Ben bir süredir çatışmalar kazanıyorum, ve giderek daha çok çatışmanın içine giriyorum. | TED | و بذالك كنت أنتصر في العديد من المعارك، أشارك في معارك جديدة، أكثر فأكثر. |
Bu hayalcilik ve oyun, hayatımda giderek daha çok yer tutmaya başladı. | Open Subtitles | لكن، بطريقة ما، التمثيل والعمل الصادق بدأ بملأ حياتي أكثر فأكثر. |
giderek daha çok sayıda işçi, pasif içici olmama haklarına saygı istiyor. | Open Subtitles | يَصرُّ أكثر فأكثر عُمّال على الحقّ أَنْ لا يَتنفّسَ دخانَ مُسْتَعملَ. |
Hastalığı ilerledikçe o da giderek daha çok halsizleşti ve tedavisi de onu giderek daha çok zorladı. | Open Subtitles | ،تعرف. وكلما تطوّر الأمر، كانت تتعب أكثر فأكثر. والعلاجات كانت أصعب وأشدّ. |
Kara deliğin merkezine giderek daha çok maddenin sürüklendiği zincirleme bir tepkime oluşturdu. | Open Subtitles | هذا سبب سلسلة من ردود الافعال التي صبت في مركز الثقب الاسود أكثر فأكثر |
OLED'ler akıllı telefon ve TV ekranlarında giderek daha çok kullanılıyor. | TED | وتُستخدم الـOLEDs أكثر فأكثر في شاشات الهواتف الذكية والتلفاز. |
Bu saldırılar devam ettikçe giderek daha çok onun etkisi altına girecek. "Dün gece, karanlıkta beyazlı gizemli kadın küçük çocuklara saldırdı." | Open Subtitles | باستمرار هذه الهجمات, تصبح تحت تأثيره أكثر فأكثر "مزيد من الهجمات على الأطفال الصغار |
Şelalelerin dibine giderek daha çok somon geliyor. | Open Subtitles | يصل سمك أكثر فأكثر عند أسفل الشلال |
giderek daha çok babana benziyorsun. | Open Subtitles | بدأت تشبه والدك أكثر فأكثر |
Bu benim giderek daha çok hissettiğim bir şey. | Open Subtitles | rlm; إنه يعبر عن هويتي أكثر فأكثر. |