| Bu cariye Kraliçe ile aynı anda... hamile kalmış. | Open Subtitles | محظيته أصبحت حامل فى نفس الوقت الذى حملت فيه الملكة أيضاً |
| Muhtemelen kocası hastaneden çıkar çıkmaz hamile kalmış. | Open Subtitles | ربما حملت بعد أن غادر زوجها المستشفى مباشرة |
| Alex geri döner dönmez. Natalie hamile kalmış olmalı, dedi. | Open Subtitles | قال أنها بالتأكيد حملت بعد عودة أليكس مباشرة |
| Bir yıl sonra Yukiyo da hamile kalmış ama çocuğu doğmadan düşük yapmış. | Open Subtitles | حبلت يوكيو بعد ذلك بعام لكن طفلها لم يبصر النور |
| İtalya'dan kutsal bir kalıntıyla hamile kalmış olarak geldiğini biliyorum. | Open Subtitles | أعلم أنكِ قدمت من إيطاليا حاملا بمقدمة قضيب مقدس بماذا؟ |
| Babanla tanışmış, hamile kalmış. | Open Subtitles | امي التقت بوالدكِ وحملت منه |
| Josephina patronunun küvetinde yıkanmış, hamile kalmış. | Open Subtitles | (جوزيفينا) أخذت حمّاماً في بانيو سيّدها وأصبحت حامل |
| Neler oluyor burada? Bir başka adamdan hamile kalmış. | Open Subtitles | ما الذى يحدث هنا ؟ انها حامل من رجل آخر. |
| Buna göre, sana otuzlarının sonunda hamile kalmış. | Open Subtitles | وفقا لهذا، فلقد حملت بك عندما كانت في آواخر الثلاثينات من عمرها |
| Annem hamile kalmış. Herkesin başına gelir. Babamı hiç tanımadım. | Open Subtitles | حملت والدتي، ذلك أمر وارد، لم ألتقِ والدي يوماً |
| Bedeni doğumdan sonra kendini daha toparlayamadan Christi yine hamile kalmış. | Open Subtitles | بالكاد تعافى جسد كريستي حين حملت مرة أخرى. |
| Sonra annem hamile kalmış ve babam Moskova'ya taşınmış. | Open Subtitles | ثمّ حملت بي وأنتقلت حينها الى موسكو |
| Ama içimde dün gece hamile kalmış olabileceğimle ilgili bir duygu var. | Open Subtitles | لكنّني أشعر بأنّني حملت الليلة الفائتة. |
| Kocasıyla adada ilişkiye girmesi sonucu hamile kalmış. | Open Subtitles | الجنين بصحه جيده ولقد حملت على الجزيره |
| Annem oradan çıktıkları gibi bana hamile kalmış. | Open Subtitles | لقد حملت بي بعد أن خرجا مباشرة |
| Annem hamile kalmış, ama ona söylememiş. | Open Subtitles | وهي حملت ، ولم يرغب في المعرفة |
| Buna göre annen 83 baharında hamile kalmış olmalı. | Open Subtitles | لذا يجب أن تكون والدتك قد حبلت تقريباً في ربيع 83 |
| 16 yaşında hamile kalmış, ve bu ikisi, büyükannem ve büyükbabam. | Open Subtitles | لقد حبلت في سن 16، وهذاك الإثنان، جدي. |
| birlikte olmuşlar annem hamile kalmış ona da söylemiş ve o çekip gitmiş | Open Subtitles | حبلت وأخبرته بذلك وبعدها سافر |
| İlk cinayetler sırasında hamile kalmış olmalı. Cole'un babası hakkında ne söyleyebilirsin? | Open Subtitles | لابد أنها كانت حاملا أثناء وقوع الجريمة الأولى |
| hamile kalmış olmasaydım da beni kaybedecektin! | Open Subtitles | حتى لو لم أكن حاملا فستخسرينني |
| Ve sonucunda Charlotte'a hamile kalmış. | Open Subtitles | وحملت منه في (تشارلوت). |
| Kadın hamile kalmış. | Open Subtitles | وأصبحت حامل |
| Üstesinden gelemem, başkasından hamile kalmış... bir kız arkadaşla uğraşamam. | Open Subtitles | أن تكون لي خليلة حامل من شخص آخر. |