| Ama en çok, söyledikten sonra, düzgün bir adam gibi hissettim. | Open Subtitles | ولكن المهم أنني بمجرد أن تكلمت شعرت وكأنني رجل حقيقي محترم |
| Kendimi aptal yerine konmuş gibi hissettim. | Open Subtitles | طوال الوقت أشعر أنني سأرتكب شيء غبي بنفسي |
| Kendimi, parmağına taktiği o yüzüğe sıkışan sigarası gibi hissettim. | Open Subtitles | شعرت أنني محبوس مثل السيجارة في تلك الحمالة على إصبعها. |
| Kendimi 16 yaşında, yatak odamda gibi hissettim. | Open Subtitles | شعرت بأني في غرفتي عندما كنت في السادسة عشر من العمر |
| Yani, konuşmaya başladım ve o bipledi ve... Kendimi aptal gibi hissettim. | Open Subtitles | لذا أبدأ بالتحدث ، و بعدها يدق المنبه و أشعر أني مغفل |
| Boğuluyormuşum ve ölecekmişim gibi hissettim. | Open Subtitles | شعرت وكأني كنت الغرق والموت في نفس الوقت. |
| Aşk Tanrısını öldüren kamyon bana çarpmış gibi hissettim. | Open Subtitles | أشعر كأنني صدمت بنفس الشاحنة التي قتلت إله الحب. |
| Bu yüzden geldim ve konuşmaya çalıştım. Ağabeyinmişim gibi hissettim. Senin için bir yabancı sayılmam. | Open Subtitles | لهذا اشعر بالقرب في الحديث معكِ أشعر كأني أخوكِ |
| Ceplerim boş olmasına rağmen içimde, her zaman dövüş patronu gibi hissettim. | Open Subtitles | داخلي، دائماً ما شعرت بأنني مبّذر بالرغم من أن جيوبي كانت فارغة |
| Evet, kendimi bir tabağa on bin dolar veren gibi hissettim de. | Open Subtitles | أجل، أشعر وكأنني عشرة آلاف دولار في وجبة طعام |
| Çünkü son bir kaç günde, ...kendimi ıssız bir ada gibi hissettim. | Open Subtitles | لان في الأيام القليلة الماضيه لقد شعرت وكأنني في جزيرة صحراوية |
| Lades kemiği gibi hissettim. | Open Subtitles | أعني أنني شعرت وكأنني سأتمزق مثل صدر الديك الرومي عند أكله |
| Volvo'yu şu dört çekişli, büyük tekerlekli ve 200 beygir gücündeki... bir arabayla değişmişim gibi hissettim kendimi. | Open Subtitles | جعلني أشعر أنني أتاجر بالفولفو في واحده من ذوات الاربع عجلات مع عجلات كبيره والمحرك سعة 200 حصان |
| Başkasının yerinde başkasının hayatını yaşıyor gibi hissettim. | Open Subtitles | أنا أعيش حياة شخص آخر أشعر أنني أعيش حياة شخص آخر |
| Ancak bu kez ikincinin ortasında bütün şişeyi fondip yapmışım gibi hissettim. | Open Subtitles | ولكن في منتصف تناولي للكأس الثاني شعرت أنني قد تناولت الكثير منها |
| Yeni bir isim ve kendimle ilgili yeni olan her şeyle kendimi rüyada gibi hissettim. | Open Subtitles | بإسم جديد وبكل شئ جديد عني شعرت بأني واحد في حلم |
| Hakkımızda düşünüyordum, ve gerçekten kendimi hıyar gibi hissettim. | Open Subtitles | لقد فكرت في شأننا، وأنا أشعر أني أحمق للغاية |
| Bayıldığım zaman, kendimi cezalandırılıyor gibi hissettim. | Open Subtitles | ..في رؤيتي المستقبلية، شعرت وكأني مُعاقبة |
| İki kuş sürüsünü birden öldüren bir avcı gibi hissettim kendimi! | Open Subtitles | لكني أشعر كأنني صياد مع سربين من الطيور تتدفق بدفعة واحدة! |
| Kendimi lise yıllarına dönmüş kitap okumanın zararlarını öğreniyormuşum gibi hissettim. | Open Subtitles | أشعر كأني عدت للمدرسة أتعلّم مخاطر القراءة |
| Onu geri çevirdiğim gece evime vardığımda etrafıma bir baktım ve 10 dakika boyunca kendimi ahmak gibi hissettim. | Open Subtitles | وفي الليلة التي رفضت بها طلبه عندما وصلت إلى المنزل ونظرت حول المنزل لـ10 دقائق تقريباً شعرت بأنني غبي |
| Duvarlar çok ince olduğundan öyleymiş gibi hissettim zaten. | Open Subtitles | كما تعلم ,فإن الجدران رقيقة جدا أنا أشعر وكأنني كُنت هناك |
| Herhangi birinin dişlerini boğazından aşağı dökecekmiş gibi hissettim. | Open Subtitles | شعرت كأنني سأقتلع أسنان أحدهم من بين حلقهم اللعين |
| İlişkim yalnızca birkaç aylıktı ve insanlar aslında yanlış soruyu soruyorlar gibi hissettim. | TED | علاقتي لم تكن سوى منذ بضعة أشهر، ولقد شعرت بأن السؤال لم يكن في محله في الوهلة الأولى. |
| Bana öyle çok ihtiyacı vardı ki, bazen ona verecek hiçbir şeyim yokmuş gibi hissettim. | Open Subtitles | كانت تحتاجني بشدة، وأحياناً أشعر أنه ليس لدي ما أمنحها إياه |
| Ve işte o an, tam bir milyoner gibi hissettim. | TED | وفي تلك اللحظة، كنت أشعر كما لو أني مليونيرة. |
| Yani dün gece kendimi lisede gibi hissettim. | Open Subtitles | أعني، شعرت وكأنّي البارحة فيالمرحلةالثانويةنوعاًما. |