"gidemedim" - Translation from Turkish to Arabic

    • لم أذهب
        
    • أستطع الذهاب
        
    • أتمكن من الذهاب
        
    • من الرحيل
        
    • لكني لم أستطيع
        
    • أستطع الرحيل
        
    • أستطع المغادرة
        
    Gerçi daha hiç gidemedim, ama elime geçen ilk fırsatta, sörf yapmaya gideceğim. Open Subtitles لم أذهب إلى هناك شخصيا لكن أول فرصه تتاح لي سوف أذهب للركمجه
    Belki ben gidemedim ama o gitti. Artık oralarda meşhurum. Open Subtitles لم أذهب أنا ، لكن صورتي فعلت لقد صرت مشهورة
    Ama ben gidemedim. Open Subtitles وبعدها قالت ربما سيبحث الناس عنا لم أستطع الذهاب
    Hesabı açtığımız gün onunla bankaya gidemedim. Open Subtitles ولم أستطع الذهاب إلى المصرف في يوم افتتاح الحساب
    Ne yazık ki, ülkemde kızlar için yurt yoktu. Tıp fakültesine kabul edildim fakat oraya gidemedim. TED ولسوء الحظ، لم يكن هناك مهجع للطالبات في بلدي فلقد تم قبولي في كلية الطب، ولكن لم أتمكن من الذهاب إلى هناك.
    Elbette gidemedim çünkü beni yatağa bağlamana izin vermiştim. Open Subtitles بالطبع لم أتمكن من الرحيل لأني جعلتك توثقني بالفراش
    Peşinden gidemedim çünkü üzerimde sadece iç çamaşırlarım vardı. Open Subtitles لكني لم أستطيع مطاردتها لأني كنت أرتدي ملابسي الداخلية فقط
    İşleri yoluna sokmadan gidemedim. Open Subtitles لم أستطع الرحيل حتى أصلح الأمر
    Sadece ilk şarkı için kalmıştım, fakat daha sonra gidemedim. Open Subtitles لقد ظللت للأغنية الأولى ولم أستطع المغادرة بعدها
    Keşke önceden arasaydım. Markete gidemedim, o yüzden acılı çorba yapamadım. Open Subtitles كان يجب أن أتصل بك في وقت أبكر لم أذهب للمحل، فلم أعد البهارات
    Spor salonuna uzun zamandır gidemedim ve bunlar beni sıkı tutuyor. Open Subtitles لم أذهب الى قاعة الرياضة في الآونة الأخيرة . و هم يبقونني شديداً هل هذا هو سبب ؟
    Aslında, baloya gidemedim, çünkü o gün babam ilk kalp krizini geçirmişti. Open Subtitles حسنا,في الواقع, لم أذهب للحفلة بسبب وكانت تلك المرة الأولى التي أصيب بيها أبي بنوبة قلبية.
    Seminere bile gidemedim. Open Subtitles وفقدنا إحساسنا بالوقت تماماً لم أذهب لحلقتي الدراسية حتى
    Ben üniversiteye gidemedim, ve sen beni yalnız bırakacaktın, düşündüm ki-- Open Subtitles الأمر فقط أنني لم أستطع الذهاب أبداً ثم كنتِ ستتركيني وحيدة، وظننتُفقط..
    Peşinden gidemedim çünkü kabarcık hareket etmiyor. Open Subtitles أنا لم أستطع الذهاب خلفه لأن الفقاعة لا تسافر
    Eve gidemedim ve telefonumun şarjı bitti. Open Subtitles أنا فقط لم أستطع الذهاب للمنزل، ثم فرغت بطارية هاتفي.
    Affedersin Hildy. Bugün işe gidemedim. Open Subtitles آسفة يا هيلدي ، لم أتمكن من الذهاب للعمل اليوم
    Seni görmeden gidemedim. Nereye gidiyorsunuz? Open Subtitles لم أتمكن من الذهاب بدون رؤيتك
    Bu yüzden... Bunları anlatmadan gidemedim. Open Subtitles لذا أنا لم أتمكن من الرحيل قبل أن أخبرك بكل هذا
    gidemedim Raj,yapamadım Open Subtitles لم أتمكن من الرحيل " راج " ، لم أستطع
    Beni Vermont'taki kır evine davet etti. Ama gidemedim. Open Subtitles "دعاني إلى حجرته في ولاية "فيرمونت لكني لم أستطيع الذهاب
    Seni tanımadan gidemedim. Open Subtitles لم أستطع الرحيل من دون التعرّف عليكِ
    Sensiz gidemedim. Open Subtitles لم أستطع المغادرة من دونك

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more