Beni teselli etmeye ve de hayal kırıklığını ifade etmeye geldi. | Open Subtitles | لقد جاء لتطمئني ولكن كل ما يفعله هو إظهار خيبة أمله. |
Yoksa hayatında yaşadığın kendi hayal kırıklığını mı telafi etmeye çalışıyorsun? | Open Subtitles | أو تحاول التغطية على خيبة أملك عن المنعطف الذي اخذته حياتك؟ |
Beş yıl sonra uyanıp sıradan biri olduğunu farkettiğimde yaşadığım hayal kırıklığını bir hayal etsene. | Open Subtitles | تخيلي خيبة أملي عندما أستيقظ بعد 5 سنوات و أكتشف أنكِ لستِ أكثر من انسانة عادية |
hayal kırıklığını anlayabiliyorum, gerçekten. | Open Subtitles | أتفهم إحباطك , أنا فعلاً أتفهم |
Hayatındaki tüm bu kayıp ve hayal kırıklığı tüm bu depresyonu ve hayal kırıklığını açığa çıkarıyor olabilirsiniz | Open Subtitles | كل هذه الخسارات والإحباطات في حياتك... ربما تتخلص من كل هذا الاكتئاب والإحباط |
Hayata olan hayal kırıklığını her sabah çayda atıyordu. | Open Subtitles | وقال انه يعمل على إحباطه مع الحياة على خور كل صباح. |
Kardeşine yarım etmeyi isteyip de edememenin hayal kırıklığını bilirim. | Open Subtitles | أعرف الأحباط ، واليأس بالرغبة لمساعدة أخيك ولا تستطيع على هذا |
Beş yıl sonra uyanıp, senin sıradan bir insan olduğunu anladığımda, yaşadığım hayal kırıklığını anlamaya çalış. | Open Subtitles | لذا تخيلي خيبة أملي عندما أستيقظ بعد 5 سنوات و أجدكِ شخص عادي |
Beş yıl sonra uyanıp, senin sıradan bir insana dönüştüğünü görmenin yarattığı hayal kırıklığını hayal etmeye çalış. | Open Subtitles | فتخيلي خيبة أملي عندما أستيقظ بعد 5 سنوات و أكتشف أنكِ شخص عادي |
Sonra ilişkiye başlarsın ve olay hayal kırıklığını saklamaya dönüşür. | Open Subtitles | و من ثم تكون في علاقة, و يكون الأمر كله متعلق بإخفاء خيبة أملك |
Babası oğlunun hala içmekte olduğuna dair hayal kırıklığını dile getirdi. | Open Subtitles | كان يعبر عن خيبة املها عندما علم ان ابنه مازال يشرب الكحول |
Ya çok yorulmuşlardı artık ya da yeni bir hayal kırıklığını kaldıramayacak durumdaydılar. | Open Subtitles | أو لعدم قدرتهم على مواجهة خيبة أمل جديدة |
Tanrım, onun o hayal kırıklığını görmemek adına her şeyi yapardım. | Open Subtitles | يا إلهي, سأفعل أي شيء لتفاديء نظرة خيبة الأمل تلك |
Ama birkaç ay oldukça memnun olmak sekiz asırlık bütünüyle hayal kırıklığını telafi etmez. | Open Subtitles | لكن بضعة شهور من راضية تماماً ، ليست كافية، بعد 8 قرون من خيبة الـأمل التامة. |
Şimdi internet bize büyük, koyu bir damla hayal kırıklığını kolayca ulaştırıyor. | Open Subtitles | الآن توفر شبكة الإنترنت، مركز كبير من خيبة الأمل. |
Penguenlerin hayal kırıklığını atmaya çalışıyordum. | Open Subtitles | أردتُ أن أتجاوز خيبة الأمل التي سبّبها عدم وجود البطاريق |
En sonunda senin o acınası sıksa insan kıçına bağlanmış oluğunu farkettiği zaman yaşayacağı hayal kırıklığını tahmin edebiliyor musun? | Open Subtitles | هل يمكن ان تتخيلي خيبة الامر التي سوف يشعر بها اخيرا ، عندما يعلم انه كان مقيدا للابد ببشرية ضعيفة بائسة |
Sanırım patlağı bulamadığın için hayal kırıklığını bana yansıtıyorsun. | Open Subtitles | -أعتقد أنكِ ترمين إحباطك عليّ بعدم قدرتكِ على تحديد مكان الوافد الجديد. |
- hayal kırıklığını anlıyorum. | Open Subtitles | أتفهم إحباطك فعلاً |
Chuck, hayal kırıklığını anlıyorum. | Open Subtitles | -كل ما تقولوة أنكم آسفون -تشاك) ، أتفهم مدى إحباطك) |
Çiftçi kelimesini hayal kırıklığını anlatmak için kullandı. | Open Subtitles | المُزارِع بصيغةٍ مجازيّة للتعبير عن إحباطه |
Ama önce senin yarattığın hayal kırıklığını görmek istedi. | Open Subtitles | لكنها تريد أن تريك الأحباط الذي سببته |