| Babam bir aileye ihtiyacım olduğunu bildiği için beni halamın yanına gönderdi. | Open Subtitles | علم أبي بأنني سأحتاج إلى عائلة ولهذا أرسلني لكي أعيش مع عمتي |
| Ailem bir araba kazasına kurban gittiğinde halamın yanına yaşamaya gelmiştim. | Open Subtitles | توفي والداي في حادث سيارة و تم إرسالي للعيش مع عمتي |
| Büyük babamın güvenliliği kadar halamın durumundan da ciddi anlamda endişeleniyordum. | TED | أصبحت حقًا مهتم براحة عمتي بالإضافة إلى أمان جدي. |
| Şimdi, bir çek hesabım var, kendi bisikletime sahip olmama sadece iki taksit kaldı ayrıca halamın adımı vermiş olduğu bir yıldızım var. | Open Subtitles | إذن، عندي حساب فوري وأنا على بعد قسطين من امتلاك دراجتي وأيضاً ثمة نجمة أسمتها خالتي تيمناً بي |
| halamın çocukken saçlarımı taradığını hatırlıyorum. | TED | أتذكر عمتي و هي تمشط شعري عندما كنت طفلة. |
| Ve uyandığımda, kızımı, kumu koluna böyle serpiştirirken gördüm ve kumun o hafif hissini onun teninde hissedebiliyordum ve halamın saçımı taradığını hatırladım. | TED | وعندما استيقظت، رأيت ابنتي تضع رملا على ذراعها هكذا، ويمكنني أن أشعر بدغدغة الضوء من الرمال على جلدها وتذكرت عمتي وهي تمشط شعري. |
| Evet, evet, evet. Federaller bizi ihbar etti. Cleveland'da halamın evindeyim. | Open Subtitles | نعم نعم نعم لقد حذرنا الفدراليون انا في منزل عمتي في كليفلاند |
| Kardeşimle halamın yanında kalmak için Hawaii'ye gittik... Kardeşim uyuşturucu işine bulaştı. | Open Subtitles | فذهبت انا وأخي للإقامة مع عمتي في مزرعتها في هاواي وتحول أخي الى زراعة الأفيون |
| Bak, halamın evi biz satana kadar orda öylece duruyor. | Open Subtitles | انظري , منزل عمتي لا زال باقٍ هناك إلى أن نبيعه |
| Bana sadece, halamın evde nasıl şaşkınca avlandığını anlayabilmem için biraz izin var. | Open Subtitles | دعنا فقط أن نقول بأنني الآن استنتجت كيف قد أصبحت عمتي مضطربة واعتقدت أن مكانها كان مسكونًا |
| Ve o halamın bize düğünümüzde verdiği 200$'lık şarabı içen tek kişi. | Open Subtitles | و هي الوحيدة ايضاً تشرب خمر بقيمة 200 دولار الذي احضرته عمتي لزواجنا |
| halamın mektuplarının Wisconsin'e yollandığından eminim. | Open Subtitles | انظري, أنا متأكدة بأن بريد عمتي كان يتحول إليها في ويسكونسن |
| halamın orada dairesi var, bedavaya kalabiliriz. | Open Subtitles | لدا عمتي شُقه هُناك نستطيع أن نكمُث هُناك بدون مقابل |
| Çünkü halamın evinde bir tane vardı ve hep onunla tanışmak istedim. | Open Subtitles | لأن عمتي كان لديها شبح في منزلها ، ولطالما أردت مقابلته |
| Size Mary halamın kasımpatılarını göstermek için sabırsızlanıyordum. | Open Subtitles | لم أفكر بشيئاً آخر عدا أن أريك زهور عمتي ماري |
| halamın çekin ödenmesini durdurduğuna inanamıyorum. | Open Subtitles | لا أستطيع التصديق أن عمتي قد توقف عمل ذلك الشيك. |
| Hapse girdi ve beni çok az tanıdığım halamın yanına bıraktı. | Open Subtitles | لقد رحل إلى السجن، تاركاً اياي في رعاية عمتي التي بالكاد أعرفها |
| Aggie halamın evinin yakınında yel değirmeni sokağındaki küçük bir odanın 2 haftalık kirası olarak 10 şilin verdi. | Open Subtitles | لذلك أعطتنا 10 شلنات لإيجــار إسـبوعين في غرفة بطابق علوي في شارع الطاحونة "بالقرب من مسكن خالتي "آجــي |
| En sevdiğim, beni yetiştiren halamın adını biliyor musun? | Open Subtitles | هل تعرف اسم خالتي المحببة، التي ربّتني؟ |
| Hayır. halamın bir bahçesi vardı. Onun bakımını üstlenmiştim sadece. | Open Subtitles | كلاّ، عمّتي كانت تملك واحدة وأنا استوليت عليها نوعاً ما |
| - On yıl kadar oldu. Rahmetli kocamla birlikte, halamın yanına gelmiştik. | Open Subtitles | عشر سنوات او اكثر ,لقد جئت هنا مع زوجى الراحل لنكون مع عمتى |