| Öncelikle, markanın bir ses ürünün bir hatıra eşyası olduğunu iyi anladılar. | TED | أولا، فهموا جيدا أن العلامة التجارية هي صوت، وأن المنتج هو تذكار. |
| Bu bareti giyemezsin. O bu evi yaptığımız zamandan bir hatıra. | Open Subtitles | لايمكنكِ إرتداء تلك القبعة العتيقة إنها تذكار منذ أن بنينا المنزل |
| Sadece hatıra olarak kalacaklarsa hayır. | Open Subtitles | ليس إذا كان الهدف منها أن تكون مجرد ذكرى. |
| Sabit olan şey, iç çamaşırı daima hatıra olarak alınıyor. | Open Subtitles | الامر الثابت الوحيد هو انهم دائما يأخذون الثياب الداخلية كتذكار |
| Bir fotoğrafçıya gidip birlikte hatıra fotoğrafı çektirmeye karar vermişler. | Open Subtitles | عندها قرّرا الذهاب إلى مصوّر و التقاط صورة تذكارية |
| Neden akıl sağlığını bir kaç hatıra için tehlikeye atıyorsun? | Open Subtitles | لماذا تخاطر بتعريض سلامة عقلك للخطر من أجل ذكريات مفقودة |
| Tanrım! Norman hatıra Tabaklarım yine çalınmış. | Open Subtitles | يا للهول ، مجموعة المواني التذكارية سُرقت ، مجدداً |
| Gitmeden önce ufak bir hatıra. Çocukları çektim bile. | Open Subtitles | تذكار صغير قبل أن نذهب بعيدا، أنا فقط حصلت على الاطفال. |
| Gelecek sene seni yendiğimde iyi bir hatıra olur. | Open Subtitles | سيكون تذكار لطيف عندما أحطم رقمك المرة القادمة. |
| O hatıra Başçavuş Maclure. | Open Subtitles | هذا تذكار للرجل هناك قبل ان تصبح الرقيب اول المتقاعد روس ماكلور |
| Bir gün, bu ziyaretin sadece bir hatıra olarak kalacak kalbimde yaşattığım diğer güzel hatıraların yanında. | Open Subtitles | يوماً ما ستكون زيارتك مجرد ذكرى ككل الذكريات التي أعزها |
| Şu son anlarımızı, herşeyden daha güzel... bir anı olarak saklamalıyız... ki bu hatıra bizi yaşatsın. | Open Subtitles | في لحظاتنا الأخيرة يجب أن نبقي ذكرى ذكرى جميلة أجمل من أي شيء آخر ذكرى تساعدنا على مواصلة العيش |
| Haftaya bu zamanlar, sadece bir hatıra olacaksın. | Open Subtitles | في الأسبوع المقبل, بنفس هذا اليوم لن تكون سوى ذكرى |
| - Bakın ne diyeceğim. hatıra olarak birini almanıza izin vereceğim. | Open Subtitles | ساخبركم شيئاً , سوف ادعكم تاخذون شيئا واحدة من هنا كتذكار |
| Hayır, anne. Orası şimdi bir hatıra ormanı oldu. Eğer yaşıyor olursam, onu kesecekler. | Open Subtitles | كلا ، أصبحت غابة تذكارية إن كنت حية فسيقطعون أشجارها |
| İlk hatıra albümümüzü o zaman yapmıştık. | Open Subtitles | نعم حدث هذا عندما قمنا بعمل أول كتاب ذكريات |
| Kesiklerin mükemmelliği ve hatıra olarak seçtiği şeyler... | Open Subtitles | نعم هذا يبدو واضحا من دقة التشريح واختياره للأجزاء التذكارية |
| Bu kasaba birinin hatırasına benziyor gittikçe silinmekte olan bir hatıra. | Open Subtitles | .. هذا المكان وكأنه ذاكرة شخص ما للمدينة ، والذاكرة تتلاشى |
| Ama bunun hiç bir önemi yok çünkü geride sadece bir hatıra kaldı; elinde kalan ve saklayacağı tek şey bu hatıra idi, ki o da berbat olmuştu. | TED | ولم تُحسب لأي شئ لأنه خلّف الذاكرة. الذكرى قد خُرّبت، وكانت الذاكرة هي كل ما عليه الإحتفاظ به. |
| Burada hatıra eşyalarından ve fotoğraflardan başka bir şey yok. | Open Subtitles | لا شيء هنا سوى تذكارات و صور ! مجرد نفايات |
| Bırak onu! Biz burada hatıra olarak kanlı eklemler ve kırık kemikler toplarız. | Open Subtitles | ارم هذا، التذكارات الوحيدة التي نجمعها هنا هي المفاصل الدامية و العظام المكسورة |
| Belki bir hatıra fotoğrafı çekerim... garip bir dövme daha yaptırırım. | Open Subtitles | على أي حال ربما ألتقط صورة للذكرى و أضع وشماً آخر عجيب |
| Aldığımız tek hatıra bıçaktaki pislikti. | Open Subtitles | وكان هذا النصل هو التذكار الوحيد الذي حصلنا عليه |
| Bazen, o küçük bedenlerde kayıp parçalar olur,... çünkü hergele zaferinin ödülü olarak bir hatıra... saklamaya karar vermiştir. | Open Subtitles | أحيانا تلك الاجزاء تفقد مثل الطفل الصغير لأن الماضي قرر التمسك بتذكار كغنيمه غزوه |
| Ve burada sağdaki de Steven Spielberg hatıra modülü ismini verdiğimiz modül. | TED | وهاهنا على اليمين، هذا ما نسميه بنموذج إستيفن سبيلبيرغ التذكاري. |