"green'" - Translation from Turkish to Arabic

    • جرين
        
    • غرين
        
    Öğreneceğim. Karşıma Green çıksa bile bitireceğim o herifi. Ona hiç güvenmedim. Open Subtitles سأعرف الحقيقة,و إذا كان جرين بنفسة فسأدفن ذلك الوغد,لم أثق به أبداً
    Bu harika, çünkü onlar Green Bay'da büyük bir felsefe fabrikası açtılar. Open Subtitles هذا جيد لانهم لتو قد فتحوا مصنع كبير للفلسفه في جرين باي
    Allison Cole, Valarie Green, ve Dawn Baker son olarak dört gün önce, bir futbol maçından ayrılırken görülmüşlerdi. Open Subtitles أليسون كول , فالارى جرين و دون بيكر لم يراهم أحد منذ 4 أيام وهم يغادروا فريق كرة القدم
    Bir diğer şey. Green Bay Packers stadı, Ne diyorlardı? Open Subtitles شيئ اخر , استاد غرين باي باكرز ماذا يسمى ؟
    Green Bay de futbol oynanabilecek kaç tane haftasonunda hava düzgün ki? Open Subtitles كم عدد الاجواء الصافيه في ايام العطل في غرين باي ؟ ؟
    John Green: Online videoların piksellerini görebildiğim günleri özledim şimdi! TED جون غرين: يجعلني أحن لتلك الأيام عندما ترى وحدات البكسل في فيديو عبر الإنترنت.
    Korkarım masada sadece iki kişilik yer var bay Green. Open Subtitles أنا آسف أنه اثنان فقط سوف يذهبان مع السيد جرين
    "Bütün bu olanları günlüğüne yazdıktan sonra, Green vefat etti. Open Subtitles توفي الدكتور جرين في حادث بعد كتابته لمذكراته بفترة وجيزة
    Bu çocukların beş tane ders öğrenmeleri gerek, Bayan Green. Open Subtitles سـيدة جرين ، الاولاد يحتاجون الى 5 دروس في الادب
    O gün, o anda, Jake Green tanrıya olan inancımı kesin olarak pekiştirdi ama daha önemlisi insanlığa olan inancımı pekiştirdi. TED لذا في ذلك اليوم، وفي تلك اللحظة، جدّد جيك جرين إيماني بالله قطعًا، ولكنه جدد إيماني بالإنسانية كذلك.
    Burada binaların mikrobik ekolojisi hakkında Jessica Green tarafından yapılmış bir konuşma var. TED هنا واحد من جيسيكا جرين حول بيئة الميكروبات للمباني.
    Charles, kulüpten bayan Green'e konuşma yapacağına söz verdim. Open Subtitles تشارلى ,لقد وعدت مسز جرين رئيسة النادى أنك ستتحدث للسيدات و تريد معرفة عن ماذا ستتحدث
    Öyleyse gelin. Albay Green sizinle tanışmaya can atıyor. Open Subtitles تعال إذا , الكولونيل جرين يتطلع إلى لقائك
    Aslına bakarsanız, Albay Green bu meseleyi sizinkilerle görüştü. Open Subtitles أنا لاأنتمى إليكم أنا أنتمى إلى البحرية الأمريكية فى الواقع كولونيل جرين قد تناول هذه المسألة مع رجالكم
    Emerson, Green ve senin gibi az sayıda subay. Open Subtitles رجال مثل جرين , ايمرسون والقليل من الضباط امثالك
    Michael Green: Bu önemli bir nokta, önceliklerde önemli bir değişiklik var. Artık sadece fakir ülkeler ve yoksulluk değil, TED مايكل غرين: هذه حقا نقطة مهمة جدا، إنه تحوّل في الأولويات -- إنه ليس فقط حول البلدان الفقيرة والفقر فقط.
    Ohio otobüsüne binene kadar Artie Green'de kalırım diye düşündüm. Open Subtitles فكرتي كانت أن أصل إلى أرتي غرين والإقامة هناك حتى يكون بإمكاني الذهاب إلى أوهايو
    Bu güne kadar yaşayan en iyi adam Artie Green'le nişanlı Betty Schaefer, bana âşıktı, bana. Open Subtitles بيتي شايفر، مخطوبة لـ أرتي غرين ألطف رجل على الإطلاق و لكنها كانت تحبني أنا، أنا
    New York Giantları, Green Bay Packerlarını yendi. Open Subtitles تغلب فريق جاينتس من نيويورك على فريق الباكرز من غرين باي
    Frank Green adında küçük çaplı bir zenci, gansgterle yaşıyormuş. Open Subtitles كانت على علاقة مع رجل عصابة أسود قليل الشأن يسمى فرانك غرين
    Sevgilisi, Frank Green'in içki taşıyan kamyonları kaçırıp, Central Caddesi'nde yarı fiyatına sattığını biliyordum. Open Subtitles عموما أنا أعرف صديقها فرانك غرين الذي يسرق عربات المشروبات الكحولية ويبيعها بنصف سعرها في أماكن في الشارع العام

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more