Tamam, sadece hareketsiz dur, çünkü kesinlikle içeride bir şey görüyorum. | Open Subtitles | حسناً , فقط أبقى ثابتاً . لأنني بالتأكيد أرى شيئاً ما |
Kemiklerin oynadığını elimle hissedebiliyordum. Bu yüzden hareketsiz kalmaları en iyisi. | Open Subtitles | أستطيع سماع العظام تتحرك لذا من الأفضل لقديمك أن تبقى ثابتة |
Aslan çenesini gevşetince, bakıcı adam hareketsiz bir şekilde yere düştü. | TED | أخيرًا عندما أرخَى الأسد فكيه، انزلق المروض إلى الأرض، بلا حراك |
İlk olarak, bir nesne uzayda ne kadar hızlı hareket ederse hareketsiz bir gözlemciye kıyasla zaman içinde o kadar yavaş hareket eder. | TED | أولاً: كلما تحرك جسم في الفضاء بسرعة، كلما كانت حركته عبر الوقت بطيئة مقارنة بمرصد ثابت. |
Aslına bakarsanız, doğru bir duruşla uzun süre hareketsiz kalmak; kötü duruşla düzenli hareket etmeye kıyasla daha kötü olabilir. | TED | في الحقيقة، أن تبقى ساكناً بدون حركة مع تموضع جيد للجسم يمكن أن يكون أسوأ من الحركة مع تموضع خاطئ للجسم. |
Hiç atom olmasayadı, o zaman polenler hareketsiz dururdu. | Open Subtitles | إذا لم يكن هناك ذرات لبقيت حبوب اللقاح ساكنة |
Kimse MR çekilirken tamamen hareketsiz kalamaz. | Open Subtitles | لا يظل أحد ثابتاً طوال فحص الرنين المغناطيسي |
hareketsiz durun ve Giysi-Yokedici'nin işini yapmasına izin verin. | Open Subtitles | قف ثابتاً فحسب، ودع . المُزيل يقوم بعمله |
hareketsiz dur, göz açıp kapayana kadar seni sokakta insanları korkuttuğun günlere döndüreceğiz. | Open Subtitles | ابق ثابتاً فحسب و سنعيدك لتستمر بإخافة الناس بأقرب وقت |
Eğer olaylar hareketsiz kalırsa, hikayeler ölür, çünkü hayat hiçbir zaman hareketsiz değildir. | TED | إن ظلت الأمور ثابتة، تموت القصص، لأن الحياة ليست أبدا ثابتة. |
"Deniz köpürürken pes etmeyip sakinken hareketsiz olmalısın." | Open Subtitles | تبقى ثابتة في حين البحر يغزوها من فوقها وتحتها |
Bir geyik kacmaya hazirken cok, cok hareketsiz bir sekilde donar. | TED | فهو يتسمر في ارضه دون حراك متأهباً للفرار |
Yerde sırt üstü yatarken hareketsiz olman gerekiyordu | Open Subtitles | كان من المفروض أن تستلقي على ظهرك وتبقي بلا حراك |
İkinci olarak, hareket halindeki bir nesnenin hareketsiz bir gözlemci tarafından ölçülen uzunluğu aynı katsayıyla küçülecektir. | TED | وثانياً: طول جسم متحرك كما قيس من مرصد ثابت سيتقلص بواسطة المعامل نفسه. |
Sayın Başkan, şimdi hareketsiz durmanızı istiyoruz. | Open Subtitles | سيّدي الرئيس، سنحتاج منك ألا تحرّك ساكناً الآن. |
Bu sabah gördüğünüzde yerin hareketsiz olduğunu söylediniz, sadece bir parça toprak. | Open Subtitles | ,سبق و أن قلت أن الأرض ساكنة مجرد بقعة من التربة, عندما رأيتها هذا الصباح |
hareketsiz oturarak çoğumuz hızlanmış hayatlarımızda en çok hasretini çektiğimiz şey olan araya ulaşıyoruz. | TED | وبالتأكيد، السكون هو ما يتوق إليه معظمنا وما نحتاجه في حياتنا المتسارعة، ألا وهو العطلة. |
Selmak onu iyileştirene kadar hareketsiz kalmalı | Open Subtitles | لو نقل الآن سيموت إنه يحتاج أن يظل ثابتا فى مكانه حتى تنهى سيلماك الإصلاحات بجسده |
Şimdi hareketsiz dur. Birazdan bütün dertlerin bitecek. | Open Subtitles | الآن ابقي ثابته وكل مشاكلك ستنتهي قريباً |
hareketsiz oturmak için zaman harcayıp, engelleri aşanlar. | TED | أولئك الذين يستغلون الوقت والمشاكل ليبقوا ساكنين. |
Bu ilaç boyundan aşağısını hareketsiz hale getirecek. | Open Subtitles | المحلول المُشلّل سيجعله عاجزاً عن الحراك من الرقبة إلى أسفل، |
Efendim, olabildiğince hareketsiz durmanızı istedim. | Open Subtitles | سيدي، أنا أطلب منك أن تبقى ساكنا قدر المستطاع |
Yapmamız gereken olduğumuz yerde hareketsiz durmak ve onlar böylece sıkılıp gidecekler. | Open Subtitles | لا , ماعليك فعله هو ان تقف بثبات شديد و في النهايه سيصابوا بالملل و سيبتعدوا |
Uykuda hareketsiz kalarak 1 saat boyunca nefessiz dayanabiliyorum. | Open Subtitles | خامل ، أستطيع أن أقضي حوالي ساعة قبل استنشاق جرعة منشطة |