| Böyle basıp gidemezsin. Seni korumamı imkansız hale getiriyorsun. | Open Subtitles | لا يمكنكِ الإبتعاد بهذا الشكل، أنت تجعلين حمايتكِ مستحيلة علي |
| Benim için daha da gerçekçi hale getiriyorsun. | Open Subtitles | أنت تجعلين الوضع أقرب للحقيقة بالنسبة لي |
| O günden beri, bu odayı güvensiz hale getiriyorsun. | Open Subtitles | و من وقتها و أنت تجعلين هذه الحجيرة مكاناً غير آمن. |
| Senden gitmeni istiyorum, lütfen. İşleri daha da beter hale getiriyorsun. | Open Subtitles | أنظر، أريدك أن ترحل أرجوك أنت تجعل الأمور أسوء فحسب |
| İşleri daha kötü hale getiriyorsun! Söz, canın yanmayacak! | Open Subtitles | أنت تجعل الأمر أسوء فحسب أعدك بألاّ أؤذيك! |
| Aman Tanrım, daha da kötü hale getiriyorsun. | Open Subtitles | يا إلهي. أنتِ تجعلين هذا أسوأ مما ينبغي. |
| Çünkü öğrenmeyi eğlenceli hale getiriyorsun. | Open Subtitles | لأنك تجعلين من التعلم شيئاً ممتعاً |
| Niçin bunu kendinle ilgili bir hale getiriyorsun? | Open Subtitles | لماذا تجعلين الأمر يدور حولكِ؟ |
| - Durumu daha da kötü hale getiriyorsun. | Open Subtitles | حسنا، لي، أنت فقط تجعلين الأمر أسوأ |
| Bunu çok rahatsızedici bir hale getiriyorsun. | Open Subtitles | تجعلين الأمر مزعجاً للغاية |
| Bu işi eğlenceli hale getiriyorsun. | Open Subtitles | تجعلين الأمر يبدو طريفاً |
| Bu işi eğlenceli hale getiriyorsun. | Open Subtitles | تجعلين الأمر يبدو طريفاً |
| Bunu çok stresli hale getiriyorsun, Jess. | Open Subtitles | انت تجعلين هذا مقلق للغاية (جيس) |
| Tamam. Bu arabayı satmayı imkansız hale getiriyorsun. | Open Subtitles | حسنا، أنت تجعل من المستحيل علي |
| Sen öğrenmeyi eğlenceli hale getiriyorsun. | Open Subtitles | أنت . . أنت تجعل التعليم ممتع |
| Beynimi patlayacak hale getiriyorsun. | Open Subtitles | أنت تجعل رأسي ينفجر. |