بالريف . يقطع أعضاء الجسم ويأكلها
    Ama kodamanlar gibi ayakkabı çorap gezen o. Open Subtitles والان هو يتجول بالأحذية الجديدة والجوارب كانه شخص مهم
    Şehirde gezen yeni bir vampir. Open Subtitles مصاص دماء جديد يتجول في انحاء المدينة
    Evet, ama baksana ellerinde yiyecek tepsileri ile gezen insanlar var. Open Subtitles نعم لكن انظر يوجد اشخاص يتجولون حاملين صواني من الطعام الصغير انت تحب هذا
    Bu partide kol gezen 40 milyar dolarlık net kazanç var. Open Subtitles هنالك "40" بليون دولار من تُجار شبكة الإنترنت يتجولون بهذه الحفله
    Gece Nöbeti'nden bir adam, bununla ak gezen öldürdü. Open Subtitles رجل من الحراسة الليلية .استخدم أحد تلك الخناجر لقتل سائر
    Ak gezen öldürdüğünü söylüyorlar. Open Subtitles ولكن قيّل لي أنك قتلت سائر أبيض
    Benim dünyam vahşiydi. Tapınaklarda duaya zorlanmalar, şehirlerin büyüklükleri, caddelerde gezen infaz komandoları. Open Subtitles كان عالمي متوحشاً ، والعبادة فيه بالإكراه في معابد شديدة الضخامة ، وفرق الإعدام تجوب الطرقات
    Ya okulumuzda gezen bir tür intikamcı biriyse? Open Subtitles أيّ نوع من الحقد يجعلها تجوب المدرسة و هي مرتدية القناع؟ - هل ستسمرّ حقًا ...
    Tamam, biz yanımızda ufak bir kovboyla gezen 2 normal adamız. Open Subtitles إننا رجلين عاديين يتمشون في الشارع برفقة راع بقر قصير
    Biz sadece Amerika Ortabatısı'nı gezen normal iki adamız. Open Subtitles إننا رجلين عادين يقوموا بجولة للغرب الأمريكي

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more