Newton'un fikirlerini geliştirmesine asıl sebep olan şey Halley'in ziyareti gibi gözükmektedir. | Open Subtitles | و يبدوا أن زيارة هالي له ساعدته على إعادة شحن و تطوير أفكاره |
Halley'in yıldız haritaları Cemiyet'in deney sorumlusunun dikkatini çekti. | Open Subtitles | جذبت خرائط هالي النجمية إنتباه أمين الجمعية على التجارب |
Aslında, paraya çok sıkışmışlarken en az satan kitabın kopyalarıyla Halley'in maaşını ödemek zorundaydılar. | Open Subtitles | في الحقيقة, كانت تعاني أزمة سيولة حقيقية حتى جعلتها تدفع مرتب المسكين هالي بنسخٍ من الكتاب الأسوأ مبيعاً |
Halley'in cesur çabaları olmasaydı münzevi Newton'un başyapıtı asla gün ışığına çıkamayabilirdi. | Open Subtitles | دون مجهود هالي البطولي تحفة نيوتن المنعزل لم تكن لترى النور |
Her şey, Edmon Halley'in Newton'un kitabını Dünya'nın daha geniş bir kesiminde yayımlayıp yayımlamamasına bağlıydı. | Open Subtitles | كل شيء إعتمد على ما إن كان إدموند هالي سيتمكن من إيصال كتاب نيوتن الى العالم أم لا |
Ancak bir çok insan için ilk akla gelen şey, kuyrukluyıldızdır ve işin ironik yanı, bir kuyrukluyıldızı keşfetmek aslında Halley'in hiç yapmadığı çok az şeyden sadece biridir. | Open Subtitles | ولكن الشيء الوحيد الذي يتذكره الناس هو المذنب سخرية أن المذنب هو امر من بين بضعة أمور أخرى لم يقم بإكتشافها هالي |
Newton'ın yasaları, Edmond Halley'in 50 yıl ileriye bakabilmesini ve tek bir kuyrukluyıldızın davranışını öngörebilmesini mümkün kıldı. | Open Subtitles | قوانين نيوتن جعلته من الممكن لإدموند هالي أن يرى المستقبل على بعد 50 سنة وأن يتوقع سلوك مذنب فرد |
Bu gece hava son derece açık Dr. Edmund Halley'in bir grup hayranı onun sıradışı keşiflerini yaptığı Greenwich gözlemevinde adına bir anma merasimi düzenleyecekler. | Open Subtitles | على هذا الإستثناء الليل الواضح جدا... مجموعة من المتحمسين تحيي تنبؤ الدكتور إدموند هالي العظيم... وذلك بالمراقبة في الهواء الطلق من مرصده الأصلي في غرينيتش. |
Haritaya bakarsanız, Halley'in kuyruklu yıldızını göreceksiniz. | Open Subtitles | إنظروا إلى المخطط، سنرى مذنب هالي |
Haritaya bakarsanız, Halley'in kuyruklu yıldızını göreceksiniz. | Open Subtitles | إنظروا إلى المخطط، سترى المذنب هالي |
Halley'in yıldız haritaları Cemiyet'in deney sorumlusunun dikkatini çekti. | Open Subtitles | شدَّت خريطة (هالي) للنجوم انتباه أمين الجمعية للتجارب. |
Aslında, paraya çok sıkışmışlarken en az satan kitabın kopyalarıyla Halley'in maaşını ödemek zorundaydılar. | Open Subtitles | في الواقع أنهم كانوا يعانون من أزمة سيولة بحيث اضطروا لدفع راتب (هالي) المسكين من نُسخ أحد اسوأ الكتب مبيعاً. |
Halley'in cesur çabaları olmasaydı münzevi Newton'un başyapıtı asla gün ışığına çıkamayabilirdi. | Open Subtitles | و من دون مجهودات هالي البطولية ما كان لتحفة (نيوتن) المتعرقلة أن ترى الضوء يوماً. |
Her şey, Edmon Halley'in Newton'un kitabını Dünya'nın daha geniş bir kesiminde yayımlayıp yayımlamamasına bağlıydı. | Open Subtitles | (اعتمد كل شيء على ماإذا كان (إدموند هالي قادرا على إخراج كتاب (نيوتن) إلى العالم. |
Newton'ın yasaları, Edmond Halley'in 50 yıl ileriye bakabilmesini ve tek bir kuyrukluyıldızın davranışını öngörebilmesini mümkün kıldı. | Open Subtitles | (مكنت قوانين (نيوتن) (إدموند هالي من الرؤية في 50 سنة في المستقبل و توقع سلوك مذنب واحد. |
Ama Halley'in kehaneti unutulmadı. | Open Subtitles | ولكن نبوءة هالي لم تكن منسية |
Ama Halley'in kehaneti unutulmadı. | Open Subtitles | لكن نبؤة (هالي) لم تُنسى |