| Evet. O ikizlerin içinde bir gram bile silikon yok. | Open Subtitles | نعم ، ولا يوجد غرام واحد من السيلكون في أثدائها |
| Gelen her gram sokağa düşmeden önce orada işlemden geçerdi. | Open Subtitles | كلّ غرام كان يعبر من هناك قبل وصوله إلى الطرقات |
| Bir seferinde kırmızı ışıkta geçmiş, ...bir de, birkaç gram kokainle yakalanmış. | Open Subtitles | لقد قطع إشارة حمراء وقُبض عليه وفي حوزته بضعة غرامات من الكوكايين |
| Sonrasında tekrar içeriye gidip oturma odasının zeminine üç gram eroin bıraktım ve babayı yedi yılla on yıl arası yolculuğa gönderdim. | Open Subtitles | لذا عدت للداخل وضعت جرامات من الهيروين على أرضية غرفة المعيشة و أرسلت الأب في جولة للسجن من 7 إلى 9 سنوات |
| Fiyatlar kanunun bu tarafında biraz yüksektir.Parçalara bölüp gram olarak sattığında şu ankine göre daha çok para eder. | Open Subtitles | يُسعّر بأعلى بقليل بما إنه غير قانوني عندما تفرق ال3 أونصات , وتبيعه بالقرام هذا أكثر بكثير من عرضك |
| Yani 65 gram bu değerin iki katından fazla. | TED | إذاً، 65 غراماً أكثر بكثير من تلك الكمية. |
| Hepsi uzay çağı polimerinden yapılma, içlerinde bir gram metal yok. | Open Subtitles | إنهم مصنوعون من بوليمر العهد الفضائي، لا توجد أونصة معدن عليهم. |
| 1 gram civarında. Buradaki tübün için boş, kağıt inceliğinde. | TED | إنها غرام واحد. الأنبوب المجوف، إنها في سماكة الورقة. |
| Bu maytlardan bir gram var bende. | TED | ترى هذه. لدي غرام واحد من تلك العث المفترسة. |
| Her 1 gramlık paket... sadece 0.3 gram saf eroin içeriyor. | Open Subtitles | .. كيس بوزن واحد غرام يحتوي فقط على ثلث غرام من الهيروين النقي |
| Bizi kenara çekti ve kasadaki masayı karıştırırken yarım gram kokain buldu. | Open Subtitles | سحبنا الى الخارج وبداء يتحرى في المنضده الخلفيه للحافله و وجد نصف غرام من كوكاين. |
| Sizi terkederken anüsten 25 gram ölü hücre ile birlikte çıkacaktır. | Open Subtitles | وعندمايغادركمالطعامأخيرا، سيأخذ حوالي 25 غرام من الخلايا الميتة منأمعائكممعه. |
| Toplamda 7500 gram, gram başı 30.000 woolong. | Open Subtitles | ثلاثون ألف وولونغ لكل غرام. الكمية كاملة هي 7500 غرام |
| - İki numara. Göt polisin biri cebime birkaç gram kokain koydu. | Open Subtitles | بعض الشرطي كيس القمامة زرعت بضعة غرامات من فحم الكوك على لي. |
| Tesadüf eseri, kalan kare 50 gram ve minimum etki edecek doz 10 gram. | TED | لحسن الحظ، المربع المتبقي يحتوي على 50 غراماً من الترياق، والحد الأدنى لجرعةٍ فعالةٍ هو 10 غرامات. |
| Size tasvir ettiğim dünyada, bulunmamız gereken nokta sağda gördüğünüz altı gram karbonluk sütun. | TED | فى العالم الذى أصفه لكم، لابد لنا أن نكون على صواب هنا على الجانب الأيمن عند ستة جرامات كربون. |
| - 100 gram paladyum koyuyorum. - Robert ona göz attı mı? | Open Subtitles | سأضع أربع أونصات من البلاديوم هل رآها روبرت؟ |
| Şey, ve yarım gram istiyorlar, sanırım. | Open Subtitles | حقّـاً؟ حسناً، وهم يريدون نصف أونصة على ما أفترِض |
| "20 gram meni kaybının, 1 kilo kana eşdeğer olduğu söylenmektedir." | Open Subtitles | يقول أن فقدان أونصة واحدة من السائل المنوي يعادل 40 أوقية من الدم |
| Gerçek ağırlık 1 kilo 180 gram diğer beyefendi kazandı. | Open Subtitles | الوزن الحقيقى هو 3 باوند و 2 اونصة والرجل الآخر هو الذى فاز بها أى رجل ؟ |
| Onu eve götür. 100 gram daha süt ver ve onu uyut. | Open Subtitles | خذيها الى المنزل , وأعطيها 4 اونصات وضعيها في فراشها |
| Bak, başlangıç olarak, 200 paundluk elmastan bahsediyoruz. (ÇN: 1paund = 453 gram) | Open Subtitles | انظروا ،بالنسبة للمبتدئين ،ونحن على الارجح نتحدث عن 200 رطل من الماس. |
| Ofisime götür, bağla ve 2 gram eroin ver. | Open Subtitles | خذها إلى مكتبي، قيّدها وأعطِها غرامين من الممنوعات |
| 100 kiloluk agirlik kaldirabilir ama... 100 gram akli yok. | Open Subtitles | بوسعه رفع 100 كيلو لكن لا يتمتع بأوقية من الذكاء |
| Bütün o yumurtalar, kistler, bakteriler, virüsler... Hepsi bir gram insan dışkısı içinde bir yerden bir yere taşınabilirler. | TED | كل هذه الأمور مثل البيوض، الأكياس البكتيريا و الفيروسات ، كل هؤلاء ينتقلون في جرام واحد من البراز البشري. |
| Soldan 150 gram, sağdan 30 gram. | Open Subtitles | خمسةُ أونسات من اليسار، وواحد من اليمين ماذا؟ |
| Eğer beni bir gram bile önemsiyorsan kardeşini aileni o zaman bu kapıdan çıkıp gitmezsin. | Open Subtitles | إذا ثمّة مثقال ذرّة فيك تحفل بي أنا أخوك وأهلك فلن تخرج من هذا الباب. |