| Pazartesi, okula gitmek yerine, kimliğini yanına al ve Riker Island'a gidip, Antonio'yu gör. | Open Subtitles | الإثنين، بدلا من الذهاب إلى المدرسة، تأخذ بطاقة هويتك تذهب إلى جزيرة ريكر، ترى أنطونيو |
| Ve komutanına gitmek yerine avukat tuttun? | Open Subtitles | فقمت بتعيين محامي بدلا من الذهاب إلى رئيسك؟ |
| Hastaneye gitmek yerine buraya gelmek takdire değer. | Open Subtitles | إنها شجاعة منك أن تأتي إلى هنا عوضاً عن ذهابك إلى المستشفى |
| Hastaneye gitmek yerine buraya gelmen takdire değer. | Open Subtitles | إنها شجاعة منك أن تأتي إلى هنا عوضاً عن ذهابك إلى المستشفى |
| Mesajlaşma işte. Bu yüzyılın çocukları dinazor yarışlarına gitmek yerine bunu yapıyorlar. | Open Subtitles | إنه ما يقوم به الفتية هذه الأيام بدلًا من الذهاب لسباقات الديناصور. |
| Örümceğe gitmek yerine örümceği kendine doğru getirecek. | Open Subtitles | ..بدلًا من الذهاب إلى العنكبوت ستأتي بالعنكبوت إليها |
| Bir sorunun vardı ve üzerine gitmek yerine tüm bağını kopartıp kaçtın. | Open Subtitles | واجهتك مشكلة، وبدلًا من معالجتها قطعت الوصال وفررت. |
| Berbere gitmek yerine, taşaklarına sürdüğün aletle tıraş oldum resmen. | Open Subtitles | إستخدام الماكينة الخاصة بخصيتاك بدلاً من الذهاب للحلاق |
| Berlin'e gitmek yerine neden o askerleri kurtarıyoruz? | Open Subtitles | لماذا نحن نقوم بالانقاذ بدلاً من القيادة إلى "برلين"؟ |
| Harika bir partiye gitmek yerine kesin bunu yapmalısın. | Open Subtitles | يجب أن تقوم بهذا بدلا من الذهاب إلى أروع حفل تكريم للفتى |
| İK'ya gitmek yerine en baştan size gelmeliydim. | Open Subtitles | كان ينبغي أن أكون صريحة معكم من البداية، بدلا من الذهاب إلى الموارد البشرية. |
| Birbirine âşık insanlar ve hamur işlerine saklanmış yüzüklerden başka bir şey olmayan bir restorana gitmek yerine... | Open Subtitles | بدلا من الذهاب إلى مطعم ...حيث لا شئ سوى أناس يحبون ,وخواتم مخفية داخل المعجنات |
| Yeni nesneler toplamak için şehre gitmek yerine komşusunun çardağına bir baskın düzenlemeye karar veriyor. | Open Subtitles | بدلًا من الذهاب إلى المدينة لجمع الأشياء الجديدة لقد قرر مداهمة كوخ جارِه |
| Harika, Florida'ya gitmek yerine dondurmalı sandviç yiyoruz. | Open Subtitles | عظيم الآن نحن نتناول شطائر المثلجات بدلًا من الذهاب لفلوريدا |
| Bir sorunun vardı ve üzerine gitmek yerine tüm bağını kopartıp kaçtın. | Open Subtitles | واجهتك مشكلة، وبدلًا من معالجتها قطعت الوصال وفررت. |
| - Öyle yerlere gitmek yerine neden pratik yapmıyorsun? | Open Subtitles | مهلاً، لماذا لا تتدرّب بدلاً من الذهاب إلى أماكن مثل هذه؟ |
| Berlin'e gitmek yerine neden o askerleri kurtarıyoruz? | Open Subtitles | لماذا نحن نقوم بالانقاذ بدلاً من القيادة إلى "برلين"؟ |