Bize söylemediğin bir şey var ve bilmeye hakkım var. | Open Subtitles | هناك شيء لا تخبرهُ لنا ، لدي الحق في معرفتهِ |
Buraya kendi istekleri dışında getirildiler. Onları görme hakkım var. | Open Subtitles | لقد أجبرن على القدوم هنا ضد رغبتهن، لدي الحق لرؤيتهن |
Onca yılın ardından, bunu benim yöntemimle bitirmeye veya mahvetmeye hakkım var sanırım. | Open Subtitles | وأعتقد لدي الحق بعد كل هذه السنين لنهاية حسب شروطي او ان اخربها |
Üçüncü bir kişinin izni olmadan asistanımla buluşma hakkım var. | Open Subtitles | لديّ الحق لمقابلة مساعدتي بدون أيّ اتهامات |
Her şeye hakkım var ve beni yargılamak senin elinde değil. | Open Subtitles | كل شيء من حقي وليس الأمر راجع لك لتحكم عليّ |
Ve balkonumdan, istediğim her şeyin ve herkesin, resmini çekme hakkım var. | Open Subtitles | ولي الحق في إلتقاط صورة لأي شيء ولأي شخص أريد من شرفتي |
Benim duyulmaya hakkım var! İşte buradasın. Ben de seni arıyordum. | Open Subtitles | لدي الحق أن يتم سماعي ها انت لقد كنت أبحث عنك |
Bir profesör olarak, bence bunu yapmanın bir başka yolunu önerme hakkım var. | TED | كبروفسور .. اعتقد ان لدي الحق بان اعترض على هذا |
Aranızda tam olarak ne geçtiğini bilmeye hakkım var. | Open Subtitles | انا لدي الحق لأعرف بالضبط ما يدور بينكما |
Soru sormak istemiyorum. Ama endişelenmeye hakkım var. | Open Subtitles | قد لاتُعجبكَ أسئلتي الكثيرة ولكن لدي الحق للقلق |
Bu kederli ülkede, istediğim yere gitme hakkım var. | Open Subtitles | لدي الحق في الذهاب حيثما أود بهذه البلد الصغيرة الحزينة |
Neden öğrencilerimin kopya çektiğini düşündüğünüzü bilmeye hakkım var sanırım. | Open Subtitles | أعتقد أن لدي الحق في معرفة لماذا تعتقدون أن تلاميذي قد غشوا. |
Kaba olmaya hakkım var. Ona bir mesaj bıraktım. | Open Subtitles | لدي الحق في أن أكون فظاً لقد تركت له رسالة |
Ve ikincisi, amigo takımının lideri olarak, yetenekli gördüklerimi takıma almaya hakkım var. | Open Subtitles | . . و ثانياً كرئيسة فريق المشجعات لديّ الحق في ان أضم من أرى ان لديها موهبة |
- Koruduğun için kızmıyorum. Ama bilmeye hakkım var. | Open Subtitles | انا افهم كونك دفاعياً لكن كان من حقي ان اعلم |
Hayır. Senin kızmaya hakkın yok. Benim kızmaya hakkım var. | Open Subtitles | لا يحق لك ان تكون منزعجا انا يحق لي الانزعاج |
Burası herkese açık bir yol. İstersem burada kalmaya hakkım var. | Open Subtitles | إنه طريق عام، لي الحق في أن أبيت هنا إذا أردت |
Benzer olarak sizlerin alınabileceği bir şeyi söyleme gibi bir insani hakkım var, ama sizin alınmama gibi bir insan hakkınız yok. | TED | وبالمثل، فإن لدي حق إنساني في أن أقول شيئاً قد تجده أنت مهيناً، ولكن ليس لديك حق إنساني في عدم التعرض للإهانة. |
Irkımın on yıllardır anlamaya çalıştığı bu Okyanusla, hayali de olsa bir ilişki kurma olasılığını geri çevirmeye hakkım var mı? | Open Subtitles | هل لدى الحق فى رفض حتى مجرد إمكانية خيالية للإتصال بهذا المحيط الذى ظلت ذريتى تحاول فهمه لعقود؟ |
İki telefon görüşmesine hakkım var, biliyorum, bana telefonu uzatın. | Open Subtitles | مسموح لي بإجراء مكالمتين، أرشدني إلى الهاتف |
Sinirli olmaya hakkım var, ...ve buna tek başıma karar verdim. | Open Subtitles | لديّ الحقّ بأن أغضب و اتّخذتُ ذلك القرار بنفسي |
Sorunlu geçmişi olan bir kızla çalışacaksam veya kalp hastalığı olan bir adamla çalışacaksam bunu bilmeye hakkım var. | Open Subtitles | ولدي الحق لكي أعرف إن كنت أعمل مع فتاة تملك ماضٍ بنقط سوداء . أو شخص مريض بحالة قلبية |
Güzel ama Milhouse'u götüremezsin. Çocuğumu ziyaret etme hakkım var. | Open Subtitles | " حسناً لكنك لن تأخذي " ميلهاوس لدي حقوق زيارة |
Ama ayrıca benim de Bayan Underwood için bunu söyleme hakkım var çünkü savaştan kaçmaktan daha büyük bir rezillik yoktur. | Open Subtitles | لكن أنا أيضاً أملك الحق بالقول أن السيدة آندروود مُشينة أيضاً، لأنه لا يوجد شيء مُشين أكثر من الهرب من معركة. |
Bir federal hükümet ajanı olarak bu yerde bulduğum tüm marihuanaları alma hakkım var. | Open Subtitles | و كعميل فى الحكومة الفيدرالية أمتلك الحق لمُصادرة أى أو كل الماريجوانا على هذه المباني |
Kızımı kolaçan etme hakkım var. | Open Subtitles | أعتقد كان عندي الحق ان اتاكد من فتاتى |