"hafifletmek" - Translation from Turkish to Arabic

    • لتخفيف
        
    • تخفيف
        
    • يخفف
        
    • للتخفيف
        
    • لأخفف
        
    • تقليل
        
    • تخففين
        
    • التخفيف
        
    İşler çok ağır olduğunda yükü hafifletmek için birlikte çalışırlar. Open Subtitles يساعدون في حَمل الأشياء الثقيلة يعملون سوياً لتخفيف ذلك الحِمل
    Yunanlılar, acıyı hafifletmek için meyveden daha iyi bir şey olmadığını söylerler. Open Subtitles إن الإغريق يقولون ليس هناك شئ أفضل من الفاكهة لتخفيف الألم
    - Bu bitkileri suda karıştırdım acını hafifletmek için. Open Subtitles لقد خلطتُ العُشب فى الماء حتى نستطيع تخفيف الجرح
    Çünkü annenin yükünü hafifletmek istiyorum. Ne kadar çok çalıştığını biliyorsunuz. Open Subtitles أريد تخفيف الحِمل على والدتك تعرف أنّها تقاسي في العمل
    Acınızı hafifletmek için bir merhem falan vardır belki elimde. Open Subtitles أيمكنني الحصول على مرهم او محلول يخفف الألم
    Şu anda beynindeki baskıyı hafifletmek için ameliyata alındı. Open Subtitles هي في الجراحة الآن للتخفيف عن الضغط على دماغها.
    Gerçeği mi söyleyeyim, yoksa kendine duyduğun nefreti hafifletmek için yalan mı söyleyeyim? Open Subtitles أتريد الصدق, أم تريدني أن أكذب عليك لأخفف من العبء من إشمئزازك من نفسك؟
    Çocuklarının içlerinde bulunduğu durumun ciddiyetini asla küçümseyemeyeceğimiz bu insanların finansal sıkıntılarını hafifletmek ve onlara sıcak güvenli bir yer sağlamak için burdayız. Open Subtitles و لا يمكننا التقليل من جدية ما يمر به أطفالهم و لكن يمكننا تقليل عبئهم المادي قليلاً
    Bir şeyi alıyorsun sonra başka bir şeye çeviriyorsun... sırf sorumlulugu hafifletmek için... bu insanların kendi sorumlulukları var. Open Subtitles لأن ما تفعلينه هو أخذ الموضوع وتدعيه شيئاً آخراً تخففين المسؤولية هؤلاء الناس لديهم أفعالهم الخاصة
    Şu an tek yapabileceğim belirtileri hafifletmek, ama kurtulup kurtulmaması benim elimde değil. Open Subtitles كل ما يمكنني القيام به في الوقت الراهن هو التخفيف من تلك الأعراض و لكن ما يتعلق بنجاته أم لا فهذا الامر خارج من يدي
    1930'da Cumhuriyetçiler, Temsilciler meclisinde durumun etkisini hafifletmek için... Open Subtitles فى عام 1930 تحكمت الجمهورية فى منزل المندوبين و ذلك لتخفيف ضغط
    Belki de bazen, suçluluk insanlara çok ağır geliyor, ve yasalardan medet umuyorlar ağırlığı hafifletmek için. Open Subtitles ربما الذنب يحرق الرجال أحياناً ويبحثون عن مرهم القانون لتخفيف ألم الاحتراق
    Fırtınalı havalarda, en hasta olanları seçip geminin yükünü hafifletmek için denize atıyorlar. Open Subtitles في الطقس العاصف يأخذون المرضى ويرميهم في البحر لتخفيف حمولة السفينة
    Genellikle yürüyüş bozukluklarının sebep olduğu eklem ağrılarını hafifletmek için kullanılır. Open Subtitles عادة ما يتم ارتداؤها لتخفيف آلام المفاصل و الناتجة عن مشية خاطئة أو الموقف.
    Tüm bunlar aileni ölüme terk edişinin acısını hafifletmek için. Open Subtitles كل هذا لتخفيف شعورك بالذنب بسبب ترك والديك يموتان.
    Baş belası bir sırrın üstünü kapatmak isteyebiliriz ya da bırakmanın acısını hafifletmek ya da çocuklarımızı hatalarını silmek. Open Subtitles ربما نريد ان نخفي بقايا سر مخيف او تخفيف ألم الفقدان
    Yükümüzü hafifletmek için. Birkaç aydır çok yoğunduk. Open Subtitles نحاول تخفيف العبء علينا ليس إلّا فلقد كانت الشهور الأخيرة محمومة
    Misyonumuz toplumla, kuruluşlarla ve devlet daireleriyle çalışarak enerji yüklerini hafifletmek, eşit erişim ve temiz enerji ile birlikte enerji etkinliği ve teknolojisi sağlamak. TED ومهمتنا هي تخفيف أعباء الطاقة من خلال العمل مع المجتمعات المحلية، والمرافق، والوكالات الحكومية على حد سواء، لتوفير فرص متعادلة للوصول إلى الطاقة النظيفة، ورفع كفاءة الطاقة، وتكنولوجيا الطاقة.
    Acıyı hafifletmek için nefes alıp verdikleri şey mi o? Open Subtitles هل ذلك حيث يفعلون التنفس الذي يخفف الألم؟
    İş yükümü hafifletmek için yapacağın her şeye minnettar olurum, güven bana. Open Subtitles أي شيء قد يخفف عبء عملي... سوف أقدّره كثيراً ثقي بي
    Bunu sana açıklamanın daha kolay bir yolu olmasını dilerdim şoku hafifletmek için ama yok. Open Subtitles وأود لو أنه كان هناك طريقة سهلة لشرحهذالك . للتخفيف من الصدمة لكنلايوجد.
    Çocuklar, burada hastalığınızın yükünü hafifletmek için üzerime düşeni yapmaya çalışıyorum. Open Subtitles يا أطفال، أنا أتيت لأعمل هنا لأقدم عوني لكم لأخفف عنكم عبء هذا المرض
    Acıyı dindirmek için endorfin miktarı arttırılıyor. Aritmi hafifletmek için atropin uygulanıyor. Open Subtitles نحنُ نقوم بزرع بعض الأنسجة الخلوية من اجل تقليل الآلم
    Sadece omuzumdaki yükü hafifletmek için bana yardım etmeye çalışıyordun. Open Subtitles كنتِ تحاولين فقط أن تساعديني, و تخففين العبء عني
    Gözden çıkarabileceğimiz oyunları görmek ve ağımızın yükünü hafifletmek için envanter yapıyorum. Open Subtitles محاولتاً معرفة ما هي الألعاب التي يمكننا ان نستغني عنها لتساعد على التخفيف عن الشبكة

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more