"gittiğimde" - Translation from Turkish to Arabic

    • عندما ذهبت
        
    • ذهبت إلى
        
    • عندما وصلت
        
    • ذهبت الى
        
    • عندما غادرت
        
    • عندما اذهب
        
    • وصلت إلى
        
    • عندما ذهبتُ
        
    • حين ذهبت
        
    • حينما ذهبت
        
    • ذَهبتُ
        
    • وصولي
        
    • عندما أرحل
        
    • عندما أذهب
        
    • عندما وصلتُ
        
    Oraya ziyarete gittiğimde ev sahibiyle binaya girdik ve bu küçük adamla tanıştım. TED عندما ذهبت لزيارة المكان، اصطحبني مضيفي إلى داخل المبنى والتقينا بهذا الرجل الصغير.
    Onu almaya gittiğimde, annem şapka iğnesini ona saplamaya çalışıyordu. Open Subtitles عندما ذهبت لجلبه ، وجدت أمي تحاول قتله بدبوس قبعة
    Kontrole gittiğimde doktor bana "Meni, dışkı ve idrar örnekleri lazım" dedi. Open Subtitles ذهبت إلى طبيبي الخاص فقال لي أريد منك عينات مني، براز، وبول
    Kazanın ardından manastıra gittiğimde açık bir iş pozisyonu olduğunu öğrendim. Open Subtitles عندما وصلت إلى الدير بعد حادث التحطم، علمت بوجود منصب معين.
    Las Vegas'a gittiğimde de içinde kötü bir his vardı. Open Subtitles نعم مثل الاحساس الذي راودك عندما ذهبت الى لوس أنجلوس
    Bizim balayımız olması gereken zamanda oraya gittiğimde çok güzeldi. Open Subtitles عندما ذهبت هناك لماكان من المفترض ان يكون شهر العسل
    Fakat beni zengin eden yeri görmeye gittiğimde, ...midem bulandı. Open Subtitles لكن عندما ذهبت لرؤية المكان الذي جعلني ثرياً أصابني بالإشمئزاز
    Gerçi en son kırsal kesime gittiğimde, bazı sıkıntılar çekmiştim. Open Subtitles مع أني تعرضت إلى بعض المضايقات عندما ذهبت المرة السابقة
    Şu şirin kahve dükkanına gittiğimde, ...Nabulangi adındaki tezgâhtar kızla konuştum- Open Subtitles عندما ذهبت الى مكان القهوة الجميل تحدّثت الى فتاة المحاسبة نابولانجي
    Geçen sefer kafeye gittiğimde Aniden bu düşünce aklımda beliriverdi. Open Subtitles ذهبت إلى المقهى آخر مرة وكان لدي هذا التفكير المفاجئ
    Düğün için belgelerimi almaya gittiğimde, o geceki dedektiflerden birine rastladım. Open Subtitles ذهبت إلى قاعة المدينة للحصول على شهادة زواجي، وقابلت أحد المخبرين
    Sierra Leone'ye gittiğimde gecenin köründe köye gelen bir bakan olduğunu duydum. TED ذهبت إلى سيراليون وكان هناك وزير يقود السيارة في جوف الليل يعبر من قرب هذه القرية
    Aslında Peru'ya gittiğimde orada ne yapacağımı hiç bilmiyordum. TED حسنا، في الواقع، عندما وصلت بيرو لم يكن لدي فكرة عما سأفعل هناك
    Ama getirmek için arabama gittiğimde, kaltak bana aklısıra numara çekmiş. Open Subtitles ولكنى عنما ذهبت الى سيارتى لأحضره تسللت الى العقار من خلفى
    Yıllar sonra, Nijerya'dan ayrılıp, ABD'de üniversiteye gittiğimde bunu tekrar düşündüm. TED بعد سنوات، فكرت في هذا الأمر عندما غادرت نيجيريا لإلتحق بالجامعة في الولايات المتحدة.
    Evden çalışan, evde oturan ve kariyer sahibi eşlerine evden destek olan erkekler tanıyorum. Ve bu çok zor. Annem-ve-ben aktivitelerinden birine gittiğimde TED اعرف رجالا يبقون بالمنزل ويعملون بالمنزل ليدعموا زوجاتهم ذوات المهن وذلك صعب. عندما اذهب الى نشاطات الامهات وبناتهن
    Onu almaya gittiğimde fark ettim ki evlilik tarihimiz içine kazınmış. Open Subtitles عندما ذهبتُ لأحضره لاحظت تاريخ زواجنا محفورٌ على الوجه الداخلي للخاتم
    Kilit bölgelerde kın kanatlıları kovacak önlemler alındığını geçen yürüyüşe gittiğimde gördüm. TED وهم يضعون أيضاً طارد الخنفساء في مناطق مهمة كما رأيت مؤخراً حين ذهبت هناك للتمشي.
    Delhi'ye ya da Güney İtalya'ya ilk gittiğimde kendimi nasıl evimde hissettiğimi görünce çok şaşırdım. TED حينما ذهبت إلى دلهي للمرة الأولى أو للأجزاء الجنوبية لإيطاليا، كنت منهشة كيف أنني فعلا أحسست أنني في وطني.
    Vic Tanny'ye ilk gittiğimde özellikle tartıldım, ki bunu normalde yapıyorlar, ve 69 kilo geldim. Open Subtitles بشكل مُحدّد، اليوم ذَهبتُ إلى فيك تاني، تَقدّمتُ المِقياسَ، ك هم عادة يَعملونَ، لتَدقيقك في،
    Korucu, eve gittiğimde oğlum bana bir çok çılgınca şey söylüyor. Open Subtitles أيها الجوال، إبنّي يخبرني الكثير من الأمور المجنونة حال وصولي للمنزل
    Ben gittiğimde binanın çökmeyeceğine eminim. Open Subtitles انا متأكد جداً أنه عندما أرحل, المبنى لن ينهار.
    Polise gittiğimde, seni bunun dışında tutabilirim ama suskunluğumun bedeli barış. Open Subtitles عندما أذهب للشرطة بوسعي إبقاؤك بعيداً ولكن ثمن سكوتي هو السلام
    Şef Green'in evine gittiğimde Rus adam da oradaydı ama hemen ayrıldı. Open Subtitles كان الروسي مع القائدة عندما وصلتُ إلى هناك، ولكنّه غادر على الفور.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more