Kitap, hayatlarından bir günü her birinin kendi bakışından ele alacak. | Open Subtitles | والكتاب سيكون يوم من حياتهم من وجهات نظرهم الفريدة من نوعها |
İnsanlar bana hayatlarından bahsediyor, anılarından, özlemlerinden. Tüm bunları temsil edebilecek bir sahne yaratiyorum. | TED | لكن الآخرين يخبروني عن حياتهم ذكرياتهم وطموحاتهم فأخلق تصورًا شاملاً |
Amerikalıların üçte birinin hayatlarından memnun olmadıklarını biliyor muydunuz? | TED | هل تعلم أن ثلث الأمريكيين غير راضين عن حياتهم في الوقت الحالي؟ |
Bu insanların birçoğu hayatlarından çok şey kaybetmek durumunda kaldılar. | TED | أن يضطرالكثير من هؤلاء الأشخاص على التخلي عن قدر كبيرمن حياتهم |
Cazip hayatlarından, sinema yıldızı gibi görünmelerinden, senin ve benim sayabileceğimden daha çok paraları olmasından nefret ediyorum. | Open Subtitles | بحياتهم الساحرة، ومظهرهم مثل نجوم السينيما ومالأكثرممايمكنكأنتحسب.. أنا أكرههم |
Sekiz güzel kız, lisedeyken nasıl hayatlarından vazgeçer? | Open Subtitles | . لثمانِ فتيات جميلات أن يفقدن حياتهن خلال المدرسة الثانوية؟ |
Ve hayatlarından endişe eden Yahudiler, dahice bir fikir bulmuşlar, veya en azından, Firavun'un isteklerini yerine getirmek için, elbette ki. | TED | ولخوف اليهود علي حياتهم قاموا بابداع فكرة ذكية او علي الأقل ليرضوا امنيات فرعون طبعا |
Gavaj. Gavaj tekniğini hayatlarından endişe ettikleri bir dönemde icat etmişler, ve Firavun'a bunu gavaj çiğeriyle sunmuşlar, ve güzel olan kısmını kendilerine ayırmışlar. | TED | في لحظة خوف علي حياتهم واعطوا فرعون كبد الأوز والأشياء الجيدة احتفظوا بها لانفسهم |
Sırf bir kitabı yayınlamak istiyorsun diye çocukları okullarından, dedelerinden, ninelerinden tüm hayatlarından ayıracaksın öyle mi? | Open Subtitles | لأنك تريد أن تنشر كتابا ستقوم بفصل الأطفال عن مدارسهم عن أجدادهم عن حياتهم بأسرها |
Kendi hayatlarından korkmayan ve beni sıkıştırmayan erkeklerin olduğu yere o yüzden taşındım zaten. | Open Subtitles | لهذا انتقلت هنا حيث يمكن للشباب اللطيف مغازلتي بدون خوف على حياتهم |
Görünüşe göre hem paralarından olacaklar hem de hayatlarından. | Open Subtitles | يبدو الأمر و كأنه سيأخذ أموالهم و حياتهم |
hayatlarından bahsediyorlar. Tecrübelerini anlatıyorlar ve oldukça kaba olabiliyorlar. | Open Subtitles | أنهم يتكلمون عن حياتهم وتجاربهم هم يُمكنُ أَنْ يَكُونوا وحشيينَ جداً |
# Yıkıntıların içine karışıp.. # # hayatlarından geride kalan parçaları toplamaya başladılar.. # | Open Subtitles | بدأوا بتنظيف الخراب وبدأوا بإلتقاط قطع حياتهم ببطىء |
Uluslararası bir organizasyon masum insanları hayatlarından ayırıyor. Son derece imkansız geliyor. Biliyorum, peder. | Open Subtitles | منظمة عالمية تخطف مواطنين أبرياء من حياتهم هذا يبدو مستحيلًا بشكل خيالي |
hayatlarından çekilip çıkarılan insanlar, yatak odalarında kâbuslar olan 1980'lerden kalma bir otel gibi görünüp, ...sonu olmayan, değişen bir lâbirente atılıyorlar. | Open Subtitles | أشخاص يُنتزعون من حياتهم و يُرمون في متاهة مراوغة لا تنتهي هذا يبدو كفندق في عام 1980 بأحلام سيئة في غرفه |
Eğer yağmur yeterince yağmışsa, izole edilmiş normal hayatlarından uzaklaşabiliyorlar. | Open Subtitles | هذه هي نافذة الفرصة من أجل الحب. عِندماتكونالامطارجيدةبمقداركافٍ، يُمكنهم هجران حياتهم الطبيعية المعزولة. |
Oturup, onları tanımak onlarla şakalaşmak, onları güldürmek ve hayatlarından bir parça görmek çok güzel. | Open Subtitles | وتتشاطرالمُزحمعهم، ندعهم يضحكون علينا ونرى القليل مِن حياتهم |
Kurbanlar hırsızlar yüzünden, hayatlarından endişe ettiklerini söylüyor. | Open Subtitles | الضحايا قالوا بأن اللصوص تركوهم مٌرتعبين على حياتهم |
hayatlarından sorumlu olan adamın tutarlı ve güvenilir olduğunu görmeleri gerek. | Open Subtitles | لذا يجب أنّ يعلموا بأنّ الشخص المسئول عن حياتهم مُتزن ويُعتمد عليه |
İnsanlar hayatlarından memnun olmalı. Sadece bunu söylüyorum. | Open Subtitles | جُل ما أقولة أن الناس يجب أن يكونو سعيدين بحياتهم |
Birçoğu buraya geldi çünkü daha önceki hayatlarından daha iyi olacağını düşünüyorlardı. | Open Subtitles | العديدات جاءوا هنا ظنًا بأن ذلك أفضل من حياتهن السابقة |
Onların hayatlarından endişe etmeden etrafta gezebilmelerini istiyorum. | Open Subtitles | و أود لهم أن يكون قادرين على التجول في الانحاء بدون خَوْف على حياتِهم. |