| Bu kıtada son avcı-toplayıcı grupların biri olan Kalahari buşmanlarıyla buluşuyorum. | Open Subtitles | سأقابل أحد آخر المجموعات الصيادة في هذه القارة، رجال أدغال كالاهاري |
| Şirketlerimiz var, kar amacı gütmeyen kurumlar var ve yardım kuruluşları var ve bütün bu grupların çalışanları ya da bir çeşit gönüllüleri var. | TED | لدينا شركات ومؤسسات غير ربحية وجمعيات خيرية كل هذه المجموعات التي لديها موظفين أو متطوعين من نوع ما. |
| Kanada'daki hayırsever grupların savunma yapmalarına müsade edilmiyor. | TED | ان المجموعات التي تعمل على الامور الخيرية في كندا لا يحق لها ان تقوم بعمليات دعائية |
| Şiddet yanlısı aşırılıkçı kurumların teklif ettiği, diğer grupların etmediği şey ne? | TED | ما الذي تقدمه هذه المؤسسات المتطرفة العنيفة ولا تقدمه الجماعات الأخرى؟ |
| Tüm bu grupların, kitabın metnine yayılan derin tarihi var. Herbert ayrıca kitaba ölçek duygusunu da dahil ediyor. | TED | كل هذه الفصائل ذات جذور ضاربة تتناثر في نص القصة، كما يدمج هربرت ذلك الكم من المشاعر في البناء القصصي |
| grupların Savaşı'na katılman için çok uğraştım. | Open Subtitles | وأعرف أني أقحمتٌ نفسي في أمر معركة الفِرق |
| İlaçları ele geçirmeye çalışan organize suç örgütleri ve devrimci grupların işi. | Open Subtitles | مُعظمها تم تنظيمها بواسطة جرائم مُنظمة أو جماعات ثورية، تحاول ابتزاز الدواء |
| Bu fikir, eğer bilime bir alan açarsanız ve farklı grupların katılımına izin veririrseniz, gerçekten yenilikleri teşvik edebileceğini söylüyor. | TED | الفكرة تتمثل في فتح العلم و السماح للعديد من المجموعات بالمشاركة قد تقوم حقيقة بتحفيز الإبتكار |
| Radikalleşme sürecini anlamak için şiddet yanlısı grupların eski üyelerinden düzinecelerce kişiyle tanıştık. | TED | ولفهم عملية التطرف، التقينا عشرات الأعضاء السابقين من المجموعات المتطرفة المتشددة. |
| grupların arasından seçmek zor. | TED | أحياناً بالطبع عند هذه النقطة يظل صعباً فصل هذه المجموعات |
| Üçüncü olarak da, daha başarılı grupların içinde daha fazla kadın vardı. | TED | و ثالثاً، المجموعات الأكثر نجاحاً كان بينهم نساء أكثر. |
| Çatışmazken bu grupların ne yaptığını kayda geçiyorum. | TED | أقوم بتوثيق ما تقوم به هذه المجموعات عندما لا تقوم بإطلاق النار. |
| fakat bu yeterli değil bu grupların gücünü, stratejisini veya uzun süreli vizyonunu anlamak için. | TED | ولكن هذا المفهوم غير كاف لفهم قوة هذه المجموعات واستراتيجيتها أو رؤيتها طويلة المدى. |
| Bu grupların mesajı ve bugün benim size mesajım bu mahkumlara neler yapıldığına şahitlik yapmamız gerektiğidir. | TED | الرسالة الموجهة لهذه المجموعات ولكم اليوم هي أنه يجب أن نظهر ونبرهن ما الذي يحدث لهؤلاء السجناء. |
| Ancak yine de pek çok dağcı, bağımsız grupların kendilerini kontrol etmeleri gerektiğini düşünüyor. | TED | ومع ذلك ما زال العديد من المتسلقين يشعرون بأنه على المجموعات المستقلة مراقبة بعضها البعض. |
| Hepsi aynı şeyi düşünüyor; bu nefretin sebebinin diğer insanlar olduğu ve grupların genelleştirilmesi. | TED | يبدو أنهم كلهم يعتقدون أن الآخرين مسؤولون عن انتشار الكراهية، وتعميم الصور النمطية عن المجموعات. |
| Yani aşırılıkçı grupların iyi olduğu şey; karmaşık, kafa karıştırıcı ve incelikli dünyayı basitleştirerek siyah ve beyaz, iyi ve kötü bir dünya hâline getirmek. | TED | لذا ما تبرع فيه الجماعات المتطرفة حقًا هو أخذ عالم معقد ومربك ومتباين، وتبسيطه إلى أبيض وأسود، خير وشر. |
| Her şovumuzda dini grupların protestosu olurdu. | Open Subtitles | لأنه كان علينا احتجاجات من الجماعات الدينية في كل عرض، |
| Bahsettiğin grupların çoğu aşırı asyalılar. | Open Subtitles | معظم هذه الجماعات التي تتحدث عنها صينية متطرفة |
| Grup Sistemi'nin mükemmelliği grupların özgür iradelerini tehdit olmaktan çıkarıyor. | Open Subtitles | ذكاءنظامالفصائل.. مماثل تماماً لإزالة تهديد الفصائل لأي شخص يمارس إرادته المستقلة. |
| Meydanı dolduran muhtelif grupların liderlerinin Amerikan kardeşi ile görüşmesini istiyor. | Open Subtitles | قادة الفصائل المتعددة الذين ملؤا الساحة, لتتقابلوا مع أخيه الأمريكي, |
| grupların Savaşı'nı kazandığımızda... 20,000$ daha zengin olacağız. | Open Subtitles | عندما نَربح مَعركة الفِرق 000 سنَكون أكثر ثراءاً ب 20,000$ |
| Bu, terörist grupların birkaç yıldır ele geçirmeye çalıştıkları mobil bir roket sistemi. | Open Subtitles | .. هذا نظام صواريخ متنقل يحاول جماعات الإرهاب الوصول إليه لعدة سنوات الآن |
| Bu grupların tek anlamı vatandaşların polise ayak bağı olmasıdır. | Open Subtitles | هذه المجموعاتِ تعني فقط المواطنون الذين يَقِفونَ في طريق الشرطةِ. |