Ve bu gibi zamanlarda, ailemin ve arkadaşlarımın desteğine başvurabileceğimi düşünebilirsiniz. | TED | وفي أوقات مثل تلك، ستتوقعون أنني سأتجه إلى عائلتي وأصدقائي من أجل الدعم. |
Sizin için herzaman burada olacağım. Bu gibi zamanlarda, her Christmas' da... | Open Subtitles | سنكون دائماً هنا من أجلكم فى أوقات مثل هذه ايها المسيحيون |
Bu gibi zamanlarda onlara bunu sağlayabilecek adamda güvenebileceklerini düşündükleri bazı şeyler olmalı. | Open Subtitles | على الرجال الذين يمكنهم طمأنتهم أنه في أوقات مثل هذه، هناك بعض الأشياء يمكن الإعتماد عليها. |
Bahse girerim bu gibi zamanlarda içmeyi özlüyorsundur? | Open Subtitles | أراهن بأنك تشتاق إلى الجعة في أوقات كهذه ؟ |
Bu iyi bir test Sabri bu gibi zamanlarda vardır | Open Subtitles | يوجد أوقات كهذه حيث يتم أختبار صبري جيداً |
Bence bu gibi zamanlarda etrafında arkadaşlarının ve ailenin olması önemli. | Open Subtitles | في أوقاتٍ كهذه أعتقد أنه من المهم أن تكون محاطاً بالأصدقاء وأفراد العائلة |
Bu gibi zamanlarda en önemli şey merhumun mirasını ve toplumumuzun inkarını korumaktır. | Open Subtitles | أوقات مثل هذه... الشيء الأكثر أهمية هو حماية تركة المتوفى |
Bu gibi zamanlarda topluluk olarak bir araya gelmemiz çok önemli... | Open Subtitles | في أوقات كهذه, من المهم أن نقف جنباً إلى جنب كمجتمع... |
Bu gibi zamanlarda, en güzel halinle olmalısın. | Open Subtitles | في أوقات كهذه عليك أن تتألّق |
Bak, bu gibi zamanlarda kime güveneceğine dikkat etmelisin. | Open Subtitles | اسمعي، في أوقاتٍ كهذه يجب أن تكوني حذرة بشأن من الذي تثقين به. |
Bu gibi zamanlarda İncil'de geçen sözler her zaman aklımın bir köşesindedir. | Open Subtitles | في أوقاتٍ كهذه كلمات "سفر الجامعة" تدور في بالي دوماً |