Eğer bu adamın hayatını kurtarmaya çalışıyorlarsa, zamanları tükeniyor. | Open Subtitles | لو أنهم يحاولون إنقاذ حياة هذا الرجل فالوقت ينفد |
Ve biz konuşurken o ihtiyar, masum bir kadının hayatını kurtarmaya çalışıyor olabilir. | Open Subtitles | وهل تعلم ؟ الآن هذا الرجل ربما يحاول إنقاذ حياة إمرأة بريئة |
Parayı sana getiren benim. - Ann, hayatını kurtarmaya çalışıyorum! - Biliyorum. | Open Subtitles | انا الذي حصلت على المال لك وأحاول إنقاذ حياتك |
- Evet,... evet, hayatını kurtarmaya çalışarak bir hata yaptım. | Open Subtitles | أجل. لقد اقترفت خطأ بينما كنت أحاول إنقاذ حياتك. |
Bunu onu hayatını kurtarmaya çalışmak için mi yoksa onu incelemek için mi yapıyoruz? | Open Subtitles | هل نفعل ذلك لمحاولة إنقاذ حياته أم لدراسته ؟ |
Bu adamın hayatını kurtarmaya çalıştım ve onun bir aptal, çocukça ve nankör olduğunu düşünüyorum. | Open Subtitles | و حاولت إنقاذ حياة هذا الرجل و أعتقد انه أحمق و صبياني و جاحد |
Burada bir adamın hayatını kurtarmaya çalışıyoruz. Aslında iki. | Open Subtitles | نحن نحاول إنقاذ حياة شخص شخصان إذا كنتم تهتمون |
Ben senin şefinim ve bu hastanın hayatını kurtarmaya çalışıyorum. | Open Subtitles | أنا رئيستك و انا أحاول إنقاذ حياة المريض |
Bu kadının hayatını kurtarmaya odaklanalım. | Open Subtitles | ولنركز رجاءً، على إنقاذ حياة هذه المرأة. |
Senin ve ailenin hayatını kurtarmaya çalışıyorum. | Open Subtitles | أنا أحاول إنقاذ .. حياتك .. وحياة أسرتك |
Galiba birileri senin hayatını kurtarmaya çalışıyor. | Open Subtitles | أظن أن شخصا ما يحاول إنقاذ حياتك |
- Senin hayatını kurtarmaya çalışıyordum, Mitch. | Open Subtitles | لقد كنت أحاول إنقاذ حياتك ميتش ميتش : |
hayatını kurtarmaya çalışan kadın. | Open Subtitles | أنا المرأة التي تحاول إنقاذ حياتك. |
Şimdilik hayatını kurtarmaya odaklanalım. İş o raddeye vardığında veda sözleri hakkında endişelenmeye başlarım. | Open Subtitles | دعينا نُركز على إنقاذ حياته الأن سأعتني بأمر الكلمات الاخيرة عندما يحين وقتها |
Bu saatler, valilik telefonunda onun hayatını kurtarmaya çalışırken harcanabilirdi. | Open Subtitles | ساعات يمكن ان أقضيها على الهاتف مع مكتب المحافظ في محاولة إنقاذ حياته |
Katil öldürmüyordu; onun hayatını kurtarmaya çalışıyordu. | Open Subtitles | القاتل لم يكن يقتل كان يحاول إنقاذ حياته |
Erkek, zamanda geriye doğru yolculuk yapıp onun hayatını kurtarmaya çalışır. | Open Subtitles | فيسافر الفتى عبر الزمن محاولاً إنقاذ حياتها |
Ben burada birinin hayatını kurtarmaya çalışıyorum. Mesele sana güvenip güvenemeyeceğim. | Open Subtitles | ليس هذا المقصد, انا احاول انقاذ حياة احدهم هنا |
Bu çocuk yalnız geldi, ailesi yok, kendi hayatını kurtarmaya çalışıyor. | Open Subtitles | هذا الولد يأتي لوحده ، بدون عائلة يحاول انقاذ حياته بنفسه |
vücudunuzunyoğun bakımda olduğunu , vedoktorlar hayatını kurtarmaya çalışıyorum . | Open Subtitles | . جسدك فى غرفة العنايه المركزه و الاطباء هناك يحاولون انقاذ حياتك |
Ancak modern bilimi tıbba uygulayarak insanların hayatını kurtarmaya çalışmak tamamen bizim sorumluluğumuz. | TED | ومع ذلك، تقع على عاتقنا مسؤولية تحويل العلم الحديث إلى طب لإنقاذ حياة جميع المرضى الذين ينتظرون الأعضاء. |
Hayır. Sadece yargıtay baş savcısının hayatını kurtarmaya çalışıyorum. | Open Subtitles | لا شئ أنا أحاول أن أنقذ حياة قاضية المحكمة العلي |
Senin hayatını kurtarmaya devam ediyorum ama Bu neyi değiştiriyorki. | Open Subtitles | أنقذ حياتك مراراً و تكراراً و ماذا استفدت؟ |
Buraya hayatını kurtarmaya geldim. | Open Subtitles | إنّي هنا لإنقاذ حياتك |
Yardım edebilecek her şeyi kullanacağım. hayatını kurtarmaya çalışıyorum! | Open Subtitles | سأنال كل مكسب يُمكنني الوصول له أنا أسعى لإنقاذ حياتكِ |
Ben senin hayatını kurtarmaya çalışıyorum. | Open Subtitles | انا في الحقيقة احاول ان انقذ حياتك |
Bu kadar romantiklik yeter. Adamın hayatını kurtarmaya çalışıyorum. | Open Subtitles | كفاك روايات رومانسية انا احاول ان انقذ حياته |
hayatını kurtarmaya çalışıyorum. | Open Subtitles | أنا أحاول أنقاذ حياتك |