"girmesine" - Translation from Turkish to Arabic

    • يدخل
        
    • تدخل
        
    • دخول
        
    • للدخول
        
    • يحول
        
    • يدخلون
        
    • الدخول إلى
        
    • تخوض
        
    • بدخوله
        
    • يدخلوا
        
    • بدخول
        
    • بالدخول
        
    • بدخولة
        
    • بالدّخول
        
    • تقف في
        
    Ben dışarıdayım ve kapıyı izliyorum. Kimsenin girmesine veya çıkmasına izin vermiyorum. Open Subtitles أنا أقف خارجا لأحرس الباب ، لا ادع أحدا يدخل أو يخرج
    Ben dışardayım ve kapıyı izliyorum. Kimsenin girmesine veya çıkmasına izin vermiyorum. Open Subtitles أنا أقف خارجا لأحرس الباب ، لا ادع أحدا يدخل أو يخرج
    Ve ben dönene kadar kimsenin odaya girmesine izin verme, tamam mı? Open Subtitles هكذا أكثر أمناً، ولا تدعي أحد يدخل الغرفة حتى أعود ، حسناً؟
    O zaman arkama yaslanıp su kabilelerinin birbirine girmesine izin mi vermeliyim? Open Subtitles لذا يجب علي ان أسترخي وأدع قبائل الماء تدخل في حرب ؟
    Kafana girmesine dedin sanki kötü bir şeymiş gibi ama değil. Open Subtitles قلتى , تدخل فى رأسك كأنها شئ سئ لكنها ليست كذلك
    Ordu kimsenin Berkeley kasabasına girmesine ya da terk etmesine izin vermiyor... Open Subtitles الجيش يمنع اى شخص من دخول او مغادرة مدينة ، بريكلى
    - Adamın kafana girmesine izin verme. Herkesi idare edebiliyor. Open Subtitles ذلك الرجل يدخل إلى رأسك إنه يمكنه التلاعب بأي شخص
    Biz geri dönmeden tiyatroya başka haşere girmesine izin vermeyeceğiz. Open Subtitles لا نرغب بأن يدخل المزيد من المعتوهين للمسرح قبلَ عودتنا
    bu delik aslında havanın dışarı çıkmasına ve içeri girmesine yarıyor. TED إذاً تلك الفتحة بالواقع. تجعل الهواء يدخل و يخرج.
    Kimsenin girmesine ya da ayrılmasına izin verilmeyecek. Open Subtitles لا أحد يمكنه ان يترك المدينة او يدخل اليها
    Harold, gözün onda olsun. Şoka girmesine izin verme. Open Subtitles بيج هارولد , راقبه جيدا لا تدعه يدخل فى غيبوبة
    Asla eğer işten bir arkadaşın olmadığı sürece arabana, evine ve kalbine bir yabancının girmesine izin verme. Open Subtitles لا تدع أبدًا أيّ غريب يركب شاحنتك، يدخل منزلك أو يدخل قلبك، ما لم يكن صديقًا لك في العمل.
    Geminin yörüngeye girmesine az kaldı. Open Subtitles ليس لدينا ما يكفي من الوقت يا سيدي قبل أن تدخل هذه المركبة مدار الأرض
    Ama içeri girmesine izin verdin, ve cep telefonumu aldın. Open Subtitles لكن تركتيها تدخل واخذتى هاتفى الخلوى أيضاً
    Ve telefonda konuşabilir fakat internete girmesine izin verme. Open Subtitles وتستطيع التحدث بالهاتف لكن لا تدعها تدخل الإنترنت
    Belki de onun için en iyisi hapse girmesine izin vermek olacak. Open Subtitles ربما افضل شي اعمله لها ان اتركها تدخل السجن
    Geçen geceki partinize girmesine izin vermeyince bana söyledi. Open Subtitles أعطاني هذه الرسالة عندما منعته من دخول حفلتك في تلك الليلة ماذا؟
    Bu nedenle çalışmaya girmesine de uygun görünmüyor. Open Subtitles خلينا نقول ان معنوياتها منخفضه قليلا وغير ملائمه جديا للدخول فى معارك
    Eğer gerçekten bu kızdan hoşlanıyorsan, aranıza hiçbir şeyin girmesine izin vermemelisin. Open Subtitles لو انك تحبها حقاً لا يجب أن تدع أي شيئ آخر يحول بينك وبينها
    Harika. Haydutların odama girmesine izin verecek. Open Subtitles عظيم ، سوف يترك الخاطفون يدخلون إلى غرفتي
    Bunun nedeni bu böcek ilaçları bulunması zor, pahalı ve böceklerin bitkilerin içine girmesine engel olmuyor. TED وذلك لأن هذه المبيدات الحشرية قليلة الوجود لأنها مكلفة . وهي أيضاً لا تمنع الحشرة من الدخول إلى داخل النبات
    Bunun içine yapayalnız girmesine nasıl göz yumarsın? Open Subtitles كيف يمكنك ان تجعلها تخوض هذه الحرب وهي ليست مستعده تماما ؟
    Sonsuzluğun kapılarına ulaştığı zaman içeri girmesine izin vermeni isteriz. Open Subtitles ونتضرع إليك عندما يصل لأبواب الخلود، أن تسمح بدخوله
    İnsan öğrencilerin Sektöre girmesine ilk defa izin verilecek. Open Subtitles هذه الفرصة الأولى لتلاميذ البشر بأن يدخلوا القطاع
    Bunu küçük prefabrik parçalarla inşa ediyoruz bunlar hava ve ışığın kontrolü bir şekilde içeri girmesine izin veren pencereler. TED ونحن بصدد بناءه مع هذه القطع الجاهزة الصغيرة وهي النوافذ التي تسمح بدخول الهواء والضوء بطريقة متحكم بها داخل المبنى
    Sonra kayıkhaneye gider, Malene'e içeri girmesine izin vermesi için seslenir. Open Subtitles ثم ذهبت الى بيت القارب, ونادت على مارلين لتسمح لها بالدخول
    Rus elçisinin Kumanda Merkezine girmesine müsade mi edilecek? Open Subtitles هل أفهم من ذلك .... أن السفير الروسى سيعترف بدخولة إلى الغرفة الحربية ؟
    İşgalden sonra kütüphaneye sadece Hıristiyanların girmesine izin veriliyor. Open Subtitles لماذا؟ فقط المسيحيّون من سُمح لهم بالدّخول للمكتبة منّد سلبها ونهبها
    Dikkatim dağıldı ve boş bir Broadway hayalinin araya girmesine izin verdim. Open Subtitles لقد فقدت التركيز وجعلت فقاعة حلم برودواي تقف في طريقنا ونحن آسفون لأن الشخص الذي وضعوه محلك

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more