"gore'un" - Translation from Turkish to Arabic

    • آل غور
        
    • التي لصالحه
        
    Bu bir by-pass operasyonu,Al Gore'un geçirdiği gibi, küçük bir farklılıkla. TED هذه عملية قلب مفتوح. مثل التي قام بها آل غور مع الفارق
    Al Gore'un Başkan Yardımcı olduğu zamanda ekibinin iletişim endüstrisinin ciddi bir kısmı üzerindeki kısıtlayıcı şartları kaldırmak gibi bir fikri vardı. TED عندما كان آل غور نائب رئيس، كان فريقه طموح لتحرير جزء كبير من صناعة الاتصالات السلكية واللاسلكية من قوانين تنظيمية.
    Al Gore'un üstümüzdeki gökler için yaptığını, bizim de okyanus için yapmamız gerekli. TED نحتاج أن نفعل مع المحيطات ما فعله آل غور مع السماوات فوقنا.
    Onun derdi sadece Al Gore'un oylarını saymak. Open Subtitles إنه مهتم فقد بحساب الأصوات التي لصالحه
    Onun derdi sadece Al Gore'un oylarını saymak. Open Subtitles إنه مهتم فقد بحساب الأصوات التي لصالحه
    Sadece Al Gore'un duyabileceği bir sesi yayıyor. Open Subtitles تنبعث منه ضوضاء فقط السياسي آل غور يمكنه سماعها
    (Gülüşler) -Al Gore'un gelip gerçek dünyada başkan olarak bulunması. TED نحن (ضحك) أن يأتي آل غور للعالم الحقيقي ويصبح رئيسا.
    Bu arada, Al Gore'un telefonunu kim tutuyor? TED بالمناسبة، من يحمل هاتف "آل غور"؟ -سياسي أميركي سابق-
    Al Gore'un gerçekten yakışıklı bir adam olduğunu düşünüyor. TED هي تعتقد أن آل غور رجل جميل المظهر.
    Aramızda Al Gore'un ilk dönemini ve daha sonra her ne kadar başarılı olsa da kazanamadığı başkanlık yarışını anımsayanlar Al Gore'u katı ve tam anlamıyla kendi istediklerini yapabilen biri olarak hatırlıyor olabilirler. En azından halkın önünde. TED الذي يتذكر منكم آل غور, خلال الفترة الأولى وخلال و خلال حملته الناجحة ولكن لم توصله للرئاسة, قد تتذكروا أنه كان يبدو خشبيا و ليس على طبيعته بالكامل. على الأقل أمام الناس.
    - Ve Al Gore'un yeni kitabını buldum. - Makul Planlama, Makul Gelecek. Open Subtitles - وقد وجدت كتاب آل غور الجديد "تخطيط عاقل، مستقبل معقول"
    Al Gore'un, S.U.V satmasına benzer bir şey olurdu. Open Subtitles هذا سيكون أشبه بـ"آل غور" تبيع السيارات العائلية.
    Ama konu uygulamaya geldiğinde, Gana kendini A.B.D. 'nin 2000 yılı başkanlık seçimlerinde seçimlerin geciktiği zaman ki gibi bir durumda buldu -- Bush ve Gore'un karşı karşıya olduğu seçim. TED لكن عندما تأتي إليها، تجد غانا نفسها في نفس المكان الذي توفقت فيه إنتخابات الرئاسة بالولايات المتحدة في عام 2000م-- بوش مقابل آل غور.
    "An Inconvenient Truth" filmini görenleriniz için söylüyorum; Gore'un verdiği dersin en can alıcı noktası son kısımdır. Orada, eğer hiçbir şey yapmazsak sera gazlarının nereye gittiği, nerelere gidebilecekleri gösterilmektedir. TED لأؤلئك الذين شاهدوا "الحقيقة المزعجة،" أهم شريحة في حديث آل غور هي آخر شريحة، التي تعرض إلى أين تتجه غازات الدفيئة إذا لم نفعل شيئاً، ها هنا حيث سنذهب.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more