| Evet, ama gördüğün şey ...gerçek anlamda, hayal gücünün bir ürünü olabilir. | Open Subtitles | أجل، لكن ما رأيته يمكن أن يكون حرفيًا شيء مختلق من خيالك |
| Modern insan senin hayal gücünün ürünü. | Open Subtitles | و يؤمن بنفسه وبموته أي شيء آخر هراء الرجل المتمدن من تلفيق خيالك |
| Bak, bu beklediğin çağrı hayal gücünün bir uydurması. | Open Subtitles | أنظر، هذه المكالمة التي تنتظرها، إنه مجرد خيال من مخيلتك. |
| hayal gücünün olağanüstü davranışı olan korkuyu hikayelerinde anlatıldığı kadar içten ve anlayışlı olarak düşünebilir miyiz? | TED | ماذا لو اعتبرناه دربًا من دروب الخيال شيئًا عميقًا وذا معنىً كرواية القصص؟ |
| Evelyn, hayal gücünün seni... ele geçirmesine izin veriyorsun. | Open Subtitles | إيفلين، أنت اتسمحين لخيالك أن يذهب بك بعيدا |
| Biz de senin hayal gücünün parçasıyız, Joel. | Open Subtitles | وأنا جزء من تخيلاتك أيضاً يا جول |
| Dedeniz, çocukların hayal gücünün değişmediğini söylerdi. | Open Subtitles | جدك إعتاد ان يقول أن مخيلة الأطفال لاتتغير |
| Bence bunlar senin hayal gücünün ürünü, ki bu senin için iyi bir şey. | Open Subtitles | أجـل أعتقد أنّ هذه الحالة من نسج خيالك فقط |
| Jess bu konuşmalar hayal gücünün eseri. | Open Subtitles | اوه جيس هذه احلام محمومة في في خيالك الكبير |
| Bu şelalenin, hayal gücünün uydurması olduğunu düşünmeye başladım, Tucker. | Open Subtitles | بدأت أشك بأن الشلال فقط خدعة أخرى من تلفيق خيالك والواسع , تاكر |
| Gerçek mi yoksa hayal gücünün bir parçası mı olduğumu merak ediyorsun. | Open Subtitles | انت تتسائلى انت كنت حقيقى ام انا جزء من خيالك |
| Katlettiğin o öğrenciler hayal gücünün eseri değil. | Open Subtitles | أولئك طلاب الذين ذبحتهم ولم يأتون من خيالك هكذا |
| hayal gücünün boktaniyeti gözlerimi yaşartıyor. | Open Subtitles | دناءة خيالك المريض تولّد بي رغبة البكاء. |
| Şu gördüğün hayalet, senin hayal gücünün bir uydurması. | Open Subtitles | هذا الشبح الذي ترينه من ابتكار مخيلتك |
| Bu ormanda hayal gücünün çok ötesinde şeyler bulunur. | Open Subtitles | هنالك أشياء بهذه الغابة تفوق ما مخيلتك. |
| Çocuklarımız ve öğretmenlerimiz hayal gücünün ve merakın gücünü uyandırmaktansa rutin düzeni takip etmek için teşvik ediliyorlar. | TED | وهي تشجع الأطفال والمدرسين على اتباع خوارزميات روتينية بدلاً من إثارة قوة الخيال والفضول. |
| Aslında, ne kadar şiddetle kıskanırsak o kadar çok hayal gücünün sakini olmaya başlıyoruz. | TED | في الواقع، كلّما كنّا أكثر غيرة، كلّما أصبحنا نعيش أكثر في الخيال. |
| Yine, önüne geçilemeyen hayal gücünün kurbanı oldum. | Open Subtitles | لقد أصبحت ضحية لخيالك الواسع مرة آخرى |
| Ben de senin hayal gücünün parçasıyım Joel. | Open Subtitles | انا جزء من تخيلاتك ايضا, جول |
| İnsanlar, yazarların hayal gücünün her daim çalıştığını hiç durmaksızın, sınırsız miktarda olay örgüsü türettiğini ve öykülerini kolaylıkla hiç yoktan uydurabildiklerini sanır. | Open Subtitles | يعتقد الناس أن مخيلة الكاتب تعمل دائماً، وأنه يخترع بطريقة لا نهائية عرضوقائعوحلقات.. وأنه ببساطة يحلم بقصصه من العدم. |
| Küçük değişiklikler önemli değil ama çekirdek anıyı değiştirirsen rüyan ezilecek ve hayal gücünün boyunduruğu altına girecek. | Open Subtitles | التغيُرات الصغيرة لا تهُم، لكن إذا قمت بتغيير الذكرى الأساسية حُلمك سوف يتدمرّ وستقوم مُخيلتك بالسيطرة عليك. |
| Ve düşündüğün diğer şeyler hep hayal gücünün bir parçası, | Open Subtitles | وأيّ شيءٍ آخر فكّرتِ به لهو... مُنتج دقيق من مُخيّلتكِ. |
| Evet bu da olumsuz hayal gücünün bir sorgulanmasıdır. | TED | إذُا كان هذا استقصاءًا عن التخيل السلبي. |
| Samuel Taylor Coleridge: Yazılarımda gerçeğin benzerini iletmeye çalışıyorum. hayal gücünün bu gölgelerine üretmek için, şüphenin istemli olarak uzaklaştırılması bir anlığına şiire karşı bir inanç oluşturur. | TED | حين قال: أحاول ان انقل ما يشبه الحقيقة في كتاباتي كي أحقق ل ظلال المخيلة إيقافاً إرادياً للشك هذا ، لبرهة من الزمن، يؤلف الإيمان الشعري. |