"giyotin" - Translation from Turkish to Arabic

• المقصلة
• مقصلة
• المقصله

Merhametli olup hızla öldürmeliyiz, Giyotin gibi.
علينا ان نكون عطوفين ونفعلها بسرعة، مثل المقصلة

Giyotin meydanın ortasındaydı, dikilitaşın olduğu yerde.
كانت المقصلة في المنتصف حيث توجد المسلة الآن

En kötüsü Giyotin.
في أحسن الأحوال السجن وفي أسوأ الأحوال، المقصلة

İdam mahkumunu bir tezgaha yerleştiriyorlar, ve geniş bir bıçak, Giyotin diyorlar, ağırlığı ve kuvveti ile aşağı iniyor.
يضعون الرجل على إطار خشبي ثم سكين عريض يسمونه مقصلة تسقط بقوة وزنها

Alet mini Giyotin gibi. Evet, dikkatli kullanman yararına.
لا تدخلي إبهامي فيها,إنها مثل مقصلة مصغرة

Görünen o ki, Giyotin numarasını yapacak bu sarsılmaz ellerle güvenmiyor.
يبدو أنه لا يثق بهذه اليدين الثابتتين للعمل على خدعة المقصله

Giyotin denince akla Fransızlar gelmesine rağmen Naziler, Fransız Devrimi'ndekinden daha çok insanı giyotinle idam etmiştir.
مع أن المقصلة ساعدت الفرنسيين كثيراً لكن النازيين في الحقيقة أقصلوا أشخاصاً أكثر أكثر من الثورة الفرنسية بأكملها

Doğru gücü ve kesimi sağlayan tek araç Giyotin.
و المقصلة هي السلاح الوحيد الذي بهِ نصل ناعم و يمثل القوة اللازمة لعملية القطع

Giyotin yalnızca dokuz aydır iş başındaydı.
المقصلة ، كانت قد بدأت العمل هنا فقط منذ تسعة أشهر

Giyotin, 21. yüzyıldaki bizlere vahşi bir mekanizma gibi gelebilir, ama aslında onu gören ilk kalabalıklar için bir hayal kırıklığıydı.
بالنسبة لنا في القرن 21، قد تبدو المقصلة كشيء قبيح وفظيعٍ، ولكن بالنسبة لأول الذين رأوها، فقد كانت في الواقع مخيبةً للآمال.

Peki, eğer onu Giyotin öldürmediyse, ne öldürdü?
إذاً المقصلة لم تقتلها فماذا إذاً ؟

Giyotin Operasyonu bütün ulusal güvenlik yönergeleriyle aktif duruma geçirildi.
عملية "المقصلة" قد أرجعت الى حالة التفعيل متّسق مع كُلّ توجيهات أمن القومي

Giyotin ile karşılaşmaya göre, bilenmiş bıçak istemek, mahkum için sıradan olmuştur.
...بخلاف المقصلة ، كان من الشائع .ان يسأل المدان علي ان تكون الشفرة حادة

Lağım kapaklarının arasındaki uzaklıklarına bakınca Giyotin'in tam altında bir tane daha olacağını farkettim .sonra farkettim ki sepetin altında gevşek bir tahta var batan güneşin senin gözlüklerinden sekip. cellatı anlık kör edecek açıyı hesapladım. ve cellat'ın kavununu alarak bana ağırlık katacak o anı seçtim ki bu benim kaçmamı kolaylaştırdı.
اعتقدت أنه يجب أن يكون هناك البعض... أسفل المقصلة... و لاحظت ...

Giyotin Uçurumu'nda bir gemi enkazındalar.
داخل حطام سفينة على جرف المقصلة

Bahçeme normal, sıradan bir Giyotin koyamadan nasıl cadılar bayramından zevk alacağımı öğrenmek istiyorum.
إن لم يكن بإمكاني وضع مقصلة للمرح على عشبي

Giyotin Fransa Kralı 16.
قضت مقصلة الاعدام على حياة ملك فرنسا

Aynı Giyotin gibidir.
يشبه الأمر مقصلة.

- Sonra bir bakmışsın Trafalgar Meydanında bir Giyotin var.
-وفجأة تجد هناك مقصلة في ساحة (ترافلغار )

Bir Giyotin inşa ediyor.
أنها تبني مقصلة

D.C.'ye gittim. Orada içinde gerçek bir Giyotin olan bir müze vardı.
-إذ أن هناك متحفًا فيه مقصلة حقيقيّة .

- Toplumun bir katilin kafasıyla omzu arasından bir Giyotin geçmesini ...yeterli bulur mu sence ?
هل تظن حقا ان المجتمع قد اعطاك مايكفى من العلاج لان نصل المقصله قد مر بين راس القاتل و عموده الفقرى؟