Truvalı atlılar, kanıt odasına girebilmek için bir taksinin arka koltuğunun içine saklanmıştı. | Open Subtitles | الرجل حصان طروادة كان داخل الكرسي مخبأ داخل التاكسي للدخول الى مستودع الأدلة |
Halı temizleme sadece evine girebilmek için bahane. | Open Subtitles | تنظيف السجاد ما هو إلا وسيلة لهم للدخول إلى شقتك. |
İçeri girebilmek için geçerli kimliğin olmalı. | Open Subtitles | هناك مدخل واحد فقط تحتاج الى تعريف هوية للدخول |
Bakın, bugün rehabilitasyon programına girebilmek için Medicaid almamız gerekiyor. | Open Subtitles | أننا نحتاج الى البطاقة الطبية لدخول برنامج أعادة التأهيل اليوم |
Haramiler içeri girebilmek için her yolu deneyecektir. | Open Subtitles | من المؤكد أن اللصوص سيستخدمون بعض الخدع لدخول المدينة |
İçeri girebilmek için, bir kuşun kuş olabilmesi için... ne kadar zaman geçtiğini bilmek gerekiyor. | Open Subtitles | للدخول يجب أن نعرف الوقت الذي تستغرقه الطيور لتصبح طيور مرة أخرى |
Joy yarışmaya girebilmek için son hamlelerini yapıyordu. | Open Subtitles | كانت جوي تصنع اخر محاولاتها للدخول الى المهرجان |
Evet tabii, odana girebilmek için en iyi yolun cinayetler olduğunu düşündüm. | Open Subtitles | نعم أنا وجدت أن جريمة القتل هى أفضل طريقة للدخول الى غرفتك فى المستشفى |
Ya La Grenouille? - girebilmek için aylarca uğraştık. | Open Subtitles | ماذا عن مهمة لاجرونيه ، احتجت الكثير من الوقت للدخول بينهم |
Üyelik kartını en son ön kapıdan içeriye girebilmek için dün akşam kullanmış. | Open Subtitles | أخر مرة أستخدمت بطاقة عضويتها للدخول من الباب الأمامي كانت بليلة الأمس |
Yetki bizde olsaydı, belki evine girebilmek için izin çıkarttırabilirdim. | Open Subtitles | حسناً، لو تعمقت في ذلك، ربما أستطيع الحصول على نذكرة للدخول الى منزلها |
Görünüşe bakılırsa bu şeye girebilmek için bir kimlik kartı gerekiyor. | Open Subtitles | من الواضح انك تحتاج الى بطاقه شخصيه للدخول الى هنا |
Şüphelilerimiz, insanların evine girebilmek için servis aramalarını kullanııyorlar. | Open Subtitles | مشتبهنا يستخدم استدعاءات الخدمة للدخول إلى منازل الأشخاص |
İnanması güç ama bu onun rolüne girebilmek için yaptığı küçük bir ritüel. | Open Subtitles | عندما تحضر الوالدة للإشتراك بمسرحية هذا، صدقي أو لا تصدقي، طقسها الصغير للدخول في الشخصية |
Hesabına girebilmek için kocamın şifresini kullandım. | Open Subtitles | لقد استخدمت رقم زوجي السريّ للدخول على حسابه |
Bina artık girmeniz için açılmıyordu, fakat hala su perdesinde delikler ve yarıklar oluşuyorsu, ve girebilmek için ıslanmadan içerisinden zıplamanız gerekiyordu. | TED | ليس فقط البناية تفتح لك مدخل للدخول فيها ، لكنها تقوم بعمل فراغات و ثقوب في الماء ، ويجب عليك القفز للدخول فيها بدون أن تتعرض للبلل. |
Tamam, içeri girebilmek için,neye karşı olduğumuzu bilmeliyiz. | Open Subtitles | حسناً، حتى نجد طريقة لدخول المنزل، يجب أن نعرف مالذي نواجهه |
Benim hissettiğim "birisine çekilme" duygusunu alıp başkasının külotuna girebilmek için kullanmanı tasvip etmiyorum. | Open Subtitles | همومي حقيقيه لا أقدّر أنّك تأخذ همومي وتستعملها لدخول الملابس الداخلية شخص ما |
Programa girebilmek için Medicaid kartınızın olması lazım. | Open Subtitles | يلزمكما بطاقة طبية لدخول البرنامج |
O kaleye girebilmek için ne gerekiyorsa yapacağım. | Open Subtitles | سأفعل أيّ شيءٍ لدخول تلك القلعة. |