"havalı bir" - Translation from Turkish to Arabic

    • فاخرة
        
    • كانت شكلاً منمّقاً
        
    • شيئا جميلا
        
    • شيئاً رائعاً
        
    Bizim kabilede böyle havalı bir arabası olan yok. Open Subtitles لا أحد في قبيلتنا يملك سيّارة فاخرة كهذه
    500$'lık bir takım elbise havalı bir saç kesiminin beni korkutacağını mı sanıyorsun? Open Subtitles لذا هل ستعتقد ان بذلة فاخرة و قصة شعر ثمنها 500 دولار سترعبُنى ؟
    Babamızın sana verdiği parayla havalı bir spor araba mı aldın? Open Subtitles التي أعطاك إياها والدنا في وصيته، وأشتريت بها سيارة رياضية فاخرة ؟
    Ya sen? Hayatından kaçabilmenin havalı bir yolu olan bir lanet yapıyorsun. Open Subtitles {\pos(190,220)}ألقيتِ اللعنة التي كانت شكلاً منمّقاً للهرب
    Hayatından kaçabilmenin havalı bir yolu olan bir lanet yapıyorsun. Open Subtitles {\pos(190,220)}ألقيتِ اللعنة التي كانت شكلاً منمّقاً للهرب
    O zaman 10 yaşlarındaydım ve test sürücüsü olmanın havalı bir şey olduğuna karar verdim. TED وقررت وكنت في العاشرة من عمري حينها انه سوف يكون شيئا جميلا لو اصبحت قائد اختبار المركبات.
    havalı bir şey giymemiz lazım çünkü TV'ye çıkabiliriz. Open Subtitles و ألبس شيئاً رائعاً لأنه يمكن أن نظهر على التلفاز.
    Ben onu bitirene kadar sadece havalı bir Cadılar Bayramı kostümü olacak. Open Subtitles إلى أن أنتهي من صناعتها وجعلها فاخرة ستصبح زي تنكر لعيد الرعب لا مثيل له
    Ayrıca havalı bir akşam yemeği rezervasyonu yaptırdım. Open Subtitles كما أنني حجزتُ لوجبة عشاء ٍ فاخرة
    Tamam Dr. L. havalı bir işi olan seksi bir adam olarak, ...bazı içgörülerim var. Open Subtitles حسناً يا دكتورة أل كرجل مثير مع وظيفة فاخرة أعتقد... أن لدي بعض المفاهيم هنا
    Kalamazoo'dan bir kız için oldukça havalı bir şey. Open Subtitles هذه أشياءٌ فاخرة لفتاةٍ من كالامازو
    Ama daha da önemlisi, bu havalı bir takım, tamam mı? Open Subtitles لكن الأهم من ذلك هذه بدلة فاخرة
    Herkes içinde havalı bir burbon şişesi falan var sanar ama yanılıyorlar. Open Subtitles يظن الجميع أنها زجاجة فاخرة من البوربون أو ماشابه ولكن... سيكون هذا خاطئًا، كلا.
    Küçükken bunun havalı bir şey olduğunu sanıyordum, babam son çıkan Ford veya Lincoln'ü eve getirip, garajın önünde bırakıyordu. TED اعتقد انه كان شيئا جميلا بالنسبة لي كيافع عندما كان والدي يجلب الى المنزل احدث طرازات سيارات فورد او لينكون ويتركها في الطريق.
    Ve, ben biraz havalı bir şey üzerinde çalışıyorum. Open Subtitles صنعت شيئا جميلا ورائعا
    – Bunun karşılığında sana havalı bir şey göstereceğim. – havalı bir şey mi? Open Subtitles .بدلاً. سأريك شيئاً رائعاً شيئاً رائعاً؟ ماذا؟
    havalı bir şey görmek ister misin? Open Subtitles هل تريدين أن تريّ شيئاً رائعاً ؟

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more