hücreye dönüp, o hafif küçük sesi neyin yaptığını bulalım. | Open Subtitles | سنعود إلى الزنزانة ونكتشف من أين صدر هذا الصرير الخافت |
Anlayacağın seni konuşmaya karar verene kadar bir hücreye tıkabilirim. | Open Subtitles | لذا يمكنني وضعكِ في الزنزانة وستبقين هناك ، حتى تتحدّثين |
Bir hücreye kapattılar. İlk alınan bendim, o yüzden beni bir hücreye koydular, | TED | ثم قاموا بوضعي في زنزانة. لقد كنت أول المعتقلين، ولهذا وضعوني في زنزانة، |
İlk kattaki hücreden en üstteki 107 nolu hücreye geçtim. | Open Subtitles | تركت الطابق الأول لأذهب إلى زنزانة 107 في الطابق العلوي. |
Doğanın ana yaratma süreci morfogenez bir hücrenin iki hücreye bölünmesidir. | TED | نهج الطبيعة الأساسي في الخلق، والتشكل، هو انقسام خلية إلى اثنتين. |
Hayır, o yaramazlık yaptı. Onu tek kişilik hücreye aldılar. | Open Subtitles | لا، لقد أساء التصرف لقد أخذوه للزنزانة الإنفرادية |
Sağlık görevlilerini aradıktan sonra görevliler hücreye gelmiş. | TED | لذلك نادوا على المسعفين وذهب المسعفون إلى الزنزانة. |
Lütfen geride dur. Onu hücreye sokmaya çalıştığımı görmüyor musun? | Open Subtitles | ألا ترين أننى أحاول إدخاله إلى الزنزانة ؟ |
Sen kodesten çıktıktan sonra, hücreye yeni biri yerleşti. | Open Subtitles | بعد أن تركتَ السجن مُباشرة, جاء رجل جديد إلى الزنزانة. |
Çalışmayanı hücreye, sonra da kapalıya. Şimdi iş başına! | Open Subtitles | ، أرسل أولئك الذين لا يعملون . إلى الزنزانة |
Ona şartlı tahliye olacağını söyle, 24 saat içinde seni, başka bir hücreye nakledeceğiz. | Open Subtitles | أخبره بأنك ستحصل على اطلاق سراح مشروط و لهذا فاننا سنقوم بنقلك من الزنزانة خلال 24 ساعة |
Bana ters bir bakış bile atsan seni, o kızlara yaptığının aynını sana da yapacak biriyle aynı hücreye bizzat tıkarım. | Open Subtitles | و إذا كنت بالفعل كما تدعي انظر إلي بطريقة خاطئة,و سأقوم شخصياً بحجزك في زنزانة مع شخص سيفعل معك نفس الشئ |
-Sivilleri onlarla aynı hücreye atmak değil. -Ona yardım etmeliyiz. | Open Subtitles | لا أن نحتجز مدني في زنزانة معه، يجب أن نساعدها |
Seni sokakta yaka paça yakalayıp karanlık bir hücreye atacaklar. | Open Subtitles | انهم ستعمل انتزاع لك من الشارع ويرميك في زنزانة مظلمة. |
Yani, oraya bir patlayıcı yerleştirmeye çalıştığımı düşündüler ve bu olasılığı bir buçuk saat boyunca araştırdılar ama hiçbir zaman kelepçe takılmadı ya da bir hücreye girmedim. | TED | لقد ظنّوا أنني كنت أحاول زرع عبوةِ ناسفة، وقاموا بالتحقيق في هذا الاحتمال لمدة ساعة ونصف، ولكن لم يتم تكبيلي بالأصفاد، ولم أُنقل أبدًا إلى زنزانة سجن. |
Ferguson hücrelerinde, her bir hücrede bir adet ranzayla tuvalet bulunmasına rağmen dört kişiyi tek bir hücreye sıkıştırıyorlar. | TED | في سجن فيرجسون، في كل زنزانة صغيرة، هناك سرير بطابقين ومرحاض، ولكنهم يضعون أربعة أشخاص في كل زنزانة. |
Bu görevi, her bir hücreye hormonlarla mesaj ileterek yerine getirir. | TED | ويتحقق ذلك عبر استخدام هرمونات لنقل رسائل لكل خلية على حدة. |
Tekli hücreye dönmek istiyorsan orası ayrı. | Open Subtitles | إلا لو كنتِ تُريدين العودة للزنزانة المُنفردة |
Mahkumlardan birini yaklaşık otuz defa bıçakladığım için tek kişilik bir hücreye kapatıldım. | TED | مرةً أخرى، ينتهي بي المطاف في الحبس الانفرادي لطعني سجينًا آخر حوالي 30 طعنة. |
Ve seni o hücreye soktuklarında ve parmaklıklar kapandığında işte o zaman, tüm bunların gerçek olduğunu anlıyorsun. | Open Subtitles | عندما يضعونك فى الزنزانه وتقفل القضبان الحديديه عليك عندها تدرك الواقع |
- 5 yıldır özgürlük için kazdım tüneli fakat fakat o da başka hücreye çıktı | Open Subtitles | اضعت خمس سنوات فى نفق يؤدى لا للحريه ولكن زنزانه رجل اخر |
Beni hücreye tıkman için mi? Bunu biz olmadan yapamazlar. | Open Subtitles | إذاً إرمني في الحجز لا يمكنهم فعل ذلك بدوننا |
Hücre arkadaşının bacaklarını kırmış, dolayısıyla 1 yl tek kişilik hücreye tıkmışlar. | Open Subtitles | حطم قدم رفيقه بالزنزانة لذا. وضعوه بالحبس الإنفرادى |
Şimdi benim açımdan, tek başına hücreye kapatılmak kendinizi içinde bulabileceğiniz en insan dışı ve barbarca yerlerden biridir, ama kendimi orada buldum. | TED | رؤيتي للحبس الانفرادي هو أنه واحد من أكثر الأماكن اللاإنسانية والهمجية التي يمكنك أن تجدها، ولكني وجدتها. |
Askerler, bu Sekiz numarayı hücreye götürün. | Open Subtitles | أيٌها الحراس , إصطحبوا النموذج الثامن للسجن |
Güzel sessiz ve normal bir hücre arkadasimin olacagi bir hücreye transfer oluyorum, | Open Subtitles | سأنتقل لزنزانة هادئة لطيفة مع رفيق زنزانة عادي |
Polisler bana yardım etmek yerine beni bir hayvan gibi, bu küçük, ufacık hücreye attılar. | TED | وبدلاً من أن يقوم الشرطي ،بمساعدتي ، رموني بزنزانة صغيرة ، كالحيوان |
İşte başka bir çizim ve bu da bir araştırmacının HIV virüsünün hücreye nasıl girip çıktığını düşündüğünün çizimi. | TED | هنا رسم إيضاحي آخر، وهذا رسم عن كيف يمكن أن يتصور الباحثون دخول فيروس الإيدز لداخل الخلية والخروج منها. |
Bu yöntem milyonlarca hücreyi milyarlarca hücreye dönüştürüyor. | TED | هذا يأخذ ملايين خلايا و يكاثرهم إلى بلايين الخلايا. |