Bir zamanlar olduğu şey için hasret çeken kalple lanetlenmiş olabilirim. | Open Subtitles | ربما قد حلت علي اللعنة بهذا الشكل. بأن يتوق القلب لما كان سابقاً. |
Bunca bekleyişten sonra, hasret dolu günler nihayete erdi. | Open Subtitles | بعد الإنتظار الطويل إنتهت أيام الشوق أخيرا. |
Anne, sana hasret kaldım. | Open Subtitles | الأم، لقد اشتاق جدا بالنسبة لك. |
Senin şikayetlerini duymaya hasret kaldığım için gelmeyi kabul etmedim. | Open Subtitles | أنا لم أوافق على هذا لأنك عائب كان صوتا تتوق إليه. |
Alo Clara, endişelenme ona fazla hasret kalmayacaksın. | Open Subtitles | ألو كلارا، لا تقلقي هوليس مشتاق لكي كثيراً |
ve sen, dostum , Dan Kottke'nin huzurlu günlerine hasret kalacaksın. | Open Subtitles | وأنت يا رفيقي سوف تتلهف لأيام (دون كوتكي) الذهبية. |
Evet. Evet, hasret çekiyorum. | Open Subtitles | أجل، أحنّ |
Böyle bir hayal kırıklığı ve hasret benimki gibi bir görevde de ortaya çıkabilir. | Open Subtitles | هذا الشعور بخيبة الأمل و الاشتياق. يمكنه أن يقوم بمهمة مثل مهمتي. |
Seni, hasret çekmekten erimiş solmuş göreceğimi sanıyordum. | Open Subtitles | كنت أتمنّى إيجادك قد ضعفت بسبب الحنين إلى الوطن |
Bedenim, bu kurak topraklarda sana hasret. | Open Subtitles | جسدى يتطوق إليك فى الأرض الجافة والعطشانة |
"Aşksız bir dünya ölü bir dünyadır, ve mutlaka suçluların yorulduğu bir saat gelecektir, ve hasret çeken bütün insanlar, aşkın insanları nasıl ısıttığını merak edeceklerdir." | Open Subtitles | العالم الغير مرغوب هو عالم الموت... وهناك دائماً تأتي ساعة يضجر فيها شخص ما من الحبس وكل واحدٍِ يتوق إلى وجهٍ دافيء |
# Tüm varlığım sana hasret # | Open Subtitles | يا من كياني, يتوق لأجله. |
hasret gider ben giderim | Open Subtitles | ينقضى الشوق ويزول، وأنا أيضاً إلى زوال |
hasret gider ben giderim. | Open Subtitles | ينقضى الشوق ويزول، وأنا أيضاً إلى زوال |
- Şirin geri zekalılara hasret gitmiştim. | Open Subtitles | اشتاق للحلو , مشروم حلو |
# Alfonso'ya hasret değilmişim gibi davranıyorum # | Open Subtitles | كم اشتاق ل الفونسو |
"El yordamıyla şehvetle titreyen dokunulmaya hasret bir ten." | Open Subtitles | الأيادي تلمس، تتحسس، الجلد يرتجف شهوة، تتوق للملامسة. |
hasret olduğu sevgi ve saygıyı kazandı. Ve sen de yapabilirsin. | Open Subtitles | كل الحبّ و الإحترام الذي كانت تتوق إليه و يمكنكِ الحصول على ذلك أيضاً . |
Yalnızca sizi düşünür. Ardınızdan bu kadar hasret çekiyor işte. | Open Subtitles | .سيفكر فيك أنت فقط . لهذه الرجة هو مشتاق لك و يحبك |
# Dokunuşuna hasret ben # | Open Subtitles | أنا مشتاق للمستك |
ve sen, dostum, Dan Kottke'nin huzurlu günlerine hasret kalacaksın. | Open Subtitles | وأنت يا رفيقي سوف تتلهف لأيام (دون كوتكي) الذهبية. |
Ama hasret çekmedim. | Open Subtitles | ولكنني لم أحنّ |
hasret çift taraflıdır, dostum. | Open Subtitles | الاشتياق من الطرفين ياصديقي |
- Ve ucuz, çıkarcı hasret. - Bunun bizim gecemiz olması gerekiyordu. | Open Subtitles | و الرخيصه,الحنين ,الدنيئه هذه كان من المفترض بأنها ليلتنا |
Bedenim, bu kurak topraklarda sana hasret. | Open Subtitles | جسدى يتطوق إليك فى الأرض الجافة والعطشانة |