soyle sorunlar icin bir yardima ihtiyac duyduklarinda nereye giderler? | TED | أين يذهبون حينما ما يحتاجون الى مساعده من هذا القبيل؟ |
Biz arkadaşız, öyle değil mi? Arkadaşlar her zaman sinemaya giderler. | Open Subtitles | الأصدقاء يذهبون لمشاهدة الأفلام دائماً لا أعرف إن كنتِ تعرفين ذلك |
Eğer istedikleri notu vermezsek, hemen yandaki Moodys'e giderler. | Open Subtitles | إذا لم نعطيهم التقييم الثلاثي سيذهبون لوكالة أخرى بسهولة |
Baskınlardan bıktıklarında, giderler. | Open Subtitles | عندما يضيق بهم سُبل العيش أو يُشن عليهم غارة ، فإنهم يرحلون. |
Yardımda ister bulun ister bulunma, bir zaman sonra teşekkür bile etmeden çeker giderler. | Open Subtitles | سواءًا إن أُعطوا الصدقة أم لا, يغادرون في وقت محدد.. بلا شكر. |
İlk doğanların ayrıca aşılarına da dikkat edilir ve hasta olduklarında daha sık doktora giderler. | TED | يتم اعطاءهم اللقاحات بانتظام ويذهبون بهم في مواعيد متابعة للأطباء عندما يمرضون. |
Bunu sıkılana dek belki 6-7 kez yaparlardı, sonra çekip giderler ve trafikte oynarlardı. | TED | يفعلون ذلك مراراً قبل أن تصل الى الملل، وبعد ذلك يذهبوا ويلعبوا في الحركة. |
Genel giderler, İnternet'te pazarlama, nakliye, şikayetler, iadeler hakkında ne biliyorsun? | Open Subtitles | ماذا تعرفين عن النفقات العامة والتسويق الإلكتروني والشحن وشكاوى العملاء والعائدات؟ |
bir yer hâline getiriyor. Başka kültürlerde, insanlar buralara gönüllü olarak giderler çünkü böyle yerleri severler. | TED | تعلمون ، في هذه الأماكن في بلدان أخرى ، الناس يذهبون فقط الى هناك طواعية لأنهم يحبون هذه الأماكن. |
Ve bu küçük korsan böcekleri salarsak, iyi olanları, örneğin, tatlı biber bölümüne, çiçeklere giderler. | TED | وإذا نحن نشرنا تلك الحشرات الدقيقة القراصنة، الجيد منها، على سبيل المثال ، في مؤامرة الفلفل الحلو، يذهبون الى الزهور. |
Birlikte yer, birlikte antrenman yapar, duş alır, geneleve birlikte giderler. | Open Subtitles | إنهم يأكلون و يتدربون و يغتسلون و يروون النكات و يذهبون إلى بيوت الدعارة معاً |
Kitap "okuyan" insanlar, kitap "okumayan" insanlara giderler. | Open Subtitles | الناس الذين يقرأون الكتب يذهبون للناس الذين لا يقرأون الكتب |
Çok sıkıntı yarattıkları için başka yere giderler. | Open Subtitles | الكثير من المتاعب. إنهم يذهبون لمكانٍ آخر. |
Ramtekdi çok kutsal bir yer. Amcam ve halam her yıl oraya giderler. Onlar söz verdi. | Open Subtitles | رامتكرى مكان مقدس جداً عمى وعمتى يذهبون هناك كل عام |
Tatlım, biliyorum. Ancak bir gün giderler. | Open Subtitles | حبيبي اعلم ولكنك تعلم أنهم سيذهبون يوما ما |
Fazlalarını bir sonraki siparişe aktarıyorum yoksa başka yere giderler. | Open Subtitles | لذا اترك القروض التي فوق المعدل الى الطلب القادم وان لم افعل ذلك سيذهبون لمكان اخر. |
Ben onları bulurum, keşfederim, hayatlarını yaşanabilir hale getiririm ve sonra da giderler. | Open Subtitles | أجدهم ثم أكتشفهم، ثم أجعلهم يتنفسون الحياة ثم بعد ذلك يرحلون عني |
Ve hiç utanmazlar. Ne suçluluk ne de başka bir şey hissederler. Sadece giderler. | Open Subtitles | وبلا شعور بالذنب، لا يشعرون بالذنب أبدا يرحلون وحسب |
Hep uzar giderler. | Open Subtitles | حسناً, كما تعرفينهم الرسامين إنهم دائماً يغادرون |
Kalanlar cesaretlerini kaybeder, kaçar, dağılır ve evlerine giderler. | Open Subtitles | وبقيتهم سيفقدون شجاعتهم يفرّون ، وينفصلون ، ويذهبون لبيوتهم |
Aslan ve gelincik de su bulmaya giderler. | Open Subtitles | بينما الأسد و الجرذ يذهبوا للحصول على الماء |
Özetlemek gerekirse sayın yönetim kurulu giderler azaldı, karlarımız arttı ve hisselerimiz hiç bu kadar değer kazanmadı. | Open Subtitles | باختصار، حضرة مجلس الإدارة لقد انخفضت النفقات وارتفعت العائدات وبلغت قيمة أسهمها ذروتها |
Normalde görsel sinyaller göz içerisine gelir ve beynin görme bölgelerine giderler. | TED | عادة، الإشارات المرئية تدخل، إلى مقل العيون، وتذهب إلى المناطق البصرية في المخ. |
sigorta, elbette, sınırsız giderler, ve iki kez usiness-class seyahat hakkı. | Open Subtitles | نفقات غير محدودة، ورحلتان في السنة ذهاب وعودة إلى "الولايات المتحدة" بدرجة رجال الأعمال. |
26.000 ameliyat kalanı da bilet ve diğer giderler için. | Open Subtitles | فـ 26 لأجل العملية والباقي لأجل السفر وكل التكاليف الأخرى |
Birisiyle tanışırım, adını öğrenirim, iki kelime ederim, ve giderler. | Open Subtitles | أقابل أشخاص اعرف اسمهم, نقل كلمة. ثم يرحلوا |
Ama buraya geldikleri için, oraya da giderler. | Open Subtitles | لكن بما أنّهم جاؤو إلى هنا فسيذهبون إلى هناك أيضا |
Sence ataların, mum yakıp, matemlerine katılım bekleyen bir avuç histerik yüzünden, her şeylerini bırakıp Londra'ya giderler miydi? | Open Subtitles | أتظنين بأن أيٍ من أسلافك كان ليترك كل شيء... ويسافر إلى لندن لأن بعض الهرعى... يحملون الشموع وبحاجة إلى تخفيف أحزانهم؟ |
Partilere giderler ve kafalarında bir sürü saçmalıkla geri dönerler. | Open Subtitles | يذهبن إلى الحفلات في الشقق الصغيرة ويعدن إلى المنزل بكل تلك الترهات |
Dostlarıyla birlikte bu şenlik zamanlarında hep geziye giderler. | Open Subtitles | إنَّهم يذهبونَ في رحلةٍ بحريةٍ مع أصدقائهم وفي كلِ عام |